Muğla
25 Nisan, 2024, Perşembe
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

KURTULUŞ'TAN KURULUŞA - SAMSUN'DAN HAVZA'YA ORADAN…(26…)

02 Mart 2023, Perşembe 17:06

Mustafa Kemal 19 Mayıs'ta Samsun'daydı. Ancak, Ermeni-Rum çeteleri ve İngiliz gizli servisi peşindeydi. Mıntıka Palas(Mesudiye) Oteli'nin çevresi milis korucularla çevriliydi. Samsun'da daha fazla kalmanın anlamı yoktu. 25 Mayıs 1919 günü Havza'ya doğru yola çıktılar.
    Mıntıka Palas Oteli'nin önünde, Almanlardan kalma, üstü açık, eski püskü bir Benz otomobiliyle, birkaç da çift atlı yaylı araba duruyordu. Askerler hızlı hızlı eşyalar taşıyıp,duruyorlardı.
    (Bir not eklemek istiyorum, her 25 Mayıs'ta Samsun'dan Havza'ya trenle simgesel bir gezi düzenlenir. O günü anmak için. Ancak Mustafa Kemal ve arkadaşları Havza'ya trenle gitmemiştir…)
    Mustafa Kemal , Havza'ya gitmeye hazırlanırken; İngilizler Samsun'da, Havza'da  Fransızlar . Merzifon'da da İngilizler vardı. Gerek Benz Otomobil, gerek atlılar saatte en çok 14 km.  hızla yol alabiliyordu.
    Araba Kavak yollarında epey bozuldu. Yine Havza'ya yanaştıkları böyle bir anda araba yine bozuldu. İnip, yürümeye başladılar.Yürürlerken Bekdiğin köyü yakınlarından geçerlerken, çift süren bir köylüye rastladılar. Mustafa Kemal, köylüyle sohbet etmek için birkaç hamle yaptıysa da, adam dönüp bakmadı bile. Yani hiç oralı olmadı. Çift sürmeyi sürdürdü. 
    Mustafa Kemal, bu kez biraz sesli olarak;
    -Hemşeri, düşman samsun'a asker çıkaracak, belki buraların hepsini ele geçirecek. Sense rahat rahat toprağı sürüyorsun!
    Sohbeti biraz koyulaştırmak için, köylüye bir sigara uzattı.
    Köylü, Paşa'nın verdiği sigarayı, çatlak ve nasırlı parmakları arasında acemice tutup, içmeye çalışırken, şöyle karşılık verdi;
    -Paşa paşa sen ne diyon?  Biz üç kardeştik,iki de oğul vardı. Yemen'de, Kafkas'ta, Çanakkale'de hepsi elden gitti. Bir ben kaldım. Ben de yarım adamım. Evde sekiz öksüz ile üç dul kalmış kadın var. Hepsi benim sabanımın ucuna bakar. Şimdi benim vatanım da, yurdum da şu tarlanın çevresi, sabanın ucu…Düşman oraya gelinceye kadar benden hayır yok!
    Mustafa kemal, adamın ne demek istediğini çok iyi anlamıştı. Allaha ısmarladık diyerek ayrıldı.
    Yanında bulunanlar biraz bozulmuşlardı. Mustafa Kemal şöyle dedi:
    -Adam haklı. Bu insanlara ölüm ve gözyaşından başka bir şey verilmemiş ki. Ne yapsın ? 
    Arabaya bindiler, binmeleriyle inmeleri bir oldu. Yine bozuldu. Karageçmiş Köyü ne kadar yürümeye, oradan bir araç bulmaya karar verdiler. 
    Yokuş yukarı yürürlerken, Mustafa Kemal onlara dönerek şöyle dedi:
    -Size yorulmamanız için bir çare önereceğim. "Dağ Başını Duman Almış" marşını biliyor musunuz?
    Herkes birbirinin yüzüne baktı. Kimse bilmiyordu(Bir İsviçre Marşıdır aslında) Bunun üzerine kendi gür ve dinç sesiyle, notasını da söyleyerek, okumaya başladı.
    Birkaç kez okuyunca, grubun tamamı da öğrendi. Köye varıncaya dek hep bu marşı söylediler..


Okunma Sayısı: 246

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.