SİYAH BEYAZ - GEÇMİŞİN KİRİ İZLERİNİN PEŞİNDE
01 Ocak 1970, Perşembe 03:00Sözleri hala kulaklarımda çınlıyor, İstanbul Üniversitesinde öğrencilere verdiği bir konferansta, “Politika yalanlarla sürdürülmesi gereken bir meslek dalıdır." Diyordu eski Türkiye'ye tam otuz yıl kayıp ettiren “Süleyman Demirel.” Tüm darbelerle yakın ilişkisi ve katkısı bulunan bu muhteremin 1950'li yıların Türkiye'sinde “Demokrat Partisinin” Ülkeye kazandırdıkları, ekonomik zenginlikleri, demokratik kazanımlarını, özgürlüklerin, bedelini hayatları ile ödemişlerdi.
Ancak bu kazanımlardan oluşa miraslarını, sözde dava arkadaşları olan bu zat iktidarını sürdürmek için, derin devlete ve gizli güç odaklarına, rüşvet olarak geri iade ettiğini bu günkü gelişmelerde daha iyi anlaşılmakta. Nitekim geçen hafta görülen 28 Şubat darbesinin duruşmasından onun da görüşünün alınmasına mahkemece karar da verilmiştir.
İyi anlaşılması gereken bir gerçeği daha yaşıyoruz son günlerde, Cumhurbaşkanının seçimi ile ilgili sergilenen o eski Türkiye'nin, kirli, popülist, realiteye aykırı, sergilenen bir çalışma düzeni ile! Muhalefet liderlerinin iki aylık bir süredir Cumhurbaşkanı adayını tespit etmek maksadıyla “güya” çalışıyorlarmış gibi görünüp! Aslında kendilerine dikte ettirilmiş bir isimi “çaktırmadan” kamuoyuna açıklamaları düşündürücü. Böylesine önemli bir kararı kendi parti organları ile görüşmeden, onlarla istişarede bulunmadan, aday belirlemeleri demokrasinin hangi evresinde var olmuş sormak lazım.
Bu manevra kabiliyeti eski Türkiye'nin bilindik bir kirli politik alışkanlığıdır. Halkı akılsız kabul edip boş mesajlarla kirli algı yaratarak, halkı aldatıp, amaçlarına ulaşmayı hedeflemektedirler. Sormak lazım her iki lidere, iki ay süresince yüzlerce, kişiyle, kuruluş yöneticisiyle, sivil toplum örgüt yönetimleriyle, siyasi parti heyetleriyle, özel ve tüzel kuruluşlarla, görüştünüz. Acaba, kaç kişi ile bu gün aday olarak belirlediğiniz “isimle” mutabık kaldınız? Kaç kişi bu isimi tanıyor veya biliyor idi. Şüphesiz ki, karşılığı olmayan sorulardır bu sorular.
Nafile, kulaç atıkları bu yüzme yarışında sonuç alınamayacağı kendileri de çok iyi biliyorlar. Ancak her iki liderin de amacı farklı. Eski Türkiye'nin özlemi içinde, geriye dönüşünün yollarının arayışı içinde oldukları anlaşılmakta. Çeşitli ayak oyunlarının oynanmadığı bu yeni Türkiye'nin politikasından başarı sağlayamayacakları ve halkın teveccühünü kazanamayacakları için geriye dönüşün yollarını arayışı içindeler. Hala o eski kirli ortamın izlerini sürmekteler.
Eski Türkiye'de politikanın, yalan, popülist, kirli algı, malzemelerden oluşan yemeğin lezzetini sağlayan da, sahtekâr, düzenbaz, yandaşlarının toplumu “yolsuzluğu, kirliliği,” toleransla karşılayacak bir anlayış algısını yaratmaktı. Önce toplum kirli olmalı yâda kirliliği anlayışla karşılamalı ki! Politikacı istediği gibi at oynatsın, istediği kirli entrikayı yapabilsin diye. Eski Türkiye'de söylenen “Bal tutan parmağını yalar” Yeni Türkiye'de neden fazla dillendirilemiyor acaba? Temiz toplum sizi neden endişelendiriyor anlamaktan zorluk çekiyorum.
Okunma Sayısı: 433
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.