© DATÇA HABER

''DATÇA'NIN KAY­BE­DECEK BI­RA­KIN BEŞ YILI, BEŞ SANİYESİ BİLE YOK!'’

Sebiha ARSLAN: 31 Mart yerel se­çim­le­re sa­yı­lı gün­ler kala, Datça Ba­ğım­sız Be­le­di­ye Baş­kan adayı Ga­ze­te­ci ve TV su­nu­cu­su Mesut Yar ile seçim sü­re­ci, aday­lı­ğı ve pro­je­le­ri hak­kın­da ke­yif­li bir söy­le­şi ger­çek­leş­tir­dik. ''Ça­lış­ma pra­ti­ği­mi gördü in­san­lar. Be­le­di­ye­ci­lik pra­ti­ği­ni de yaklaşık on gün sonra gö­recek'' diyen Yar'ın, id­di­alı ve ken­din­den emin cüm­le­le­ri­nin de­va­mın­da ''Datça'nın su­yun­dan elekt­ri­ği­ne kadar ke­sin­ti­siz, temiz ve çev­re­ci bir mo­del­le­me­yi der­hal ha­ya­ta ge­çi­re­ce­ğiz. Gü­ne­şi­miz var, rüz­ga­rı­mız var, su­yu­muz var, ta­ri­hi­miz var, kül­tü­rü­müz var, ça­re­siz­li­ği­miz yok! Ba­rın­ma hak­kı­na sahip çı­kar­ken, Datça'nın kaçak ya­pı­laş­ma­sı­nın önün­de duvar gibi di­ki­le­ce­ğiz. Datça, ka­sa­da para yok o yüz­den hiz­met de yok” diyen zih­ni­ye­tin elin­de oyun­cak ol­ma­ya­cak. Baş­kan se­çil­di­ğim­de, Datça Tür­ki­ye'nin en çok ko­nu­şu­lan ama hiç bo­zul­ma­yan tek tu­rizm, tarım ve fes­ti­val kenti ola­cak. “Ya­pa­ca­ğım” deyip hiç bir şey yap­ma­yan­lar­la kay­be­decek bı­ra­kın beş yılı, beş sa­ni­ye­si bile yok!'' dedi. İki mes­lek­ta­şın soh­bet ta­dın­da ger­çek­le­şen söy­le­şi­si­ni, siz de­ğer­li okur­la­rı­mız­la da pay­laş­mak is­te­dik. Ay­rı­ca, diğer Datça Be­le­di­ye Baş­kan aday­la­rı­mız­la' da ile­ti­şi­me ge­çe­rek, rö­por­taj ve söy­le­şi ta­le­bi­mi­zi ilet­tik. Ta­le­bi­mi­zi kabul eden baş­kan aday­la­rı­mı­zın, seçim sü­re­ci, aday­lı­ğı ve pro­je­le­ri hak­kın­da­ki gö­rüş­le­ri­ni, ga­ze­te­mi­zin sü­tun­la­rı­na ta­şı­ya­rak, siz de­ğer­li okur­la­rı­mız­la pay­la­şa­ca­ğız.

Se­bi­ha ARS­LAN: 31 Mart se­çim­le­rin­de son çey­re­ğe gir­dik. Sa­yı­lı gün­ler kala ne du­rum­da­sı­nız?

