Muğla
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

YEREL TARİH - KA­RA­KÖY BAS­KI­NI -2

17 Ekim 2022, Pazartesi 17:11

Yıl 1915 tir. Türkü, Kürdü, Arabı,  Ar­na­vu­du, Çer­ke­si, Lazı, hatta ve hatta Ya­hu­di­si, Er­me­ni­si tüm bu coğ­raf­ya par­ça­sı üze­rin­de ya­şa­yan, eli silah tutan bu va­ta­nın ev­lat­la­rı.Alman em­per­ya­liz­mi­nin ve Sa­ra­yın da­ma­dı Enver pa­şa­nın kap­ris­le­ri ,komp­leks­le­ri uğ­ru­na ,kendi top­ra­ğı­nı sa­vun­mak için Ça­nak­ka­le'de ölüm kalım sa­va­şı ver­mek­te­dir..​Ne ha­zin­dir ki düş­man ola­rak gör­dük­le­ri kar­şı­sın­da­ki­le­rin çoğu Hint­li, Ben­gal­deş­li, Ce­za­yir­li Müs­lü­man­lar, Yeni Ze­lan­da­lı, Avus­tu­ral­ya­lı Hris­ti­yan ga­ri­ban­lar­dır…Os­man­lı ha­ne­da­nı­nın kö­le­si olan tüm vatan ev­lat­la­rı gibi, Datça ya­rı­ma­da­sı üze­rin­de eli silah tutan her kim varsa ,göz yaş­la­rı ara­sın­da Betçe' de yas-gam' da.. Datça 'da Kız­lan değir­men­le­rin­de se­fer­ber­lik ne­de­niy­le ölüme yol­lan­mış­tır.. Ço­cuk­lu­ğu­muz­da de­de­le­ri­miz, ne­ne­le­ri­miz an­la­tır­dı..​Datça ev­lat­la­rı­nın cep­he­ler­de yağma edil­me­sin­den sonra , elee' de(Re­şa­di­ye) horoz ola­rak kala kala 14-15 tüyü yoluk, kuy­ru­ğu kopuk erkek kal­mış­tır.. O da kör- to­pal, ih­ti­yar, ka­fa­dan kırık olup ta bah­ti­yar cin­sin­den…1915 yı­lı­nın bu ko­şul­la­rın­da Datça ya­rı­ma­da­sı­nın gelen geçen ta­ra­fın­dan yağ­ma­lan­ma­sı çocuk oyun­ca­ğı­dır…Üs­tü­ne üst­lük o günün harp hali ko­şul­la­rın­da ,coğ­ra­fi ve st­ra­te­jik ko­nu­mu ge­re­ği “As­ke­ri yasak bölge” ilan edi­len Datça ya­rı­ma­da­sı üze­rin­de ya­şa­yan ço­luk- ço­cuk, genç ih­ti­yar kadın kız, kör topal erkek ,mer­kep kendi ka­der­le­ri­ne terk edil­miş…Ça­re­siz­lik tah­tın­da, bo­yun­la­rı bükük et­raf­la­rın­da olu­şan fır­tı­na­la­rın ,hor­tum­la­rın bir an önce din­me­si­ni bek­le­mek­te­dir­ler..​Ama su uyur.. Düş­man uyu­maz..(Bu­ra­da­ki “SU” kök Türk­çe­de asker an­la­mın­da­dır..​Su-bay gibi ) kader ağ­la­rı­nı ör­mek­te, İstan­kö­yün bıç­kın de­li­kan­lı­la­rı, Dat­ça'­yı talan ve yağma etmek için, Tilos, ni­si­ros, leros, gibi civar ada­lar­dan ge­lecek ser­den­geç­ti­le­ri bek­le­mek­te­dir..​Bu fil­min baş rol­le­rin­de Ka­ra­köy­lü baht­sız kı­zı­mız Flo­ri­na­nın ni­şan­lı­sı ,Kök­le­ri Ka­ra­kö­ye da­ya­nan Aleko Fa­vi­ni'nin oğlu Va­si­lis var­dır..​Va­si­li­sin ve İtal­yan gar­ni­zon ko­mu­ta­nı­nın gay­ret­le­riy­le İstan­köy­de eli silah tutan iki yüz kusur yağ­ma­cı top­lan­mış ve te­pe­den tır­na­ğa si­lah­la­na­rak ,tek­ne­le­re at­la­yıp, Ka­ra­köy-Kör­men'e doğru yol­lan­mış­lar­dır..​BAS­KIN BA­SA­NIN­DIR...​Arkala­rın­da des­tek Fran­sız Dup­le­ix kru­va­zö­rü var­dır..​Top­la­rı Datça'ya doğru çev­ril­miş ola­rak…Bun­lar Ka­ra­köy- Kör­me­ne doğru pupa yel­ken ge­le­dur­sun­lar…Göz­le­ri­mi­zi Ka­ra­köy'e çe­vi­re­lim…

