SİYAH BEYAZ -VAROŞ KAÇKINLARININ İSTILASINA UĞRADIK
01 Ocak 1970, Perşembe 03:00 Olağan kasaba yaşamımızda kültürel alışkan-lıklarımızın temeli, karşılıklı sevgi, saygı, yardımlaşma, paylaşma, iyi ve kötü günleri birlikte, ortak yaşamak, gibi reflekslerimizin tamamını harmanlayarak yaşam biçimimize uydurmayı bu güne kadar başardık. Kasabalı herhangi birimizin sevinci tüm Kasabalının se-vinciymiş gibi ortaklaşarak paylaşırız, Herhangi birimi-zin acısı Kasabalının acısı gibi yaşanır.
Bildiklerimiz ile alışkanlıklarımız öylesine ör-tüşüyor ki, nesilden, nesille, geçişte en ufak bir de-ğişikliğe uğramadan akıp gitmektedir. Bu güzel ge-leneklerine devam ettirme iyi bir kültürel alışkanlıktır.
Ancak son yıllarda fazla göç almasından dolayı İlçenin! Uyum sorunu yaşanması bir vaka. Her ne kadar çalışmak amacı ile gelen emekçi kesiminin amacı, önceliği, koşulsuz, geçimini sağlayacak iş ve barınma imkânlarına kavuşmak ise de!. Onlar yörenin yaşam tarzına adapte olmak için olanca güçleri ile çaba gös-teriyorlar.
Bir kesim var ki, daha yerleşme aşamasında ka-lacak, iskan edecek yeri ararken “ biz buraya ölmeye gel-dik” deyip; peşinen yaşam evrimini tamamlamış, top-luma karşı bir sorumluluk duygusu kalmamış, duyarlılık psikolojisini yitirmiş, bu kesimin ilk önceliği bir mezar yeri seçerek halk deyimiyle etliye, sütlüye karışmadan yaşamını sürdürmektir. Bu kesimin külfetinden başka bir işlevleri yoktur.
Asıl uyumsuzluk gösteren kesim büyük kent-lerin varoşlarında gelip, “geldiği atmosferin komplek-sinden kurtulamayan” yöreyi hakir görenlerdir. Bunlar yöresel höşgörüyü, insani olgunluğu, ihtırazsız yaşam biçimini bir zaafiyet gibi görüp “hadlerini aşan” ken-dilerini bir üst sınıf gibi gören şaşkın akıl tacirleridir. Toplum Mühendisliğine soyunan bu spastik fikir donanımlılar, zaman olur memleketi yönetmeye kalkarlar. Zaman olur en hayırlı gelişmelere karşıt olup halkı sokağa dökmeye çalışırlar. Zaman olur hayali korkuları üreten demogoji deryası kesilirler.
Yararlı konularda dayanışmayı bilmeyen, uyumsuz, bir yaşam biçimini sergiliyenler ile dayatmacı fikirlerini halka empoze etmeye çalışan, sözde her şeyi bilen şu bizim, boş kafa, entel giyimlilerin yaratığı asılsız algılardan etkilenmemeye özen göstermeliyiz. Bunların hiç kimseyi beğenemez, hiçbir başarıyı takdir edemez, hiçbir prensibe uyum gösteremez, karekteris-tik özelliklerinden etkilenmemeye yine özen gösterme-liyiz.
Büyük yazar üstat Balsac onlar için derki “Her şeyi biliyorum diyen insanlar bu kadar çok olmasaydı, piyasada bu kadar budala çoğalmazdı.” Diye gayet güzel bir ifade ile bunları anlatmıştı.
Okunma Sayısı: 1033
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.