İLK DİYANET İŞLERİ BAŞKANINI BİLİYOR MUSUNUZ?

 (Kefen Parasını Kurtuluşçulara Veren Yurtsever)
    Hepiniz çok iyi biliyorsunuz. Ama onun ilk Diyanet İşleri Başkanı olduğunu bilmemiş olabilirsiniz…
    Mustafa Kemal 27 Aralık 1919'da Ankara'ya ulaştığında Vali Yahya Galip(Kargı) Bey, 20. Kolordu Komutanı Ali Fuat(Cebesoy) Paşa, Onlarla birlikte biri daha vardı. Anlatacaklarımı bitirip adını vereceğim. Ankaralılar hep birlikte kafileyi büyük bir coşku ile karşıladılar.
    İşte o günden sonra Ulusal Kurtuluş Savaşının kalbi Ankara olmuştur.
    İlk günlerden sonra , ekonomik durum sarsıldı. Bir zaman Ankara Belediyesi masrafları karşıladı. O da yetişemez oldu. 
    Karargahta Mali işlerden sorumlu Mazhar Müfit(Kansu)  Bey kasayı açtığında 48 kuruş kaldığını gördü. Şöyle diyecekti:
    -Ekmekçiye verecek paramız yok! Diye mırıldandı. 
    Bir gece önce Mustafa Kemal ile durumu konuşmuştu. Mustafa Kemal
    -Sabah olsun, yine düşünürüz demişti.
    Ertesi Sabah,Mazhar Müfit'in kapısı çalındı.
    Müftünün geldiğini söylediler. Telaşlandı;
    -Eyvah, müftü Efendiye kahve ısmarlamak lazım ama, şeker yok! Ya şekerli isterse?..
    Müftü Efendi içeri girdi, sandalyeye oturdu. Mazhar Bey;
    -Kahve içmezsiniz değil mi? Dedi. Müftü tebessüm ederek:
    “İçmem” dedi.
    -Peki sigara? Diye ekledi Mazhar bey. 
    -Yok, onu da kullanmam.
    Müftü sözü alarak;
    -Biraz sıkıntıda olduğunuzu öğrendik, az da olsa yardım etmeyi vazife bildik” dedi.
    Cübbesinin altından çıkardığı torbayı masaya koydu. İçinde tam 1000 lira vardı. 
    -Alın bir derde çare olur” diyerek uzattı. 
    Mazhar Bey, biraz mahcup olarak, parayı aldı. Ve dışarı seslendi:
    -Bize birer kahve pişirin!”
    -İşte o, eşi Samiye Hanım'la birlikte sakladıkları kefen parasıydı. Hiç treddüt etmeden Mustafa Kemal Paşa'nın emrine veren ünlü din adamıdır.
    Zorlu Kurtuluş Savaşı günleri geçer, zafer kazanılır. Cumhuriyet ilan edilir.
    31 Mart 1924'te Atatürk'ün imzasıyla BÖREKÇİZADE MEHMET RİFAT EFENDİ  Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Diyanet İşleri başkanı olur.
    Bu yazıyı geçenlerde emekli olan Audili diyanet işleri başkanını anımsayarak yazdım!
    Kendisi okumaz da, olur ya bir yakını okuyup kendisine anlatır.
    Utanır mı acaba?!

Okunma Sayısı: 118