On-On beş gün ön­ce­ki ,bas­kın­dan ci­ğer­le­ri yanan Ka­ra­köy­lü­ler,5-6 şe­hit­le­ri­ni top­ra­ğa ema­net et­miş­ler.., ba­ğır­ma­ma­sı, hay­kır­ma­ma­sı için be­be­le­ri­nin ağ­zı­na emzik ver­miş­ler.. eşek­le­ri­nin bo­ğa­zı­na anır­ma­ma­sı için kıl­dan kül dolu tor­ba­la­rı­nı tak­mış­lar…Ak­ça-bük te­pe­si­ne si­lah­lı iki nö­bet­çi dik­miş­ler, ken­di­le­ri­ni yüce Al­la­hı­mı­zın tak­dir­le­ri­ne, Sal­lal­la­hü ves­sel­lem Mu­ham­med efen­di­mi­zin şe­fa­ati­ne terk et­miş­ler. Te­vek­kül­le baş­la­rı­na ge­le­cek­le­ri bek­le­me­ye baş­la­mış­lar­dır…”Bir yer­ler kıs­met­ten çık­tıy­sa ,uçkur dokuz yer­den çö­zü­lür­müş ” der ata­la­rı­mız…Ka­de­rin cil­ve­si­ne bakın ki…O günün ge­ce­si sa­ba­ha karşı Ka­ra­köy­lü­le­rin ken­di­le­ri­ne can­la­rı­nı ve mal­la­rı­nı ema­net et­tik­le­ri nö­bet­çi­ler..(Şarap mı iç­ti­ler nedir..) horul horul uyu­ya­kal­mış­lar­dır…Ve der­ken olan­lar olur..​Ka­le­mi­mi ve ke­la­mı­mı gem­le­ye­rek, lafı eve­le­yip ge­ve­le­ye­rek bu rad­de­ye ge­tir­miş­ken,14 Ka­ra­köy­lü­mü­zün ha­ya­tı­na ve bin­ler­ce hay­va­nın te­le­fa­tı­na mal olan Adalı Rum­la­rın Ka­ra­köy bas­kı­nı­nı en ince te­fer­ru­atı­na kadar an­lat­ma­dan ge­çe­me­ye­ce­ğim doğ­ru­su…

14 köy­lü­mü­zün ha­ya­tı­na ve bin­ler­ce hay­va­nı­mı­zın te­le­fa­tı­na mal olan Adalı Rum­la­rın Ka­ra­köy bas­kı­nı­nı an­la­tır­ken ka­le­mim ve ke­la­mım hep geri vi­tes­te..​ Ama bur­nu­mu­zu sok­tuk bir kere.. Dün­ya­nın bu ta­raf­la­rın­da ya­şa­yan iki ırkı bir­bi­ri­ne dü­şü­ren, İngi­liz em­per­ya­liz­mi­nin ma­şa­sı ,bir dö­nem­le­rin İngi­liz baş­ba­ka­nı iki ırkı bir­bi­ri­ne dü­şü­rüp kar­şı­lık­lı kat­li­am­la­ra sebep olan üs­te­lik utan­ma­dan ,ar­lan­ma­dan “Türk­ler me­de­ni­ye­tin yüz ka­ra­sı­dır.. ”la­fı­nı eden Loyd Corca la­net­ler yağ­dı­ra­rak ,adalı Rum­la­rın Ka­ra­köy bas­kı­nı­nı an­lat­ma­ya di­li­miz sürçe sürçe, aya­ğı­mız to­pal­la­ya to­pal­la­ya devam ede­lim…Ve bun­dan sonra an­la­ta­cak­la­rı­ma kay­nak gös­te­re­rek baş­la­ya­lım işe…Çünkü Türk-Rum düş­man­lı­ğı­nı kö­rük­le­di­ğim id­di­asın­da olan bir takım geri ze­ka­lı­lar ikide bir te­le­fon­la­rı­na yu­mu­lup.. beni haş­lı­yor­lar…”Ben”li ko­nuş­mak iyi bir şey değil ama hadi fren­le­ri pat­la­ta­lım…Bun­dan sonra an­la­ta­cak­la­rım­da Rum ser­den­geç­ti­le­rin tü­fek­le­ri­nin ucun­da can veren Ka­ra­köy' lü be­be­le­ri­mi­zi an­la­tır­ken ne kadar göz yaşı dö­kü­yor­sam.. ”Türk­ler beni assa da kesse de ben Ka­ra­köy'ü terk etmem. Bu­ra­sı benim öz va­ta­nım. Bu top­rak­la­ra gö­mül­mek is­ti­yo­rum” diyen Ka­ra­köy­lü, baht­sız Flo­ri­na kı­zı­mı­zın anası Di­mit­ri­na için de aynı göz yaş­la­rı­nı dö­kü­yo­rum..​Bil­mem an­la­ta­bil­dim mi..? O yıl­la­rın ko­şul­la­rı öy­le­dir..(1915) ..Sö­mür­ge­ci zih­ni­ye­tin tah­rik et­ti­ği iki ulus daha sonra Ana­do­lu boz­kır­la­rın­da boğaz bo­ğa­za, gırt­lak gırt­la­ğa ta­ri­hi bir he­sap­laş­ma­ya gi­de­cek­ler­dir..​Bu he­sap­laş­ma­nın ucu açık­tır..​Bu gün orta do­ğu­da Müs­lü­man Müs­lü­ma­nın ka­nıy­la ab­dest al­mak­ta­dır.. Yüzü Arap ge­le­ne­ği­nin bir par­ça­sı olan Mekke' deki kabe' ye dönük ola­rak…

