İKİ BENZER AMA BİR O KADAR DA FARKLI İKİ HİKAYE
19 Kasım 2019, Salı 10:47
Evvel zaman içinde Almanya'da Hamelin adında bir köy varmış, bu köy bir nehrin kenarındaymış. Sakin ve sevimli bir köymüş ancak 50 yıl kadar önce orada yaşayanlar gittikçe artan bir şekilde o güzel köyü kirletmeye başlamışlar, Yollara, evlerinin önüne hatta gittikleri her yere çöp atmışlar. Oranın belediye başkanı bile durumu görmezden gelip, konuya ihmalker bakınca köy fareler ile dolup taşmış. Hamelin halkı farelerin yaydığı hastalıklardan muzdaripmiş. Fareler şehrin her yerindeymiş, depolardaki peynirleri ve dolaplarda saklanan yiyecekleri yiyor, tuzlanmış balık kasalarına giriyorlar, hatta beşiklerdeki bebekleri, küçük çocukları ısırıyorlarmış. Ayakkabıların ve şapkaların içine yuva yapıyorlarmış artık. Sonunda "kaval çalan bir adam" çaldığı şarkılarla fareleri peşinde takip götürmüş ve Hamelin köyünü farelerden kurtarmış. Bu "Fareli Köyün Kavalcısı" hikayesini çok kişi, birçok çocuk bilir.
Peki siz " Kedili Datça'nın Gazetecisi" adını verdiğim gerçek hikayeyi biliyormusunuz? Hayır mı dediniz, okuyun o zaman şimdi ! Evvel zaman içinde değil, ama aslında günümüzde geçen bir yaşantının hikayesi bu "Kedili Datça'nın Gazetecisi". Hani kediler hep fare peşindedirler ya, Datça'da kediler fareleri yok etti gibi bir konu bekliyorsanız yanıliyorsunuz. Adettir bayanların yaşı sorulmaz, ya da söylenmez. Bundan 25-30 yıl önce Uşak 'da dünya güzeli bir kız bebek dünyaya gelmiş. Büyümüş, genç kız olmuş, güzelliğine güzellik katmış. Datça'da akrabaları varmış, bir tatilinde onları ziyarete gelmiş, geliş o geliş, o Datça'ya kalbini kaptırmış, Datça'lılar da ona. Bu genç bayan çok faal bir insan. İş hayatında kendini gazeteciliğe adamış, zevkle, gecesini gündüzüne katarak deliler gibi çalışıyor, işine aşık demek en doğrusu. Neredeyse bir kaç kişinin işini üstlenmiş yine de banamısın demiyor. TV Muhabiri, TRT Haberde çalışıyor, Datça Haber'de Üst Düzey Yönetici. Günler 24 saat denir ama galiba Tanrı onun için, ona özel 32 saatlik günler yaratmış ki bir koltuğuna üç-beş karpuz sıkıştırabiliyor. Boş vakti yokmuş ama Tanrı bu güzel ve çalışkan bayanın vücudundan taşan enerjisini daha da çok kullanabilmesi için sonradan her gününü hatta 32 saatten 48 saatte çıkarmış, böylece dediler gibi çalıştığı işinin yanında hobilerine bile zaman ayırabiliyormuş.Yani bir günde normal bir insana göre birkaç kat faal ve verimli oluyormuş.
Başka neler mi yapıyormuş? İşte şimdi asıl konum o. Kalbini, gönlünü,
sevecenliğini sadece insanlara değil, çok kutsal bir şey olan sokak
hayvanlarını koruma ve yaşatma gibi gönüllü bir göreve de adamış. Kediler
onun dünyası. Datça'da bir yavru kedi sokaktamı kalmış, dört gün boyunca
miyav, miyav diye bağırıyormuymuş, sonunda yuvası o genç gazetecinin
evi ve şefkatli elleri oluyormuş. Kedicik "Rüya" 'da olduğu gibi. Sanmayın ki
kedilere sadece bir yuva, su, süt, yem veriyor. Hiç te bu kadarla bitmiyor
onun kedilere sahip çıkması. Ayrıca „ gerekiyorsa bir kedinin psikolojisini de
düzeltmem lazım bazen“ diyor, kendi ağzından. İnanamıyorsunuz değilmi?
Günümüzün zor yaşantısında birçok insanın psikolojisi bozuk ama kim
anlıyor, kim yardım ediyor, kim çözüm öneriyor? İnsanın „ah bir kedi olup
kendimi bu bayanın şevkat dolu ellerine atabilsem“ diyeceği geliyor inanınki.
Bunlarla da bitmedi. Bu enerji küpü, samimiyet, candanlık, dostluk örneği
genç bayan dans akşamlarına, kurslarına da gidiyor, bazen voleybol
oynuyor. Sınırlı boş zamanlarında güzel çevresinde geziler yapıyor, uzun
zamandır görüşemediği arkadaşlarına zaman ayırıyor. Öyle özensiz, salaş
kıyafetler ile dolaşan gençlerden de değil, şık mı şık, her dans akşamı onun
bir moda defilesi sanki. Bazı bayanlar güzel ise yanlarına yanaşamazsınız,
ama o ender güzellikte biri iken, üstüne de enerji deposu hayatını, insan
sevgisini, hayvan sevgisini, doğa sevgisini koymuş ve daha da ne yapsam
diye haykırıyor. Öyle şeyler yazdım ki, sizler yazımı okurken aranızda
„Peki bu bayan madem gazeteci imiş, işi ile ilgili harcayacağı zamanı
kalıyormu?“ diyenler olduğunu duyuyorum sanki. Onu da burada yazarsam
sayfalara sığmaz ama size kısa bir cevap olarak „haftada en az altı gün,
bazen de özel zamanlarında Datça ama bütün Muğla bölgesinde haberler,
etkinlikler, kutlamalar, organizasyonlar peşinde koşuşturuyor, hatta
bunlarda yerine göre aktif rol alıyor, fotoğraflarını çekiyor ve bunları günü gününe gazetesinde gerekli tasarımlarını yapıp, sonrada yazıp Datça ve
çevresindeki okurlara sunuyor“ desem şimdilik yetermi? Eee Tanrı ona 24 saat yerine 48 saatlik günler bağışlamış, bu kadar da çalışsın yani değilmi,
öyle bedavaya ekmek yok.
Ama asıl konum " Kedili Datça'nın Gazetecisi" değilmiydi bu yazımda?
Evet, o zaman ben de şimdi „Gel de onu sevme, gel de ona hayran olma,
gel de o kalbini, sevecenliğini verdiği kedilerini kıskanma !“ diyorum en sonunda.
Bu genç bayan kim diyemi soruyorsunuz? Gazetesinin kapısı önünde beklerseniz ve bütün gün o kapıdan onlarca defa çıkıp sağa sola
koşturan, hatta bazen motorsikleti ya da kırmızı arabası ile haber peşine
giden o şık bayanı muhakkak görürsünüz . Adı ne mi, onu da siz bulmağa
çalışın artık.
Kedili Datça'nın Gazetecisi, kendine iyi bak, bütün güzellikler, iyilikler,başarılar seninle olsun. Datça Haberlerini bekliyor...
Okunma Sayısı: 3404
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.