Muğla
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

CUMHURİYET KURULURKEN ZÜBEYDE HANIM’IN MEZARI…

16 Kasım 2023, Perşembe 17:37

Latife Hanım, kaynanası için çok görkemli bir mezar yaptırmıştı. Mermer sandukalı bir
mezardı bu. Üzerinde şöyle yazıyordu ”Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal Paşa
Hazretleri’nin Valide-i Muhteremleri Zübeyde Hanımefendi’nin…”
Latife’nin böyle türbemsi bir mezar yaptırdığını öğrenen Paşa, hemen Katip Hasan
Rıza(Soyak)a şu emri vermişti:
-İlk fırsatta, İzmir’e gidersin. Bu sandukayı ve kitabeyi kaldırtırsın. Dağdan iki büyük
ve uzun taş getirtirsin, birini olduğu gibi temel üzerine oturtur, ötekini de baş yanına
diktirirsin ve bunun bir yanı biraz düzeltilerek “MUSTAFA KEMAL’IN ANASI ZÜBEYDE
BURADA GÖMÜLÜDÜR.” Diye yazdırırsın. Altına da ölüm tarihini koydurursun yeter!
Hasan Rıza bu buyruğu hemen yerine getirecektir.
Yıllar sonra, Latife Hanım’ın, yaptırıp, Rıza Soyak’ın emirle yıktırdığı sandukanın
resmini gördüğünde de beğenmeyecekti…
Mustafa kemal, Latife ve babası ile buluşmak, dahası evlilik hazırlığı için İzmir’e
vardığında, bu mezarı ziyaret edecektir. Mezarı başında bir konuşma yapacak. Ancak o
konuşmadan satırları yazmadan bu görkemli mezarlar hakkında Yaşar Kemal’den bir alıntı
yapmak istiyorum:
“…Zincirlikuyu mezarlığına koskocaman, gösterişli zafer kapıları gibi bir cümle
kapısından giriliyor. Gelin de Zincirlikuyu mezarlığını görün, insan eli ne hünerliymiş ve
insan eli mermeri ne kadar güzel işliyormuş. İnsanın emeği. Alın teri şu Zincirlikuyu
mezarlığında, sel gibi akmış.
Burası Zincirlikuyu, şöyle böyle bir mezarlık değil…Zincirlikuyu bir mermerler, bir
masallar şehri. Ölülerin masallar şehri…
Mezarlıklar var ki, üç katlı apartman gibi. Mezarlıklar var hazırlanmış, tavında
toprak gibi ölüsünü bekliyor.
Mezarların içinde, elektrik tesisatı olanlar bile var.
Şuradan bir tek mezar al, götür Çeliktepe gecekondularına on tane evi donat.
Buradan bir tek mezar al, götür Doğu Anadolu’nun mağara köyü Şikeftana, elli evi donat.
İstanbul mezarlıklarındaki mermerleri toplasan, İstanbul gibi beş şehri donatır…(Ant
Dergisi 21 Şubat 1967)
Yaşar Kemal, 55 yıl sonra da olsa, Mustafa Kemal’i haklı çıkarmaktadır.
Mustafa Kemal, o mütevazı mezar başında şöyle konuşur:
“Zavallı annem, arkadaşlar ölüm, yaratılışın bir yasasıdır. Ama, yine üzülmeden
edemeyiz. Burada yatan annem çok zulüm görmüş biridir. Birkaç örnek vermek istiyorum.
1905 Abdülhamit dönemiydi. Okuldan henüz kurmay yüzbaşı olarak çıkmıştım. Hayata ilk
adımımı atıyorum derken, beni alıp zindana attılar. İstibdat yönetiminin zindanlarında
aylarca kaldım. Annem bunu ben çıktıktan sonra öğrendi. Koşarak İstanbul’a geldi. Ne var
ki orada ancak üç beş gün görüşmek nasip oldu. Şundan ki, zorba yönetimin casusları,
hafiyeleri, cellatları evimizi sarmış, beni alıp götürmüşlerdi.
Beni sürgüne götürecek olan vapura bindirilirken benimle görüştürülmekten alı
konan annem, gözyaşlarıyla Sirkeci Rıhtımı’nda üzüntüler, acılar içinde terk edilmiş
bulunuyordu.
Sürgünde geçirdiğim yıllar, O’nu acılar içinde bırakmıştır. Bırakışma döneminde
Anadolu’ya geçişimde de yine onu yalnız bırakmak zorunda kaldım.
Annem, bütün savaş yıllarını acı ve ıstırap içinde geçirdi. Padişah ve düşman
kuvvetlerinin sürekli baskı ve işkenceleri altında kaldı. Evi basılır, araştırılır. Bu sürekli
bahanelerle tekrarlanırdı. Annem üç buçuk yılını bütün gece ve gündüzlerini gözyaşları
içinde geçirdi. Bu gözyaşları onun gözlerini yitirmesine neden oldu! En sonunda O’nu
İstanbul’dan kurtarmıştım. Ancak, maddeten ölmüştü. Manen yaşıyordu.
Annemin ölümünden kuşkusuz çok üzgünüm. Ama beni teselli eden bir yan var ki,
anamı ölüme götüren zorba iktidar ve düşmanların ülkemin içinden çıkıp gitmelerini
görmesidir…O bundan çok mutlu oldu!
Annem bu toprağın altında, ama bu topraklarda ulusal egemenlik sürekli
yaşayacaktır. Annemin mezarı önünde ve tanrının karşısında ant içiyorum; Bunca kan
dökerek ulusun elde ettiği egemenliğin korunması ve savunulması uğruna gerekirse
annemin yanına gitmekte asla duraksamayacağım. ULUSAL EGEMENLİK UĞRUNDA
CANIMI VERMEK, BENİM İÇİN VİCDAN VE NAMUS BORCU OLSUN!


Okunma Sayısı: 263

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.