DAĞ BAŞINDA HANIM Elİ..3
30 Haziran 2025, Pazartesi 16:49İskandil ile Değirmen bükü arasında kalan Bargas koyu öyle bir koy ki. Sizi koynuna çekip bırakmak istemiyor…Bargas adı galiba BURGAZ' dan geliyor…Sözlüklere bakılır, Antik kitaplar araştırılırsa “Deniz kenarında korunaklı askeri üs” anlamına geliyormuş…O kendi yalnızlığı ile baş başa, ”ben benim eşim benzerim yok”” diye haykıran koyun etrafı buram buram tarih kokuyor…Denizin mavinin tonlarında dolaştığı koya ayağınızı daldırdığınız zaman beynini dünya gailelerinden arınıp gidiyor.. Bir başka kimliğe bürünüyor.. Egonuzu ezip geçiyorsunuz…Orayı görmediyseniz “Datça'da yaşıyorum” demeyin.. İnşallah Datçamız'da insan olarak ürettiğimiz çirkinlikleri oraya da bulaştırmayız…Eskiler “Deniz pislik tutmaz” derler,…Deniz orada kendisi kirleten ne bulduysa sahile atmış…Kendisini pisliklerden arındırmış…Koyun sırtını dayadığı dağın yamaçları binlerce yıllık tarihi birikimlerle dolu…Oradaki tarihi evlerin birinde öyle cinsel fanteziler yaşanmış ki sormayın gitsin…Hadi birazda hayal dünyamızın esiri olup anlatmaya başlayalım…Beynimizi kemiren yasakları, günahları, ayıpları bir tarafa bırakıp dünyanın gıpta ettiği, üzerinde yaşadığımız ve halen daha farkında olmadığımız bu toprakların ürünü olan çırılçıplak KNİDOS AFRODİTİ 'inden dem vuralım.. Önce bir alıntı yapalım…
“..Çok iyi Tanrı benim Tanrım.. Çok geniş Memleket benim memleketim. Kiraz ağaçları ve kadın memeleri bizim iman ettiğimiz mucizeler ve Praksiteles Tanrımızın bize verdiği en muhteşem heykeltıraş…Onun yaptığı heykeli Romalı Plinius “DÜNYANIN EN GÜZEL HEYKELİ” ilan etmişti. Praksiteles Atinalı bir heykeltıraştı.
“…Bir gün ressam bir arkadaşıyla Datça yakınlarındaki Knidos'ta bir akşam vakti, sahilin kuytu bir yerinde içkisini içip sanattan konuşuyordu….Tepedeki Manastırdan rahibelerin indiğini gördüler…Rahibeler sahile gelip elbiseleriyle denize girdiler…Aralarından yalnızca biri çırılçıplak soyundu…Genç kadın vücudunu gören Praksiteles hemen o anda o vücudun heykelini yapmadan yaşayamayacağını hissetti…Ertesi gün manastıra gelip baş rahibeden genç rahibenin heykelini yapmak için izin istedi…”Biz karışmayız” dedi baş rahibe.. ”Kendisine bir sorun.. kabul ederse heykelini yapabilirsiniz.. Heyecanlı heykeltıraş genç rahibeyi çıplak heykeli için poz vermeye ikna etti…Heykeli yaparken kızın hikayesini de öğrendi…Genç kız bir adamı öldürmüştü…”(Kaynak: Ahmet Altan-İçimizde bir yer)..Alıntıyı daha sonra devam etmek üzere tadında bırakıp kendi halimize dönelim…İşte tarihlerin kayda geçtiği ,kadın vücudu ve ruhunun güzelliklerinin bütünleştiği Knidos Afroditinin diyarında bir yerlerde benim gibi kafadan çatlak bir kız arkadaşla…İskandil ile Knidos arasındaki antik yolda bir birimizi sarmalamışken yolun yukarılarından, dağın başından hiçte beklemediğimiz bir şekilde ,burnumuzun alışık olduğu Hanımeli çiçeği kokuları gelmeye başladı…Kokuya doğru yöneldik. Ve gördüğümüz manzara karşısında dehşete ve hayrete düştük…Dağın başında.. makilerin arasında bir hanımeli doğanın tüm olumsuzluklarına rağmen yaşama tutunmuş, etrafına dal budak sarmış, yayılmış…Çiçekler açıp, kokularını yaymış…Ama Hanımelilikten çıkıp, hırçın doğanın ritmine uyarak yaprakları, dalları budakları kalınlaşmış,, çiçekleri yoğunlaşmış.,.. Nasırlı işçi ellerine dönüşmüştü…Hemen altımızda bir zamanlar cinselliğimize renk katan Müjde Ar'ın bir kolonya reklamında denize daldığı koy çırılçıplak haliyle uzanıyor ve bizi koynuna davet ediyordu…(sürecek)
Okunma Sayısı: 135
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.