Muğla
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

NAMUSSUZLARA KARŞI, NAMUSLU DİN ADAMLARI VARDI (50)

05 Haziran 2023, Pazartesi 15:59

Bugün olduğu gibi dün de, Anadolu'da din hep siyaset için kullanılmış bir araç olmuştur. Bunu en iyi bilen emperyalistlerdir. Sarayın, sultanın arkasında bulunan İngiliz gizli servisi, bu din tüccarlarıyla içli dışlıydı. Yıllarca CİA'nın Ortadoğu'da olduğu gibi…
    Kuvayı Milliyecilere karşı, saray tarafından fetvalar verilmeye başlandı!
    İçişleri Bakanlığına bağlı(Dahiliye Nezareti) İstanbulBasın Müdürlüğü, 1 Nisan akşamı bütün  gazetelerin muhabirlerini Bab-ı Ali'ye çağırdı. Basın Genel Müdürü Haydar Bey(sonraki yıllarda Moskova Büyükelçisi olmuştu) gazetecilere:
    -Size şimdi çok önemli açıklamalarda bulunulacak. …Dedikten sonra
    Damat Ferit'in Şeyhülislam Dürrizade Abdullah Efendi'ye yazdırdığı halife fetvasını onlara şöyle yazdırmaya başladı.
    Çok uzun bir fetvadır. Özet olarak,sadece şunu demek istiyordu:
    -"…Bu asilerin(Kuvayı Milliyeciler için) tek başlarına ve hepsinin öldürülmeleri meşru ve farz olur mu? Bildirile!...
    Cevap:
    -Tanrı daha iyi bilir ki olur.
    Devamla;
    -Halife Hasretleri'nin çevresinde toplanıp, bunlarla vuruşmak borç olur mu?  Bildirile!
    Cevap:
    -Tanrı daha iyi bilir ki, olurlar…
    Bu fetvalarda, daha bir sürü alçaklıklar! Vardı. Örneğin, şunun gibi:
    -Bunlarla(K.M.diyor) savaşanların yaralananları gazi, ölenlerin şehit olduğu; sultanın buyruğuna uymayanların Müslüman olmayacağı, olamayacağı, büyük günah işlemiş olacakları….gibi..
    Bu fetvaları dinleyip, not alan gazetecilerden biri dayanamayarak:
    -Hiç ulusu kurtarmak isteyen bir adam asi ilan edilir mi? Bu ne rezalet! Bu ne ayıp şey!
    Orada bulunan haydar Bey;
    -Sen galiba başını belaya sokmak istiyorsun! Dedi.
    Bu ve benzeri fetvalar anında Mustafa Kemal ve iletişim işlerine bakan Ali Fuat Bey'in elinde oluyordu. 
    Bununla kalmıyorlardı. Sarayın yalakası Ali Kemal, Peyami Sabah gazetesinin 18 Nisan 1920 tarihli sayısında şöyle yazıyordu K.Milliyeciler için;
    -Bu fetvalardan sonra bağrı yanık halk, bu serserileri sopa ile kovalayacaktır!...
    Peki yalanlara, sahtekarlıklara karşı ne yapılabilirdi?
    Ali Fuat Bey ve Mustafa kemal çareyi buldular. Hem de ne çare! 
    Ankara Müftüsü Rifat Hoca'yı(Börekçi) çağırdılar. Bu hainlerin fetvalarına karşı , kendi yazdıkları fetvayı ona okudular. 
    Rifat Hoca'nın başında bulunduğu, bir ekip hazırlandı. Anadolu'nun birçok yerinden, gerçek dindar ve yurtsever din adamı çağırdılar. 
    Hep birlikte şöyle bir fetva yazdılar:
    "..Dünyanın düzenini sağlayan Müslüman Halifesi'nin hilafet makamı ve saltanat merkezi olan İstanbul, fiilen işgal edilmiştir. Anadolu'nun birçok ili işgal edilmiş, halkı öldürülmüş, işkenceye uğratılmışlardır. Tüm bunlara dur demek için, ülkeyi kurtarmak için elden gelen gücü harcamak, tüm insanlara farz olur mu? Bildirile!
    Cevap;
    -Tanrı bilir ki, olur!
    -Vatanın kurtarılması için canla başla çalışan Müslümanlar şeriata göre(asi) olurlar mı? Bildirile!
    Cevap;
    -Tanrı bilir ki, olmazlar, olamazlar…
    Daha bu şekilde padişah fetvaların, karşısına onlarca fetva yazdırıldı. Halka bildirildi. 

Fetvaların altında,yiğit, gerçek dindar, Kuvayı Milliyeci Ankara Müftüsü Rifat börekçi ve 158 Anadolu müftüsünün imzası vardı.
    Anadolu'da durum, Kuvayı Milliyecilerden yanaydı. Ancak, Konya'da Zeynel Abidin Hoca diye bir gerici vardı. Onun öncülük ettiği gericilik almış başını gidiyordu. Tabii buna karşı da önlemler alınmıştı. Konya'da K.Milliyecilerin yer altı örgütlenmesi yapılmıştı. Bu örgütün gazetesi de "ÖĞÜT'"tü. Onu da bir başka öyküde anlatacağım.
 


Okunma Sayısı: 177

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.