KURTULUŞTAN KURULUŞA (10)

Aslında şöyle demek daha doğru olur sanıyorum. Yendirilmiş, yenilmesi kabullenilmiş ordunun, mağrur paşaları…

Hiçbirisi yenilgiyi kabul etmiyorlardı. Padişah ve O'nunla teslim bayrağını çekenler, onları da yenik saymış, saydırmışlardı. Ama şimdi daha kararlı ve öfkeliydiler…

ADANA OTELİ ANTRESİ…

Mustafa Kemal ve arkadaşları, Arap çöllerinden  yeni gelmişlerdi. Elbiselerinde, ayakkabılarında bile hala Arap çöllerinin kumu duruyordu.

Adana Oteli'nin antresinde otururken, otel hizmetçisi, kendisine bir telgraf getirdi.

İstifa eden Sadrazam İzzet paşa'dan geliyordu telgraf. 

Şöyle diyordu:

-Ben istifa ettim, senin de İstanbul'da bulunman iyi olur….diyordu.

Mustafa Kemal, gözlerini telgrafa dikmiş, içinden şöyle diyordu:

-İktidarda iken bizim gücümüzden yararlanmasını bilmedi, şimdi düştükten sonra bizden medet umuyor…"

Anlaşıldığına göre, demek ki İstanbul çok karışıktı.O zaman Adana'dan yarından tezi yok, ayrılıp İstanbul'a gitmeliydi.

ALİ FUAT'LA(CEBESOY) İSTANBUL'DA…

Musul'un işgali ve İstanbul'un işgali, itilaf devletlerinin tüm niyetlerini ortaya çıkarmıştı. Mustafa Kemal,Ali Fuat'la dertleştikten sonra, artık niyetini yüksek sesle haykırıyordu…

-Fuat, artık millet kendi haklarını kendi arayacaktır. Biz yalnız onlara yol göstermeyeceğiz; elinden tutarak , kurtuluşa yardım etmeliyiz. Halkı ve direnişçileri tamamıyla yalnız bırakmamalıyız. 

Konuşmasının devamında, şöyle diyordu:

-Düşüncelerimiz tamamıyla  birbirine uygun değil mi Fuat?

Ali Fuat Paşa:

-Aramızda tam bir anlaşma var Paşam!

Ali Fuat Paşa, O'nun en güvendiği kişiydi. Şu anda O'nun kumanda ettiği Yıldırım Orduları'na bağlı 7. Kolorduya kumanda ediyordu. 

Mustafa Kemal'in ilk örgüt arkadaşı olmuştu Ali Fuat Paşa…

Yani Kurtuluş Savaşı'nın ilk örgütü kuruldu dersek abartı olmaz…