ŞOFÖR AHMET'İN KÖPEĞİ

Peşinen şunu yazayım. