SİYAH BEYAZ - BU DÜZENDE İYİLER EZİLİR

    İlçemizin; Tarım toplumundan, Turizm ve Ticaret toplumuna, kapalı ekonomi sisteminden, serbest ekonomi sistemine,geçişte ister, istemez bireylerin yaşam biçimlerinden, alışkanlıklarından, ihtiyaçlarından, dış etkenlere bağlı olarak değişiklikler oluşur. Eskiden evinde ürettiği yumurtayı, sütü, bakkala götürüp ihtiyacı olan şekerini, çayını, sigarasını, alan, bahçesinde ürettiği bademi, zeytini, üzümün, bedelini yıllık kumaya karşılığında tüccara yıllık hasat sonuna borçlanan üretici, şimdilerde alışık olmadığı bir yaşam serüvenine alışmaya çalışıyor.  
Bu değişiklikler üst yaş gurubundaki kişilerden biraz sancılı olmuştur. Eski alışkanlıkları ile yeni edindikleri becerilerini, harmanlayarak yaşamlarını bir düzen içinde yeniden kurgulayarak,  sürdürmeyi başarırlar. Ancak başarı şansları sınırlı olmakla beraber, zaman zaman içine düştükleri darboğazdan, sıkıntılardan, kurtulma becerisini gösterenler, yöntemlerinden edindikleri tecrübeleri bir sonraki kuşağın yetiştirilmesine aktarmaları yararlı olur. 
Çocuk ve genç guruplar ise, kapitalizmin ışıltılı, renkli, görseller içinde, yeni yeni alışkanlık edindikleri için emeksiz, zahmetsiz, kolay yaşana bilinir bir yaşantı biçimini tercih etmeleri kaçınılmaz bir olgudur. Böyle bir tehlike karşısında aile ebe beylerin omuzlarına büyük bir sorumluluk yükü biner. Onlar çocuklarının bu geçiş döneminde, sorumluluk sahibi, üretimde beceri, saygı, sevgi, etik değerleri, gibi toplumun olmazsa, olmazlarını kendileri yaşayarak, çocuklarına öğretmek sureti ile gelişmelerini bu geçiş döneminde sağlamalıdırlar.
Ne yazı ki ilçemizde yaşanan bu geçiş döneminde, bir kısım aileler hazırlıksız yakalandıkları için yetişmekte olan gençler ile gençliklerinin son döneminde olan birkaç kuşağı kapsayan dönemi kayıplarla kapatmış bulunmaktayız. Aylak, hazırcı, mirasyedi, bir kuşak yaşam hayatına katıldı, ancak hiçbir yararlı iş yaratmadan gidiyor. Bu kayıp kuşakların bedelini de toplum olarak çok ağır ödemekteyiz. Bu nedenle artık ilçemizde yaşayan yetişkin, anne ve babaların belli bir yetiştirme eğitimi sonucu edinecekleri bilgiler dahilinde çocuk yetiştirme sorumluluğunu üstlenmeleri sağlanmalıdır.
Şayet geçiş dönemini sağlıklı bir biçimde geçirmeyi becermiş olasıydık, gençlerimizi üreten, yaratıcı, sorumlu, eğitimli, duyarlı, birer birey olarak topluma kazandırmış olurduk. Geliştirdiğimiz bu yeni kuşak da kendisinden sonraki kuşağın yetişmesine özen göstererek, bu toplumun duyarlı, idealist, âdil, refleksleri ile her türlü soruna, yolsuzluğa, haksızlığa, tepki ve tavır göstermek sureti ile sorunsuz, âdil, şeffaf, bir toplum yaratmayı becermiş olurduk. 
Sancılı geçen geçiş döneminin yaratığı paniğin tahribatı ile “bencillik ve egoizm” toplumu duyarsız hale getirmiş, hakkını arama erdemliliğinden uzaklaştırmış, haksızlığı, hukuksuzluğu, içine sindirmiş, ilkesizliği bu nedenle yaşamaktayız. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın, yaklaşımı etik değerleri ve ahlâkı yok eden en tehlikeli hastalıktır. Bu düzende iyiler ezilir, kötüler arsızlıklarıyla başarır, toplum kayıp eder.    

Okunma Sayısı: 1228