Ka­ra­köy bas­kı­nı ko­nu­sun­da ,zaman içer­sin ­de beni ay­dın­la­tan Ka­ra­köy eş­ra­fın­dan “Fa­ti­ho­oo - fa­ti­hoğ­lu ola­rak bi­li­nen Rah­met­li Fethi Ke­çe­ci am­ca­mı­za, Ka­ra­köy bas­kı­nı­nın baş ak­tör­le­rin­den Zabit(Sabit) efe­nin ak­ra­ba­sı rah­met­li Talia Ke­çe­ci ne­ne­mi­ze, çok de­ğer­li bü­yü­ğüm ağa­be­yim Ka­ra­köy Ali­ko­lar sü­la­le­sin­den Hasan Yıl­maz abi­mi­ze ve kar­de­şi, canım kadar edi­ğim rah­met­li Şefik Yıl­maz ho­ca­mı­za ,baba dos­tum, güleç yüzlü, kır eşeği ile adeta bü­tün­leş­miş “Mın­gır Ali” am­ca­mı­za hu­zu­ru­nuz­da şük­ran ve te­şek­kü­rü borç bi­li­rim.​Anlata­cak­la­rım hepsi hak­kın rah­me­ti­ne ka­vuş­muş bu ki­şi­ler­le yap­tı­ğım soh­bet­le­rin sen­te­zi­dir..

