Muğla
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

SAKALLI CELAL (CELAL YALNIZ) (I)

28 Ekim 2021, Perşembe 16:16
Bastonumu soksam yeşertecek kadar verimli bu Anadolu toprağından, üzerinde yaşayan insanların karnını doyuracak kadar ürün alamamayı başardığımız için ne kadar alkışlansak yeridir!
*Bu ülkede ilgililer bilgisiz, bilgililer ilgisizdir…Türkiye'de aydın geçinenler Doğu'ya doğru seyreden bir geminin güvertesinde"Batı" yönünde koşturarak"Batılılaştıklarını sanırlar!
* Bu kadar cehalet ancak tahsille mümkün olur…
Diyen Sakallı Celal var mıydı? Kimdi? Hakkında neden çok bir şey bilmiyorduk. İşte tüm bu soruların yanıtlarını ünlü yazar Orhan Karaveli "Sakallı Celal" adlı kitabıyla verdi.
Ben de kitabı sizler için özetlemeye çalıştım:
Sakallı Celal 1886 yılında doğmuş, 6 Haziran 1962 yılında aramızdan ayrılmıştır. (merak edenler adını verdiğim kitaptan daha fazlasını okuyabilirler…) 
-Kimi arıyordunuz üstat? Bulmanıza yardımcı olabilir miyim?
-Kimi mi arıyorum?
-Evet, kimi arıyorsunuz? Belki yardımcı olabilirim bulmanıza…
-Sen keyfine bak evlat! Çünkü ben, kendimi arıyorum kendimi!./.S.Celal…
 
-Şu ünlü 31 mart ayaklanması sırasında, Hareket Ordusu oluşturulmuştu. Celal okuldan kaçtı, Hareket Ordusuna gönüllü olarak katıldı.
"Anadolu' Fransızca öğretmenliği yaparken öğrencilere futbol oynatıyordu. Bir yobaz hocanın "Bu oyun dine aykırıdır…Kerbela'da şehit edilen İmam Hüseyin'in başını düşmanları böyle tekmelemişlerdi" dediğini duyunca,yobazı dövdü. Azlettiler
-Bir gün İttihatçı biri, İttihatçıları  överken, şöyle demişti" Ne varmış efendim?İttihat ve Terakki memleketi daima Mebusan Meclisi ile idare etti deyince Celal" Doğru, mebuslar vardı "diye karşılık vermişti…"Ama onlar, seçimle değil atama ile geldikleri için mebus değillerdi. Mesela testinin de ağzı var, konuşuyor mu? masanın ayağı var,yürüyor mu?"
-Paşazade olduğu halde bu sıfatın getirdiği hiçbir olanaktan yararlanma yoluna gitmedi. Edindiği bilgileri ve ideallerini memleket çocuklarına iletmek için Üsküp'lere, Kastamonu'lara gitti. Çevresini saran gericilerle savaştı. Cumhuriyet7in ilanında onu Ankara Lisesi Müdürü olarak görüyoruz. Liselere ilk kadın öğretmen onun aracılığıyla atandı. 
-"Hak bellediğin bir yola yalnız gideceksin"Tevfik Fikret mısraındaki gibi , belki de hocası Tevfik Fikret'i örnek alarak, soyadını bile YALNIZ olarak almıştı. 
-Yaşamının her anını okuyarak yaşıyordu. Bir de mikrop fobisi vardı. Öyle kolay kolay dışarıda yemek yemez, yanında bir sürü mikrop koruyucu taşırdı. Bu nedenle çok sıkıntı çektiği olmuştur. 
-Yirmi beş yaşındaki bir genci cenazesinde "Elli yaşındaki biri iki kez yirmi beş yaş hayatını mı yaşamıştır sanıyorsunuz? İnsan Hayatı dilimlere bölünmez bir bütündür, "demişti.
-Ona"Sen de bu kadar meziyet varken ve değersiz insanlar hayatta başarılı olurken sen niçin suyun yüzünde kalamayıp, boğuluyorsun? Diye sormuşlar
"Anlatayım demiş" Bir köpeği suya atsanız, tıpkı yürür gibi hareketler yaparak yüzer, boğulmaz, selamete ulaşır. Zira vücudunun yapısı buna göredir. Ağzı, burnu denizaltı kulesi tarzındadır. İnsanoğluna gelince. Vücut yapıları köpeğinki gibi olmadığından ve alıştıkları yürüme hareketiyle yüzemediklerinden, su yüzünde kalabilmeleri özel bir talimi gerektirir. Nice köpekler selamet sahiline yüzerken gerekli talim ve terbiyeyi almayan bir insan olarak ben dalgalarda boğuluyorum. 
-Aleyhindeki asılsız suçlamalar nedeniyle odasını basıp, suç delili aramışlar, ama bir şey yok!"Hani nerede, söyle, yerine göster!" diye sıkıştırmışlar Sakallı Celal'i. Bu yiğit adam bir hakim edasıyla işaret parmağını kafasına dokundurarak"Aradıklarınız bunun içinde" demiş.
-Dostları O'nun için" Celal, muradına erememiş, fakat kemaline ermiş bir adamdı…"diye söz eder kendisinden.
-Bazı dostları ise"Zamanında, hatta yerinde doğmamış insanların sonu maalesef hep böyle oluyor"…demişlerdir
-Aydın'da bulunurken eline nasılsa geçmiş topluca bir parayı yoksul köylüye dağıttığı için hemen damgayı basmışlar: "Komünist!.."
-Yusuf Ziya Ortaç anlatıyor: "Bir gün bu dev adam'a Bab-ı Ali yokuşunda rastladım. Hıçkırığa benzer bir gülüşle. "Biliyor musun Ziya, dedi, eskiden bu yokuşu çıkarken, şimdi inerkenki kadar yorulmazdım…" İyi ki bugünlerdeki besleme basını görmemiş!(devam edecek….)

Okunma Sayısı: 3483

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.