CUMHURİYET KURULURKEN RUMELİ TÜRKÜLERİ VE ATATÜRK…

“Bin Anadolu türküsü duysam, şairliğimden utanırım…”
Fikriye, tüm ailenin karşı çıkmasına rağmen, kaçamak da olsa Paşa ile görüşüyordu.
Onu mutlu eden şeyler den biri de, salonun bir köşesinde duran, eski bir piyanoydu.
Daha genç yaşlarda, piyano dersi almıştı. Bu piyano onu yeniden piyanoyla arkadaş
yapmıştı.
Ancak, o zamana değin hep alafranga müzik yapan Fikriye, artık konakta Paşa’nın
sevdiği Rumeli Türküleri, şarkıları çalmaya başlamıştı. Bunun tek nedeni belliydi. Paşa Rumeli
Türkülerine çok severdi.
İşte o şarkı ve türkülerden bazıları:
“Pencere açıldı Bilal oğlan, Piştov patladı/ Varın bakın Bilal oğlan, yine kimi
hakladı…
Başkaları da vardı;
-Manastırın ortasında bir havuz,
-Vardan Ovası,
-Bir perişan halin gördüm unuttum,
-Cana rakibi handan edersin,
-Kimseye etmem şikayet,
-Mani oluyor halimi takrire hicabım gibi…
Fikriye’yi dinlerken Paşa’nın yanında Selma Fansa ile Ruşen Eşref’in eşi Saliha
Hanımlar, birer dost dinleyici olarak bulunuyorlardı.
İşte böyle bir piyano ziyafetinden sonra, evin darlığı üzerine konuşuldu.
Bir gün Ankara’yı gezip, dolaşan Saliha Hanım, Çankaya denen karşı tepede, çok güzel
bir köşk bulduğunu söyledi. Bunu çok sevinen Paşa, Saliha’ya:
-Zahmet olmazsa, yarın Fikriye ile gezip , bakar mısınız?
Ertesi gün, Yaver Salih(Bozok) üstü açık faytonu koşturdu.
Ankara’da Papazın Bağı denen yerdeki köşke baktılar. Çok sevdiler.
Fikriye:-Burası ne kadar güzel düzenlenir., süslenir dedi.
Köşkün havuzu da vardı.
İşin ilginç olan yanı, bu köşk İstanbul, Şişli’de, Mustafa Kemal’in bırakışma yıllarında,
kiralayarak annesi ve kız kardeşiyle oturduğu, içinde devrim planlarını yaptığı evin sahibi
Madam Kasapyan’dı. Madam Kasapyan, sonradan bu bağı Mustafa Kemal’e armağan
edecektir.

Okunma Sayısı: 84