Mesut YAR: Datça için yak­la­şık iki yıl­dır masa ba­şın­da 4 aydır da biz­zat alan­da­yım. Re­şa­di­ye­li Sa­ni­ye öğ­ret­me­nin de­di­ği gibi “Datça için çok iyi ça­lış­mış­sın” diyen ciddi bir ka­la­ba­lı­ğın te­vec­cü­hü­nü gör­düm. O yüz­den ruh­sal ola­rak hu­zur­lu fi­zi­ki ola­rak da zin­de­yim. Datça Ya­rı­ma­da­sı, köy­le­ri, ma­hal­le­le­ri ve biz­zat kent mer­ke­ziy­le in­sa­nı çok fark­lı kül­tür­ler­le bu­luş­tu­ran bir coğ­raf­ya. Benim için çok önem­li. Duygu ola­rak böyle kal­ma­sı ama dün­ya­da­ki ge­liş­me­le­re uygun ola­rak kendi coğ­raf­ya­sı­nın par­mak­la gös­te­ri­len kart­pos­tal kenti ol­ma­sı için ça­ba­lı­yo­ruz. Bu çağa ya­kış­ma­yan, ça­re­siz­li­ği kabul etmiş ve ya­rı­na en­di­şey­le bakan bir Datça'yı ta­ri­he tes­lim edip biz ya­rı­nı ma­vi­siy­le, ye­şi­liy­le, be­ya­zıy­la, in­sa­nıy­la, hay­va­nıy­la, bitki ve eş­ya­sıy­la ku­cak­la­ya­cak bir Datça mo­de­li­ni hal­kı­mı­zın hiz­me­ti­ne sun­ma­ya ha­zır­la­nı­yo­ruz…

 S.A. Datça Be­le­di­ye Baş­kan aday­lı­ğı­nız dö­ne­min­de hak­kı­nız­da bir çok söy­lem ge­liş­ti­ril­di. Kı­rıl­dı­ğı­nız oldu mu?

M.Y. Val­la­hi oldu der­sem yalan olur. Şa­şır­dı­ğım oldu daha çok. Ben be­le­di­ye se­çim­le­ri­ni bir po­li­tik seçim ola­rak gör­me­di­ğim için karşı ta­raf­lar­dan gelen po­li­tik it­ham­la­rı zaten eli­min ter­siy­le iti­yo­rum. Ça­ğı­mız bilgi çağı ama de­zen­for­mas­yon hala po­li­ti­ka­nın vaz­ge­çil­mez si­la­hı. Ya­lan­la ya da if­ti­ray­la ya­pı­lan si­ya­set yat­sı­ya var­ma­dan sönen mum mi­sa­li sa­de­ce onu tutan eli yakar. Öyle de oldu. Mağ­dur bı­ra­kıl­dı­ğım tüm an­lar­da gü­lü­şe­rek kar­şı­lı­ğı­nı aldı her­kes. Ha­ki­kat bir ta­ne­dir ve üze­rin­de oy­na­sa­nız bile ona giden yolu de­ğiş­ti­re­mez­si­niz. Ma­zi­si temiz, kit­le­le­rin düş­man­lı­ğı­nı ka­zan­ma­mış, her­kes­le ba­rı­şık, her gö­rü­şe say­gı­lı bir ga­ze­te­ci ve bilim in­sa­nı­yım ben. Benim için üre­ti­len her söy­len­ti­ye somut delil ve bil­giy­le yak­la­şın­ca karşı tez­le­ri ça­re­siz bı­ra­kı­yo­ruz. Bu mil­let ça­re­nin kimde ol­du­ğu­nu çok iyi bilir. Ak­lıy­la sı­nan­ma­ya­cak kadar kül­tür­lü, bi­ri­kim­li ve kadim bir halk ya­şı­yor Datça'da. Ya­nı­tı onlar ve­recek zaten!

 S.A. Datça için dü­şün­dü­ğü­nüz yö­ne­tim mo­de­li ya da ka­fa­nız­da­ki Datça mo­de­li ne?

