Muğla
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

CUMHURİYET KURULURKEN ZÜBEYDE HANIM’IN ÖLÜMÜ…

15 Nisan 2024, Pazartesi 17:55

“Ölüm hiçbir zaman iyi karşılanan bir misafir değildir…”
Bir gece yarısı Salih(Bozok) Bey’i telefonla arayan Paşa:
-Salih şu anda ne iş yapıyorsun?
-Yatıyordum Paşam…
-Hemen kalk, giyin, buraya gel.
Salih Bozok geldiğinde Paşa onu ayakta karşıladı. Çok üzgündü.
-Annem, şu sırada mutlaka İzmir’e gitmek istiyor. Onu bir an önce oraya
göndermeliyiz. Sen hemen İzmir’i gidecek durumda mısın?
-Emrinizi yerine getirmeye hazırım. Eğer izin verirseniz, bu kez İzmir’e eşimi de
birlikte götürmek istiyorum.
Paşa’nın uygun bulması üzerine Salih Bozok karısıyla , Zübeyde’yi yanına alarak,
istasyona gittiler. Paşa’da onları uğurlamak üzere istasyona inmişti. Mustafa Kemal, sanki
annesini bir daha göremeyecek kaygısı taşıyordu. Üzüntülüydü. Tren istasyonda harekete
hazırlanırken, Paşa , Salih Bey’i kenara çekerek , şu acı sözleri söyledi.
-Salih, annemin hastalığı çok ağır. İnşallah yolda kendisine bir şey olmaz. Son
arzusunun gerçekleşmesi için yolculuğuna engel olmadım. Bu korktuğum şey gerçekleşirse,
yapacağın şey şudur; Ankara’ya yakınsanız Ankara’ya dönersiniz. İzmir’e yakınsanız oraya
gidersiniz. Annemin cenazesi, benim her zaman ziyaret edebileceğim bir yere gömülsün.
Tren Karşıyaka’da durdu. Bekleyenler içinde önemli iki kişi vardı. Latife Hanım ve
babası Muammer Bey…Zübeyde’yi trenden indirip, bir otomobile bindirdiler. Evde tertemiz,
çiçekli bir oda düzenlendi. Burada yatağa yatırıldı.
Latife, sanki bir doktor, bir hemşire gibi Zübeyde’ye kendi eliyle bakıyordu. Ama ölüm
sinsi bir şekilde ilerliyordu. Nihayet beklenen oldu. Zübeyde, İzmir’e varışından 17 gün sonra,
çok sevdiği oğlunun düğününü göremeden öldü. Salih hemen acı haberi Paşa’ya bildirdi.
Paşa’dan şöyle bir karşılık geldi:
“-Başkumandanlık Başyaveri Salih Bey’e; verdiğiniz acı haber, beni çok üzdü.
Merhumenin uygun bir biçimde gömme törenini yaptırınız. Tanrı, ulusa hayat ve selamet
versin…” BAŞKUMANDAN GAZİ MUSTAFA KEMALSalih Bey, İzmir valisi Abdülhalik Renda’ya haber salmış, o da güzel bir cenaze töreni
için, hazırlıklara başlamıştı. Latife, İzmir’in en tanınmış hafızlarından, 33 hafızı çağırıp, sabaha
değin hatim indirtti. Bu hatim duası işi tam üç gün sürdü.
Cenazede müthiş bir kalabalık vardı. Kalabalığın uzunluğu yaklaşık bir kilometreyi
aşmıştı. Ülkenin en ünlü komutanları ve yurt dışı temsilcileri de cenazedeydi.
Bu uzun kalabalık arkasından, tek başına bir fayton ilerliyordu. Bunun içinde tek
başına, kara mantolu, kara peçeli bir kadın oturmaktaydı. Bu Mustafa Kemal’in nişanlısı Latife
Hanım’dı. Alaya katılmak istemiş, ailesi ve din adamları, Müslümanlık geleneğinde kadın,
cenaze alayına katılamaz diyerek onu önlemişlerdi. Oysa günümüzde böyle bir yasak yok.
Herkesin sorduğu ve polemik yaptığı bir konu var. Neden Mustafa Kemal İzmir’e
gitmemiştir?
Dönem Cumhuriyet’in ilk yıllarıdır. Emperyalizmin içerdeki adamları isyan halindeydi.
İsmet paşa ve Atatürk kendi evlerinde bile yatamıyorlardı. Ankara’da geceleri savaş
cephesindeymişler gibi silah sesleri geliyordu. İsmet Paşa’nın ve Mustafa Kemal’in
Ankara’dan bir dakika bile ayrılmamaları gerekiyordu!


Okunma Sayısı: 58

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.