LAÇİNNN
kalp ucu datça
Muğla
02 Temmuz, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    39.87
  • EURO
    47.09
  • ALTIN
    4267.9
  • BIST
    9.949
  • BTC
    106981.92$

SİYAH BEYAZ - ESKİ TÜRKİYE YALAKA YURTTAŞ YARATIRDI

01 Ocak 1970, Perşembe 03:00

Devleti tabu kabul edip, Devletin otoriter ve vazgeçilemez kutsiyetine endeksl! eski Türkiye’nin olumsuz etkilerinin insanın ahlaki ve etik değerleri üzerinde yarattığı tahribatın boyutları ile sadece yalaka ve yağcı bir nesli yetiştirmekten mesafe aldığı artık kabul görmüş durumda. Devlet yurttaşını çeşitli kategorilere göre sınıflandırmış, her sınıfı beklentisine göre törpüleyip tek tip insan yaratmaya çalışılmıştı. Yurttaş bu baskı altında! Ana dilini, Irkını, Dinini, Meshebini özgürce yaşayamıyordu. 
Eski Türkiye'nin yönetim alışkanlıklarından kurtulamayan bizim gibi statükocu yerleşimlerde! Maalesef bu hastalık hala devam etmektedir. Hala başta ırkçılık ve kafatasçılık olmak üzere diğer bütün değerlere sıcak bakmayan bir görüş ilçeye hakim durumdadır. Bilgili, becerikli, çalışkan, başarılı, karekterli, dürüst ve namuslu, kişileri tehlikeli görüp onları ötekileştirmeye, sorunlu hale getirmeye çalışır-ken, renksiz, pasif, yağcı, kişilerin koruma altına alma hastalığı maalesef bizde hala devam etmektedir.
    Yeni Türkiye de yönetimce yaratılan algıya bakılırsa, “bireyi esas alan” İnsanın hak ve özgür-lüklerini teminat altına alan, yeni yeni yasal teminatlar ve uygulamaları görülmektedir. Nitekim büyük bir ihtiyaç haline gelmiş olunan, yeni Anayasa hazırlama referansları bu biliçle dillendirilmekte,  anayasanın bi-reyin kendisine duyduğu özgüveni, milletine, va-tanına, olan sevdası ile daha karekterli, sadakatlı, üs-tüm etik değerlere sahip, bir millet anlayışını yaratma çabası güdülmektedir. 
Vatandaşına eşit mesafede duran devlet gücü-nün, vatandaşından beklentisi olamıyacağına dair yaratacak algı, vatandaşın özgürlüklerini ve hak-larını korumak maksatlı kamu görevlisine yakın gö-rünme ihtiyacını duymayacağı, ikramcı olmayacağı! Algısı or-tadan kalkacağı için bireyin kendisine ve dev-letine olan özgüveni artacaktır.  
    Geçmişte her stabil duruş gösteren insanın yok yere bedel ödediği dik duruşun, ilkeli davranışın,  inançlarını inandığı gibi yaşamak isteyene, düzen kar-şıtı gösterme kolaylığına kaçan bir yönetim biçimi var-dı.  Dürüst, namuslu, ödünsüz ve duyarlı yurttaş ol-manın bedelini çok ağır ödeyen, ötekileştirilenler yil-larca kendilerini bir gizlenmiş güç halinde korumayı başarmışlardır. Bu gün gelişen demokratik ortamın şartlarına bağlı olarak kendilerini ifade etme özgür-lüklerini yaşama haklarını kullanarak şimdi iktidar gücü haline gelmişlerdir.
Bu mağduriyeti yaşayan bir kesimi de eski Türkiye de! Ne adalet sistemi, ne de yerleşik toplumsal vicdani değer yargıları, onların mağduriyetine, acı-larına, çözüm bulabilirdi. Onlar sağlam karakterli, sa-tın alınamayacak kadar net ve dik durdukları için, dü-zenin “asileri” olarak fişlenmiş, güçlü duruşlarını za-yıflatmak için her türlü iftiraya maruz bırakılmışlardı. Onlar da bu İktidarın ortaklarıdır. Böylesine büyük ödünler vererek elde ettikleri özgürlükleri yaşamakta, onları yarata güce sahip çikmaktan kim alıkoyabilir.
    Toplumun huzur ve güvenini sağlayan yasaların uygulanmasında ne kadar tarafsız, ilti-massız, şeffaf davranılırsa, toplumda oluşacak adalet duygusu da o kadar düzgün yerleşir. Önemli olan ya-saların uygulayıcı güçlerin inisiyatifine ve yorumuna terk edilmeyecek şekilde bağlayıcı, net, satabil, bir ya-pıda yazılmalı ve uygulanmalıdır.    


Okunma Sayısı: 1022

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.