HOCA PADİŞAHLA BAHSE GİRER

Veeeeeeeeee.... hiç bilinmeyen duyulmayan bir Nasrettin Hoca fıkrası 

Hoca bazen çok büyük ziyafetler verir. Arkadaşlarını ve komşularını davet eder ve eğlenirler. Padişah bunu duyar, hamen çağırtır ve sorar:                                   ''Bak, beni iyi  dinle! Herkes biliyor, çok az paran var. Fakat nasıl oluyor da büyük ziyafetler verip herkesi davet ediyorsun? Yoksa bu kadar parayı bir yerlerden .....?    ''                  ''Hayır, padişahım, der ve önünde eğilir: ''Ben bahse girmeyi seviyorum. Parasına bahse giriyorum ve hepsini de kazanıyorum. Sonra da eğlence düzenliyorum ve herkesi davet ediyorum.''                                                 ''Demek öyle ha!Bahse girmeyi seviyorsun'' der padişah ve ''Ben de bahse girmeyi severim, benimle de bahse girmek istersen, bir bahis teklifinde bulun bakalım,'' der. Hoca kabul eder ve  bahse girer: ''Sayın padişahım, sizinle bahse girerim ki; yarın ay şeklinde bir beniniz olacak. Çok affedersiniz, - bağışlayın beni lütfen bu kelimeyi söyleyeceğim için- bu ben, affedersiniz oturağınızın sol tarafında, yarım ay şeklinde bir ben olacak bu... Çok affedersiniz, bu ben çok değerli oturağınızın sol tarafında olacak efendim:'' Padişah güler:
 ''Ciddi misin?'' der. Hoca başıyla onaylar.
''Peki nesine bahse bahse girelim?'' diye sorar padişah.
''Beş altın için bahse girelim,'' der Hoca.
''Beş altın, tamam kabul,'' der padişah ve ikisi de tokalaşıp kararlaştırırlar.
Padişah o gece çok kötü uyur. Hep  bahsi düşünür. ''Acaba Hoca sihirbazlık falan mı yapacak?'' diye düşünür. Sabah kalkar kalkmaz, hemen aynanın karşısına geçer. Gece gömleğini çıkarır ve arkasını, oturağını çok iyi gözden geçirir. Fakat ben falan yoktur. Sevinir. Kazandığından emindir ve Hoca'yı çağırtır.
'' Bahsi kaybettin. Bir nokta kadar bile ben yok,'' der sevinçle.
'' Gerçekten mi?'' diye şaşırır ve inanmaz. Bunun üzerine padişah pantolonunu indiriri:
'' İnanmıyorsan kendi gözlerinle bak, mutlak ikna olursun,'' der çıplak poposunu Hoca'ya gösterir. Hoca utanarak ve çekinerek bakar:
'' Doğru padişahım, haklısınız, bahsi siz kazandınız,'' der cebindeki beş altını  Padişaha verir.
Ertesi sabah padişaha tekrar bir haber gider. Hoca dün akşam daha büyük bir ziyafet vermiştir. Padişah inanamaz ve derhal Hoca'yı yanına çağırtır:
'' Bana bak, dün sen bahsi kaybettin, paran yok. Buna rağ en nasıl yine büyük bir ziyafet verebiliyorsun?'
'' Sayın padişahım, sizinle olan bahsi kaybettim. Fakat bir başka bahsi kazandım.''
'' Hangisini? Ne bahsini? Kiminle bahse girdin yine ? ''
'' Başvezirinizle tam yirmi altın için bahse girdim ve ben kazandım.''
'' Nee, aman Allahım, ikiniz mi bahse girdiniz? Ne bahsi bu?'' der ve çok şaşırır padişah. Hoca mahçup gülümser ve bahsi anlatır.
''Efendim, ben başvezirinizle bahse girdim ve ona dedim ki:  ''Eğer bu sabah çok erkenden buraya gelip perde arkasından gizlice  bakarsa, padişahımzın pantolonunu çıkarıp çıplak poposunu bana göstereceğini ve bunu bizzat kendisinin de gözleriyle göreceğini söyledim. İnanmadı. Benimle bahse girdi. Bu sabah geldi, gizlice baktı.  Her şeyi gözleriyle gördü. Bahsi kaybetti. Ve bana da tam yirmi altın verdi…''

Okunma Sayısı: 326