Muğla
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

İSTANBUL'UN İŞGALİ(16 Mart 1920)-(45)

18 Mayıs 2023, Perşembe 15:55

16 Mart 1920 sabahı İngiliz Ordusu İstanbul'a girmişti. Ama onların asıl hedefleri Beykoz'du. Çünkü Kuvayı Milliyecilerin güçleri oradaydı. Beykoz'da Darüleytam(Yetimler Okulu) okulunu da işgal ettiler. Çocuklar çok korkmuşlardı. Yemek için sıraya girmişlerdi ki, okulun müdürü Trabzonlu Müdür yardımcısı Hüsnü Bey çıkageldi:
    -Çocuklarım, kahvaltıya girmeyeceksiniz. İngilizler öyle istiyor. Şimdi sizi de, bizi de alıp götürecekler.Nereye olduğunu bilmiyorum. Sakın korkmayın çocuklarım. Biz Türk'üz hiçbir şeyden korkmayız. Anadolu'da askerlerimiz, aslanlar gibi savaşıyor. Korkmayınız. Başımızda bombalar patlasa da,yılmayacağız.Öğretmenlerimizi İngiliz subayları alıp dağlara doğru götürüyor. Ölümden korkan Türk değildir. Hiç korkmadan aşağı doğru sırayla inin.
    400 çocuğu, birkaç hademe kadınla, çayırların bitiminde üst üste bir yere oturttular. Öksüz çocukların hemen hemen hepsi ağlıyordu.
    İkindi üstü okula, İngiliz ordusunda askerlik yapan Hintli askerler tarafından götürüldüler.
    Pişirilen nohut yemeğiyle, kazanlar devrilmişti.Ambarlardaki yiyecek çuvalları süngülerle delik deşik edilmişti. 
    Çocuklar peynir ekmekle günü geçiştirdiler. Tam bu sırada namlular okula çevrilmişti. Birazdan mermi yağmuru başladı. Çocuklar sağa sola sığınmaya çalıştılar. Mermiler aralıklarla gün boyu yağdı durdu. 16 Mart'tan sonraki günler de daha kötü geçmeye başladı.
    Beykoz Sarayı'nın yanındaki Hünkar İskelesi'nin karşısında demirlemiş olan İron Dog (Demir köpek)  adlı ünlü İngiliz dretnotu okulun üzerinden salvo atışına başladı. Çocuklar korku içindeydi. Her ne kadar Demir köpek kuru sıkı atıyorsa da, karşısında çocuklar…
    Çocukların bir kısmı kaçtı oradan; öğretmenlerin bir kısmını bir yerlere tıktılar. Öğretmenler aç susuz bir hafta kadar kaldılar. Sonra okula döndüklerinde hepsi ağlamaklı bir durumdaydı. Okul, bir savaşta yara almış gemi gibiydi. Korkusunu yenerek okula dönen birkaç öksüz öğrenciye öğretmenlerden biri:
    -Güzel çocuklarım, işte düşman çizmesi altına düşmüş bir ülkenin durumu budur. Her an ölümü bekleyeceksin, seni kimin ne zaman gelip vuracağı belli değildir. Bakın böyle öksüzlerin barındığı yere saldırmak, ne insanlığı, ne de başka bir şeye sığar. Ayıptır, günahtır. Ama düşman bunu dinlemez.Düşmanın adaleti namlunun ucundadır. Ama hiç üzülmeyin çocuklar, kurtuluş günleri yakındır. Bu zulümler arttıkça o gün daha da yaklaşacaktır.
    İngilizler, 16-17 mart'ta Beyazıt yangın kulesini işgal ettiler. Kuledeki Türk bayrağı yırtıldı. Kule yağmalandı. Yine İngilizlerin korumasında bir grup Yunan askerini Hadımköy'de, Terkos gölü civarına yerleştirdiler. Buradan çevre köylere saldırmaya başladılar. 
    İşte tam bugünlerde  İstanbul sularını dolduran zırhlıları  köprü üstünde seyreden bir Türk delikanlısı, yaşlı bir adama yaklaşarak şöyle sordu:
    -Affedersin, amcacığım, bu gemilerdeki topların attığı mermiler kaç kilometreye gider?
    -Yirmi mile gider oğlum…
    -Biz de yirmi bir mile gider yine canlarına okuruz amcacığım!...


Okunma Sayısı: 153

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.