Akça bükün hakim te­pe­le­rin­de Ka­ra­köy­lü­le­rin dik­ti­ği iki nö­bet­çi uyuya kal­mış­tır…Dün­ya­nın bu ta­raf­la­rın­da korku ve deh­şet ya­rat­mak. Bod­rum-Dat­ça-Mar­ma­ris üç­ge­nin­de giz­le­nen , Ça­nak­ka­le­'ye yar­dı­ma giden İngi­liz-Fran­sız ge­mi­le­ri­ni ege­nin la­ci­vert su­la­rı­na gömen Alman de­ni­zal­tı­sı­nı yok et­mek­le gö­rev­li Fran­sız Kru­va­zö­rü Dub­le­ix..Gö­re­vi­ni tam an­la­mıy­la ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir..​Ka­ra­köy bas­kı­nın­da oy­na­dı­ğı rol bü­yük­tür..​Son model İngi­liz-Fran­sız ya­pı­mı si­lah­lar­la do­na­tıl­mış, fi­şek­lik­le­ri­ni gö­ğüs­le­rin­de çap­raz ku­şan­mış 200 küsur adalı yağ­ma­cı rum..​Teknele­ri­ni Ka­ra­köy-Ak­ça bük ko­yun­da sa­hi­le ya­naş­tı­rıp Ak­ça-bük ,Ka­ra­köy ara­sın­da­ki halen daha iş­le­vi­ni sür­dü­ren kes­tir­me pa­ti­ka yol­dan ,sa­ba­hın alaca ga­ran­kı­lı­ğın­da (Seher vakti) Ka­ra­kö­ye doğru tek sıra ve ses­siz­ce yol­la­nır­lar…Ön­le­rin­de mih­man­dar, reh­ber, Kök­le­ri Ka­ra­köy­lü olup bazı ne­den­ler­le İstan­köy ada­sı­na göç etmek zo­run­da kalan öz be öz Ka­ra­köy­lü Rum­lar var­dır…Ar­ka­la­rın­da Ak­ça-bük açık­la­rı­na de­mir­le­miş Fran­sız Kru­va­zö­rü Dup­le­ix.. Hem de top­la­rı­nı Datça ya­rı­ma­da­sı­na çe­vir­miş ola­rak…Bas­kın ba­sa­nın­dır..​Akça bükün hakim te­pe­le­rin­de­ki iki nö­bet­çi horul horul uyu­mak­ta­dır..​Ka­ra­köy'ün zen­gin­lik­le­ri­nin içini bo­şalt­ma­nın tam za­ma­nı­dır..​Zaten Ka­ra­köy'ün asıl adı “ GANİ KÖY” dür..​Ba­şı­na gelen bunca soy­gun­dan sonra adı “bahtı kara” an­la­mı­na KA­RA­KÖY ola­rak de­ğiş­ti­ril­miş­tir. Ka­ra­köy ve güzne (Göz­ne-Gö­zet­le­me yeri) ovası Ka­ra­köy nü­fu­su­nun iki mis­li­ni bes­le­yecek zirai, ti­ca­ri po­tan­si­ye­le sa­hip­tir…Rum yağ­ma­cı­lar sa­ba­hın alaca ga­ran­kı­lı­ğın­da Ak­ça-bük­le Ka­ra­köy ara­sın­da­ki der­men de­re­si pa­ti­ka­sı­nı tır­ma­nır­ken..​Ga­ra­kö­yün Se­fer­ber­lik ar­tı­ğı yaşlı, kör topal er­kek­le­ri Ka­ra­köy Ca­mi­sin­de na­ma­za dur­muş­lar­dır..  Çoğu da had­di­ni aşmış (63 yaş yu­ka­rı­sı) yaş­lı­lar­dır..​Hadi sı­ra­sı gel­miş­ken biraz da uka­la­lık ede­lim..​Efen­dim bil­di­ği­miz gibi Re­su­lü­müz sal­lal­la­hü ves­sel­lem Mu­ham­med efen­di­miz 63 ya­şın­da terki dünya ey­le­miş­tir… Namaz niyaz dı­şın­da Arap İsla­mi­ye­ti ile pek ala­ka­sı ol­ma­yan Ana­do­lu İsla­mi­ye­ti ,İslami kül­tü­re nor­mal insan yaşı iti­ba­riy­le “Had­di­ni aşmak” gibi bir arif ve zarif tabir he­di­ye et­miş­tir…Mu­ham­med efen­di­miz mut­lak me­ka­nı cen­ne­te avdet eder­ken .63 ya­şın­da­dır. Benim gibi 63 yaş üze­ri­ne çık­mış Müs­lü­man Türk­ler, ken­di­le­ri­ne yaş­la­rı so­rul­du­ğu zaman rakam be­lirt­me­yip “Efen­dim had­di­mi­zi aştık” di­ye­rek Mu­ham­med efen­di­mi­zin yaş had­di­ni çiğ­ne­dik­le­ri­ni ki­bar­ca dile ge­tir­miş­ler­dir.