M.Y. Ben gizli ajan­da­la­rı olan bir insan de­ği­lim. Hey­bem­de Datça için iyi ça­lı­şıl­mış, ön ha­zır­lık­la­rı ya­pıl­mış, taşın al­tı­na el ko­nul­muş pro­je­ler­le gel­dim. Her an­lat­tı­ğım in­san­la­rı şaş­kın­lı­ğa uğ­rat­tı. Hayal dün­ya­sı­nın bü­yük­lü­ğü ya­pa­cak­la­rı­nın da bü­yük­lü­ğü­nü gös­te­rir. Kay­nak so­ru­nu ol­ma­yan hatta kendi kay­nak­la­rı­nı doğru kul­la­na­rak hal­kın üs­tün­den yük alan, hiz­me­ti pa­ray­la ver­me­yen bir be­le­di­ye­ci­lik nasıl olur­muş in­san­lar gördü. Daha ya­rı­şın için­dey­ken Datça'nın temel bir kaç so­ru­nu­na yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rım ve ba­şa­rı­la­rım oldu. Halk bunu gö­rü­yor. Ça­lı­şan­la, ça­lı­şa­nı kop­ya­la­ya­nı ayırt edi­yor. “Bu se­çi­min otu­rup mevki bek­le­me­ye­ni ve en çok ça­lı­şa­nı sen­sin” diyor in­san­lar. Hal­kın gö­zün­den ve te­ra­zi­sin­den ka­çı­ra­maz­sın hiç bir şeyi. Proje ve viz­yo­nu­mu­zun bazı ör­nek­le­ri­ni res­men kop­ya­la­yıp kendi pro­je­le­ri gibi an­lat­ma­ya ça­lı­şan­lar gelip ben­den rica et­se­ler­di çok daha de­tay­lı ipuç­la­rı ve­rir­dim. Datça in­sa­nı­nın kar­şı­sı­na ol­ma­dık va­at­ler­le çıkan her­ke­se basit bir sorum var; “Nasıl ya­pa­cak­sın?” beni de ikna et de ina­na­yım…“Fa­lan­ca parti için ça­lı­şı­yor”, “Se­çi­me on gün kala çe­ki­lecek”, “Se­çim­den sonra ka­za­nır­sa fa­lan­ca par­ti­ye ge­çecek”, “Ar­ka­sın­da İkti­dar kay­nak­la­rı var”, “Ka­za­nır­sa Datça'yı med­ya­tik­le­re sa­ta­cak”, “Oy bö­lecek” gibi it­ham­lar da vardı…

Se­çi­me on gün kala me­se­le­si­nin için­de­yiz ve ben işi­min ba­şın­da­yım. Benim çe­kil­mem sa­de­ce Datça'ya zarar ve­rir­di ki bu ya­la­nı üre­ten­ler ma­te­ma­tik bil­gi­sin­den bile ha­ber­siz­di. Neyse; Fa­lan­ca parti için ça­lış­ma saf­ha­sı­nı çok­tan geç­tik çünkü bir parti teş­ki­la­tın­dan çok daha tat­min edici ve gücü ko­lek­tif­ten alan bir ya­pı­mız var. Ben kim­se­nin hak­kı­nı yemem ama Datça için üret­ti­ğim hakkı da kim­se­ye ye­dir­mem. O yüz­den kam­pan­ya­mın her anın­da ra­kip­le­ri­mi in­cit­me­me­ye, bize sal­dı­ran­la­ra daha çok ça­lı­şa­rak yanıt ver­me­ye ça­lış­tım. Oy bö­lün­me­sin­den kor­kan­lar kendi kon­for alan­la­rı­nın bo­zul­ma­sın­dan en çok kor­kan­lar ve bu sis­tem­li bir if­ti­ra. Ben her zaman oy böl­me­den, tam ter­si­ne bir­leş­ti­ren ola­rak yola çık­tım. Si­ya­se­tin her yel­pa­ze­sin­den ça­re­siz his­se­den, aday pro­fi­lin­den tat­min ol­ma­yan, Datça'nın iyi­li­ği­ni ve re­fa­hı­nı önem­se­yen, böyle gel­miş böyle gi­decek diye dü­şün­me­yen umut­lu, ça­lış­kan ve mem­le­ke­ti için elini taşın al­tı­na koyan her­kes­le ha­re­ke­ti­mi­zi güç­len­dir­dim. Datça ko­lek­ti­fi daha san­dı­ğa git­me­den oluş­tu. Ha­ta­la­rı­mız da oldu ama hemen öze­leş­ti­ri ya­pa­rak en doğ­ru­su­nu bul­ma­ya ça­lış­tık. Bu da­ki­ka­dan sonra ancak bizim oyu­mu­zu bö­lecek ya da ça­la­cak­lar var. Ha, bu yol­dan dön­mem için gelen kirli tek­lif ve bas­kı­la­rı eli­min ter­siy­le de ittim. Kim­se­yi küçük dü­şür­mek, koca ku­rum­la­rı zan al­tın­da bı­rak­mak is­te­mem ama hep­si­ni 1 Nisan sa­ba­hı Be­le­di­ye Baş­ka­nı ol­du­ğum zaman Datça hal­kı­na açık­la­ya­bi­li­rim. Ya da işi­mi­ze odak­la­nı­rım. Datça'nın de­di­ko­du üre­ten­ler­le, “Ya­pa­ca­ğım” deyip hiç­bir şey yap­ma­yan­lar­la kay­be­decek bı­ra­kın beş yılı, beş sa­ni­ye­si bile yok!

