LAÇİNNN
kalp ucu datça
Muğla
26 Eylül, 2025, Cuma
  • DOLAR
    41.47
  • EURO
    48.84
  • ALTIN
    4985.1
  • BIST
    11.367
  • BTC
    111748.48$

     DELİ DENİLENLER GERÇEKTEN DELİ MİDİR?

22 Eylül 2025, Pazartesi 11:52

 

       

            Ben delileri ve deliliği severim. Bizim deyimlerimiz ve atasözlerimizde de deliliği seven çok sözcük vardır. Bunlardan birkaçını buraya almak istiyorum:

            Tabii en başa “DELİKANLI’koyarım. Her ne kadar  erkeksi bir ifade gibi görülse de, delikanlı kadın-erkek ayrılmaz. Delikanlı adam, dendiği gibi, delikanlı kadın da denir.

            Sonra şunları sıralarım:

            -Deli divane olmak, Deli bal, Deli balta, Deli dolu, Deli fişek,

            -Deliden veli, veliden deli olur-Delinin aklı yoksa, eli ayağı var-Delinin değirmenini yel dönderir…

            Tabii deli aleyhine yazılmış yüzlerce sözcük ve söz de var. Onları buraya almıyorum.

            Bizim Osmanlı’da deli damgası yemek çok kolaydı. Uzun uzun anlatmayacağım. Biz de en ünlü deli lakaplı padişah Deli İbrahim’dir

            Peki Deli denilen padişah gerçekten deli miydi?

            Zülfü Livaneli’nin “ENGEREĞİN GÖZÜNDEKİ KAMAŞMA “ eseri bu konuya ayrılmıştır.

            İbrahim deli falan değildir. Kimi tarihçilere göre, Osmanlı İmparatorluğunu kurtaran kişidir.

            İbrahim, kardeşi Genç Osman’ın nasıl boğdurulduğunu gözleriyle görmüş, IV. Murat’ın kardeşlerini nasıl yok ettiğine tanık olmuş. Yani sürekli bir korku altında yaşamıştır.

            Bu konu hakkında epey bir inceleme vardır.

            Ama dünyada , hele bize öğretilen bir deli vardır ki, haydi anlatalım bakalım bu adam deli miymiş?

            -Ülkesinde büyük reformlar yapmış;

            -Eğitimde büyük adımlar atmış;

            -Soylu çocuklarına matematik ve geometri öğrenmeyi zorunlu kıldı;

            -Batı tarzı üniversitelerin ve teknik okulların temelini attı;

            -Bilim insanlarını Avrupa’dan davet ederek akademileri kurdu;

            -Özellikle yönetici sınıf için eğitimi mecburi hale getirdi;

            -Yalnızca eğitim değil, devlet yönetiminden kilisenin işleyişine kadar her alanda reform yaptı.

            -Dini okulları devlet kontrolüne aldı;

            -Kilisenin eğitim üzerindeki tekeline son verip kiliseyi devlete bağlı bir kurum haline getirdi.

            -Manastır ve rahip sayısını kısıtladı;

            -Orduyu ve donanmayı modernleştirdi

            -Yani Pedro, Rusya’yı sadece yönetmedi, onu baştan aşağı yeniden kurdu.

            O yüzden batı dünyası onu modern Rusya’nın kurucusu ve büyük hükümdar olarak gördü.

            Yani, bizim Deli Pedro olarak bildiğimiz Pedro “BÜYÜK PEDRO” olarak biliniyor.

            Peki biz neden onu deli diye biliyoruz?

            Bu da Osmanlının bize söylediği yalanlardan biridir.

            Şundan;

            Biliyorsunuz, Osmanlı’da sakal, bıyık , yani tüy kıl işleri önemliydi.

            Peki bunlarla Pedro arasındaki ilinti nedir, diyecekseniz:..

            Pedro Rusya’da geleneksel uzun sakal ve bıyıkları eski dünyanın işareti olarak gördüğü için yüzlerin temiz traşlı olması gerektiğine dair kanun çıkardı.

            Doğu tarzı uzun sarkan bıyık yasaklandı. Bıyıklar kısa ve düzgün traşlı olduğu sürece kalabilirdi. Ama sakalını korumak isteyenler vergi ödemek zorundaydı.

            İşte bu hareketler, çıkarılan kanunlar, bıyığı ve sakalı sosyal statü olarak kabul eden Osmanlı toplumunda ancak bir delinin yapabileceği bir şey olarak görüldü. Hemen Deli Pedro yapıştırdılar…

            Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk ve çevresindekilerin fotoğraflarına bakın, bir tek sakallı göremezsiniz…

            İşte böyle. Sen kıl, tüyle uğraşırken, adamın biri büyük bir imparatorluk kurar!

 


Okunma Sayısı: 438

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.