Ka­ra­köy'e aç kurt­lar gibi ses­siz­ce sü­zü­le­rek gelen 200 küsur son model si­lah­lar­la do­na­nım­lı adalı yağ­ma­cı Rum­la­rın ilk işi köyü çe­pe­çev­re ab­lu­ka al­tı­na alıp ku­şat­mak olur.. Özel­lik­le Na­hi­ye mer­ke­zi Re­şa­di­ye' ile Ka­ra­köy'ü bağ­la­yan, goca ka­pı­dan geçen kes­tir­me pa­ti­ka yolu em­ni­yet al­tı­na almak için Çakal de­re­si ta­raf­la­rı­na ge­re­ğin­den fazla si­lah­lı kişi yer­leş­ti­ri­lir.. Çünkü o za­man­lar na­hi­ye mer­ke­zi olan elee' de (Re­şa­di­ye) ,Datça ya­rı­ma­da­sı­nı güya ko­ru­mak, em­ni­yet al­tı­na al­mak­la gö­rev­li 3-5 can­dır­ma (Jan­dar­ma) ve baş­la­rın­da bir üst teğ­men var­dır. Ora­dan ge­le­bi­lecek bir mu­ka­ve­met gü­cü­nü sa­vuş­tur­mak la­zım­dır.. Köyü ab­lu­ka­ya alan yağ­ma­cı kor­san­la­rın ilk he­de­fi Ka­ra­köy ca­mi­sin­de huşu için­de sabah na­ma­zı fa­ra­zi­ye­si­ni ye­ri­ne ge­ti­ren Ka­ra­kö­y'ün yaş­lı­la­rı olur…Cami ka­pı­sın­dan çı­kan­lar rast gele kur­şun­la­nır..​Bu Ka­ra­köy­lü­ler için öyle bir azap­tır ki…Yağ­ma­cı­lar Ka­ra­köy'ü soyup so­ğa­na çe­vir­dik­ten sonra dahi cami önüne yı­ğı­lıp kalan ata­la­rı­nın ce­set­le­ri­ni top­la­mak, top­ra­ğa yer­leş­tir­mek için bir müd­det te­red­düt ge­çi­rip, sı­ğın­dık­la­rı ev­le­ri­nin, dam­la­rı­nın için­den so­ka­ğa çı­ka­maz­lar..​Dik­kat­li ve me­rak­lı bir göz Ka­ra­köy ha­ne­le­ri­nin ,dar so­kak­lar ke­na­rın­da adeta iç içe geç­ti­ği­nin far­kı­na va­ra­cak­tır. Bu iç içe geç­miş, bir ­bi­riy­le adeta ça­tıl­mış evler zaman içer­sin ­de de­fa­lar­ca kor­san bas­kı­nı­na uğ­ra­yıp yağ­ma­la­nan Ka­ra­köy­lü­le­rin doğal sa­vun­ma iç­gü­dü­le­ri­nin bir ürü­nü­dür.. ​Bas­kı­nı en yakın kom­şu­su­na haber ver­mek…Ve ge­rek­li sa­vun­ma ter­ti­ba­tı­nı almak…As­lı­na ba­kar­sa­nız..​Anadolu'­nun bu kuş uçmaz, ker­van geç­mez top­rak­la­rı­nı Os­man­lı zo­ruy­la veya kendi rı­za­la­rıy­la Yurt edi­nen, to­ros­lar­dan inme, konar göçer Türk­men Ka­ra­köy­lü­le­rin ilk yer­le­şi­mi kör­men sa­hi­li, ge­ren­ce ta­raf­la­rın­da­dır..​Kalın­tı­la­rı halen yerli ye­rin­de­dir..​Kor­san bas­kın­la­rın­dan bık­tık­la­rı için şim­di­ki yer­le­ri­ne yer­leş­me­yi mü­na­sip gör­müş­ler­dir..​Kor­san bas­kın­la­rın­dan, yağma ve ta­lan­dan yaka sil­ken Dat­ça­lı­lar yer­le­şim yer­le­ri­ni de­niz­den uzak, yer­le­re kur­muş­lar­dır..​Es­ki­ler Sındı kö­yü­nün adı­nın “Sı­ğın­mak” tan gel­di­ği­ni söy­ler­ler­di.. ​Eme­cik­ten Yazı kö­yü­ne kadar köy­le­rin de­niz­den gö­rü­le­me­yecek yer­le­re ku­rul­ma­sı bo­şu­na de­ğil­dir.. Öz be öz Yörük olan Kız­lan köyü Türk­men­le­ri ilk önce yurt ola­rak Kız­lan de­ğir­men­le­ri­nin ku­ze­yin­de­ki “Kır alan” mev­ki­ine kıl ça­dır­la­rı­nı kur­muş­lar­dır..​De­niz­den çıra ile ay­dın­la­nan ça­dır­la­rı­nın gö­rü­le­bi­le­ce­ği­ni hesap ede­rek şim­di­ki yer­le­ri­ne ta­şın­mış­lar­dır.


Kay­nak: Re­şa­di­ye eş­ra­fın­dan Rah­met­li Ekrem Ulu­soy ho­ca­mız ve Kız­lan eş­ra­fın­dan Osman İlhan abi­miz­le yap­tı­ğı­mız ta­dı­na do­yul­maz soh­bet­ler.


Okunma Sayısı: 1068

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.