Kam­pan­ya için üret­ti­ği­niz sorun ve çözüm vi­de­ola­rı iz­len­me re­kor­la­rı kırdı. Bu do­lay­lı da olsa Datça'nın hemen her ke­sim­de ciddi bir rek­la­mı an­la­mı­na da geldi sa­nı­rım…

Aynen öyle. Sa­de­ce Datça le­hi­ne hal­kın ce­bin­den bir kuruş al­ma­dan 20 Mil­yon TL de­ğe­rin­de bir rek­lam eş­de­ğe­ri oluş­tur­duk. 30 mil­yon ki­şi­ye eriş­tik. Allah için so­ru­yo­rum, hangi aday ya­pa­bi­lir­di bunu. Bir de kabul ede­lim ki, Badem Çi­çe­ği Fes­ti­va­li bile tüm za­man­la­rın en ka­la­ba­lık fes­ti­va­li ha­li­ne ”Datça ne­re­si?” diyen kit­le­le­rin ka­tı­lı­mıy­la ger­çek­leş­ti. Bunda el­bet­te benim yü­rüt­tü­ğüm kam­pan­ya­nın, ka­tıl­dı­ğım prog­ram­la­rın, sos­yal med­ya­da gör­dü­ğü­müz te­vec­cü­hün büyük kat­kı­sı var. Ama bun­la­ra ta­ma­men frag­man gö­züy­le bak­mak lazım. Baş­kan se­çil­di­ğim­de Datça Tür­ki­ye'nin en çok ko­nu­şu­lan ama hiç bo­zul­ma­yan tek tu­rizm, tarım ve fes­ti­val kenti ola­cak. So­run­la­rı halka ak­set­tir­me­den ye­rin­de çö­zecek ve ge­ri­ye, ya­şa­mak­tan onur duy­du­ğu­muz bir kent ka­la­cak. Biz­den 2500 yıl önce kendi coğ­raf­ya­sı­na baş­kent­lik yap­mış bir uy­gar­lı­ğı UNES­CO, Av­ru­pa fon­la­rı, Dünya Ban­ka­sı Hibe Fon­la­rı, Yerli Fon ve mer­ke­zi hü­kü­met­ten al­dı­ğı­mız refah pay ve öde­nek­le­ri­ni yük­sel­te­rek ya­pa­ca­ğız. Datça artık “ka­sa­da para yok o yüz­den hiz­met de yok” diyen zih­ni­ye­tin elin­de oyun­cak ol­ma­ya­cak. Hangi parti olur­sa olsun, Datça için iyi bir şey is­ti­yor­sa, ge­ti­rir­ler pro­je­le­ri­ni onlar için de koş­tu­ru­ruz. Benim kim­sey­le bir prob­le­mim ol­ma­ya­cak. Me­se­lem Datça çünkü!

 S.A. Datça için ön­ce­lik­li plan­la­rı­nız neler?

