LAÇİNNN
kalp ucu datça
Muğla
02 Temmuz, 2025, Çarşamba
  • DOLAR
    39.87
  • EURO
    47.09
  • ALTIN
    4267.9
  • BIST
    9.949
  • BTC
    106981.92$

SİYAH BEYAZ - SİNDİRİLMİŞLİK SENDROMU

01 Ocak 1970, Perşembe 03:00

  Fiyasko ile geçen bir sezonu yaşamaktayız. Yine yönetim sessiz, halk sessiz, esnaf sessiz, gençler sessiz, kadınlar sessiz. Beklenmedik olaylar karşısında tepkisiz kalan, nutku tutulan insanlar gibiyiz! Onlara, genellikle “şu” yakıştırma yapılır ya! “Sanki bunların üstüne ölü toprağı atıl-mış da! Canlı bir ceset olmuşlar gibi,” denir. Ruhsuz ve tepkisiz hale gelmiş durumdayız hep birlikte.
Geleceğimizi ve bizden sonraki kuşağın da geleceğini karartmaya çalıştığımız bu günleri ge-çirdikten sonra, önümüzde ki gelecek kış dönemini yaşarken “muhtemel” sıkıntı, kaos ve darboğazın yaratacağı etkileri ile sarsılacağız. Ama yine de düşünme refleslerimiz harekete geçilmeyecek. Belli!
Kendi başarısızlıklarının sonucunda!Halkın emeğinin karşılığını alamadığını gördükleri halde, “sıkıntı duymayan, kötü gidişattan endişelenmeyen, basiretsiz, duyarsız, canlı cesetlerin” oluşturduğu, koloninin insiyatifi ile yaklaşık on beş yıldır fakirleşmekteyiz. Yitirdiğimiz değerlerimizi yeniden kazanmak için boş, verimsiz, geçirdiğimiz, zaman ve mekân kaybının telafisi imkansız hale gelmiştir. Bu gerçeklere rağmen “hala” içine düştükleri basiretsizlik uykusundan uyanmayı, aklıselim düşünmeye ihtiyaç duymadıkları anlaşılmaktadır.
Böylesine hoyratça kullandığımız zamanı geriye getiremeyeceğimize göre gelecek zamanı, yani önümüzdeki geleceğimizin plan ve projelerini zamana endeksli iyi bir biçimde değerlendirmenin zamanı gelmiştir artık. “Yap işlet devret” sistemi ile konaklama, otel, motel, denizcilik, ulaşım, gibi turizm konularında yatırımlar, planlamalıyız. İlçenin ihtiyaç duyduğu kalkınma kaynaklarını bulmak o kadar da zor olmamasına rağmen her ne hikmetse sorumlular bu konuda ketum kalmayı terci etmektedirler.
Bu güne kadar her yıl sezon sonunu bir durum değerlendirmesini yaptığımızda istisnasız her yıl bir önceki yılı arar durumda, rakamlarla çetelemizi tutuk. Her yıl bir önceki yıla göre daha fazla za-rarla kasamızı kapattık. Her yıl bir önceki yıla göre daha fazla siyasi tavizler vererek; kötü görüntülü yapılar inşa ettik. Modern kent görünümlü sahil kasabası yerine kocaman gecekondu görünümlü bir enkaz yığını yaratık. Çevrecilik konusunda en fazla bu dönemde ahkâm kestik! En fazla bu dönemde çevre kirliliğini yarattık.
Öyle ki Çevre yolunun ortasında Bina inşa edildi, müsebibi utançlarda gömülü, bu kusurdan hiç kimse yüksünmedi! Sineye çekildi. Bu dönemde en fazla rüşvet ve yolsuzluğa karşıt söylemler ge-liştirildi, halada geliştirilmekte! Ancak pişkinlik göstererek rüşvet ve yolsuzluğu en fazla bu dönemde yapılmakta, ancak görmemezlikten gelinmekte.
Baskı, zulüm, adaletsizliği, kindarlığı, kayırmacılığı, partizanlığı, kanunsuzluk, gibi insanlık suçunu en fazla bu dönemde işledi. Olanlara! Olanca ruhsuzlukla seyirci kaldı. 
Halkımızın bunca; olumsuzlukların, etik değerlerin tahribatı, geleceğe, ticarete, çevreye, ge-lişmeye, modernleşmeye, verilen hasara rağmen hala aynı zihniyete teveccüh gösteriyorsa bu durum olsa, olsa, esaret ve baskı sonrası korku ile oluşan sindirme sendromu dur. 


Okunma Sayısı: 906

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.