Muğla
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

CUMHURİYET KURULURKEN İSTANBUL'UN FETHİ BAŞLARKEN…

31 Ağustos 2023, Perşembe 11:26

Genç bir gazeteci, Mudanya Konferansı'na katılmış, oradan haberler vermişti ,Vakit Gazetesi'ne..Şimdi İstanbul'a bir başka ülkeye kaçak girer gibi gidiyordu. Takvimler 14 Ekim sabahını gösteriyordu. Haydarpaşa-Pendik yolculuğuydu yaptığı. Kurtuluş savaşından sonra da adını çok duyduğumuz biriydi bu gazeteci Naşit Hakkı(Uluğ) 
    Şimdiki görevi, Birinci ordu birliklerinin İstanbul'a doğru çıktığı kutlu bir yolculuktu. Onu izlemek değil, bizzat içinde bulunmak istiyordu bu güzel coşkunun!
    Uzatmadan, Pendik, Tuzla. Ki bir Tuzla Muhtarı vardı, Kurtuluş Savaşının unutulmazlarındandı. Ona bir atlı verdiler. Birlikte yolculuk başladı. Yanındaki atlıyı unutmuş, öyle hızlı sürüyordu ki, Onun böyle at sürdüğünü gören atlı asker:
    -Bey, İstanbul'dan mı geliyorsun?
    -Evet, arkadaş!
    -Acelen ne bu kadar?
    -Bugün İzmit'ten Gebze'ye tren gelecek, içinde yolcum var da.
    -İstanbul nicedir?
    -Sizi bekliyor, başka bir şey özlediği yok. 
    Bu kez genç gazeteci sohbeti koyulaştırmak üzere:
    -Nerelisin, hemşerim? Diye sordu.
    -Konyalıyım, emme İstanbul'da eski sarayın karşısında kadayıfçılık  ederdim. İnşallah, İstanbul'a girelim de size de kadayıf dökeyim. 
    Genç gazeteci, bu sırada İzmir'den Ankara'ya döneceği günlerde Mustafa Kemal'le konuşmasını anımsadı. Kendisi Mudanya'ya varmak üzere İstanbul'a geçecekti. 
    -Paşam, İstanbul için bir emriniz var mı? Diye sorduğunda baş komutan şu yanıtı vermişti:
    -İstanbul'a benden selam. Yakında birbirimizle kucaklaşırız. Ulusal isteklerimiz içinde barış elde edilecektir, bu sonuç yakındır. Her şeyde orduyu kullanmak gerekmez. Artık, bütün dünya bizimle birliktedir. İngiliz ulusunun sağ duyusu bizden yanadır. Hatta şimdiye kadar yanlış yola gitmiş kimi batı devlet adamları da en sonra gerçeği görmüşler, bizimle birlik olmuşlardır.
    Genç gazeteci Gebze'yi bomboş buldu. İnsanlar kaybolmuştu. Bu aldatıcıydı tabii ki. Çünkü herkes tren garına koşmuştu.
    İsmet Paşa, Gebze'ye inince büyük bir sevgi gösterisiyle karşılandı. Sırada duran erlerden birine yaklaştı:
    -Nerelerde savaştın?
    -İnönü'nde, Kütahya'da, Mudanya'da,Paşam!
    -Düşmanı en çok nerelerde sıkıştırdın?
    -Kazancı bayırında.
    -Şimdi, Yunan ordusu nerede?
    -Mahvettik, Paşam!
    -Kaç gün sürdü bu harekat?
    -Bir buçuk ay sürdü sürmedi Paşam.
-Eh, peki! Şimdiye dek neden düşman karşısında bekledin?
    -Emir sizindi Paşam! Siz emredince biz, mahvettik!
    Yine asker sıralarının önünden geçerken, sakallı bir er dikkatini çekti. Kimbilir belki de sakallı oluşu …Erin sakallarını okşayarak:
    -Evli misin?
    -Evet, paşam!
    -Kaç çocuğun var?
    -Henüz yok Paşam! Zaman bulamadım. 
-İnşallah vatana hayırlı evlat yetiştirirsin. Bu gördüğün harpleri, gezdiğin memleketleri köyüne yazdın mı?
    -Daha durup dinlenmeye, yazmaya vakit olmadı Paşam!
    -Olmaz, hemen yaz! Köyde doya doya okusunlar, övünsünler. 
    Batı Cephesi komutanı, daha sonra, sıraların en sonunda dikilip duran saldırı taburunun erlerini birer birer denetledi. Bu da bitince,tabura yüksek sesle şöyle hitap etti:
    -Asker arkadaşlar! Sizin harekatta gösterdiğiniz kahramanlığın, çabanın etkisiyle düşman Trakya'yı bize bırakmayı kabul etti, boşaltmaya başladı. Bir aya kalmaz oralara, sevgili Edirne'mize kavuşacaksınız. Bu, hep sizin yengiyle biten savaşlarınızın sonucudur.
    İsmet Paşa oto drezine doğru ilerlerken gazeteci Naşit,İsmet Paşa'ya:
-Paşam, İstanbul'a bir diyeceğiniz var mı? Diye sordu.
    -Refet paşa, bir iki gün içinde Trakya'yı teslim almak üzere gelecektir. 
    İsmet Paşa bunları söylerken, sanki içinden, yakında İstanbul'u da teslim alacağız der gibiydi. O şöyle dedi:
    -Çok çok selam! Bizi unutmasınlar, dedi.
    İsmet Paşa'nın yanında bulunan Şükrü Naili Paşa'da gazeteciye şunları söyledi:
    -İstanbul'un,yedisinden yetmişine, selamımı ilet, unutma!
    Kurtuluş Savaşı kazanılmış. Ancak, İstanbul'un hala İngilizlerin elinde olması başta Mustafa Kemal olmak üzere, tüm komuta kademesini rahatsız ediyordu. Bir nevi şöyle tanımlanabilirdi. Bir ameliyat yapılmış. Çok başarılı. Hasta ayağa kalkmış, ancak içeride bir parça unutulmuş!...


Okunma Sayısı: 333

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.