M.Y. Yol yap­ma­dan hemen önce alt ya­pı­yı ta­ma­men top­ra­ğın al­tı­na in­di­re­ce­ğim. Elekt­rik, su, ka­na­li­zas­yon, ile­ti­şim şe­be­ke­le­ri yerin al­tın­da ola­cak ve üs­tü­ne de artık bo­zul­ma­ya­cak, kös­te­bek yu­va­sı­na dön­me­yecek da­ya­nık­lı yol­lar ya­pa­ca­ğım. Her ma­hal­le ya da köyün özgün do­ku­su­na dö­ne­rek ya­pa­ca­ğım o yol­la­rı. Za­ma­nın­da ilaç­la­ma, her met­re­ka­re­sin­de ay­dın­lat­ma, ka­na­li­zas­yon kok­ma­yan mey­dan­la­rı, has­ta­lık­lı virüs, bak­te­ri ve kim­ya­sa­la bo­ğul­ma­mış sa­hil­le­ri ola­cak. Halk her sa­hil­den de­ni­ze gi­rer­ken sahil iş­let­me­le­ri ol­ma­sı ge­re­ken yere çe­ki­lip yine tu­rizm ve ti­ca­ret için ça­lı­şa­cak­lar. Ama ön­ce­lik­le dep­rem­sel­li­ği ve Ak­de­niz mi­ma­ri­si­ni ön­ce­le­yen bir imar mo­de­li plan oluş­tu­ra­ca­ğız ki o hazır. Yıkım ka­ra­rı alın­mış çok sa­yı­da bina var. Bun­lar için ye­ni­den dü­zelt­me im­ka­nı var mı; önce hu­ku­ka sonra bi­li­me da­nı­şa­ca­ğız. Ba­rın­ma hak­kı­na sahip çı­kar­ken Datça'nın kaçak ya­pı­laş­ma­sı­nın önün­de duvar gibi di­ki­le­ce­ğiz. 13 ayrı model tu­rizm ile Datça ta­rı­mı­nı ve tu­riz­mi­ni bü­tün­le­şik ya­pı­da ayağa di­ke­ce­ğiz. Tu­riz­mi dört aya sı­kış­tır­ma­yıp, 12 ay güneş alan bel­de­mi­ze ke­sin­ti­siz, yılın ta­ma­mı­na ya­yıl­mış ve de­ne­tim­li bir tu­rizm he­di­ye ede­ce­ğiz. Coğ­ra­fik ya­pı­mı­za sahip çı­ka­rak ran­ti­ye he­sa­bıy­la ya­pıl­mış şan­ti­ye­le­ri yıkıp ge­çe­ce­ğiz. Ama en önem­li­si Datça'nın su­yun­dan elekt­ri­ği­ne kadar ke­sin­ti­siz, temiz ve çev­re­ci bir mo­del­le­me­yi der­hal ha­ya­ta ge­çi­re­ce­ğiz. Gü­ne­şi­miz var, rüz­ga­rı­mız var, su­yu­muz var, ta­ri­hi­miz var, kül­tü­rü­müz var, ça­re­siz­li­ği­miz yok!

 S.A. Datça için nasıl bir yö­ne­tim mo­de­li dü­şü­nü­yor­su­nuz?

M.Y. Benim en çok gül­dü­ğüm bir takım çıkar çev­re­le­ri­nin “Te­le­viz­yon­cu be­le­di­ye­ci­lik­ten ne anlar?”, “Be­le­di­ye­ci­lik­le il­gi­li bil­gi­si yok” kap­sa­mın­da fıkra gibi so­ru­la­rı. Şöyle söy­le­ye­yim. 40 yıl­lık medya okur ya­zar­lı­ğı­nın yanı sıra si­ya­set ga­ze­te­ci­li­ği yap­tım. Ha­yat­ta en çok Be­le­di­ye Baş­ka­nı ta­nı­yan ve hiz­met­le­ri­ni haber yapan bir in­sa­nım. Bunun yanı sıra ha­ya­tı­mın büyük kısmı bilim in­sa­nı ola­rak geçti. Li­der­li­ği çok iyi bi­li­rim. İnsan ça­lış­tır­ma­yı da öyle. Ben biz­zat Datça ve Datça yer­le­şik­le­ri ta­ra­fın­dan kur­du­ğum bilgi, bi­ri­kim, be­le­di­ye­ci­lik hak­kın­da al­kış­lan­mış pra­ti­ği olan çok de­ğer­li bir kad­roy­la yö­ne­ti­me so­yu­nu­yo­rum. “Bir mu­ha­se­be­ci ya da hekim be­le­di­ye­ci­lik­ten ne kadar anlar?” diye basit söy­lem­le­re de pabuç bı­rak­ma­ma­lı kimse. Hu­kuk­tan, ba­yın­dır­lı­ğa, ta­rım­dan tu­riz­me, ko­ope­ra­tif­çi­lik­ten dip­lo­ma­si­ye kadar işin­de marka olmuş isim­ler­le be­le­di­ye öyle bir yö­ne­ti­lir ki, sos­yal medya üze­rin­den trol­lük ya­pan­la­ra bile ayrım yap­ma­dan hiz­met gö­tü­rür. Ça­lış­ma pra­ti­ği­mi gördü in­san­lar. Be­le­di­ye­ci­lik pra­ti­ği­ni de on gün sonra gö­recek. Hal böyle olun­ca yet­kin­lik sor­gu­la­mak ye­ri­ne hiz­met ön­ce­lik­le­ri­ni sı­ra­la­sa­lar kimse zaman kay­bet­me­miş olur. Be­le­di­ye­yi kendi so­rum­lu­luk ala­nın­dan yö­ne­te­ce­ğim ki hesap so­ru­la­bi­lir ve hesap soran bir baş­kan ola­ca­ğım. Bu arada is­te­yen bü­yük­şe­hir de aidi­yet his­set­ti­ği si­ya­sal par­ti­ye, be­le­di­ye mec­li­sin­de de yine aynı şe­kil­de oy ve­re­bi­lir. Ben baş­kan­lı­ğa ada­yım. Be­le­di­ye Mec­lis top­lan­tı­la­rı­nı hal­kın önün­de yapıp, hal­kın ara­sın­da ya­şa­ya­rak, tüm dert­le­ri bir or­kest­ra şefi gibi en yet­kin kad­ro­la­rı ça­lış­tı­ra­rak çö­ze­ce­ğim. İnsan ayır­ma­ya­cak, her­ke­sin “Bizim Baş­kan Yapar” di­ye­ce­ği bir yö­ne­ti­min sem­bo­lü ola­ca­ğım. Datça halkı kendi için en iyi­si­ni bilir. Ay­rı­ca­lık­lı sı­nıf­la­ra son ve­re­ce­ğim, her­kes eşit hiz­met ala­cak ve bu yüz­den biz ken­di­ni Dat­ça­lı his­se­den tüm in­san­lar Gü­lü­şe Gü­lü­şe Ka­za­na­ca­ğız!

 S.A. Ek­le­mek is­te­di­ği­niz bir şey var mı?

M.Y. As­lın­da en önem­li­si­ni en sona bı­rak­tım sa­nı­rım. Tüm Be­le­di­ye Baş­kan aday­la­rı­nı hal­kın önün­de bir araya ge­le­rek, Datça'nın so­run­la­rı­nı ve çözüm yak­la­şım­la­rı­nı tar­tış­ma­ya ve yet­kin­lik­le­ri­ni ka­nıt­la­ma­ya ça­ğı­rı­yo­rum. Bu çağ­rı­yı kabul eden­ler sa­mi­mi­yet­le­ri­ni de gös­ter­miş ola­cak. Bu çağ­rı­yı çok kesin ve acil ola­rak ya­pı­yo­rum. Kabul eder­ler­se en azın­dan De­mok­ra­tik bir test­ten ba­şa­rıy­la geçme şansı olur tüm aday­la­rı­mı­zın. Ne güzel olur ki bek­li­yo­rum!
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER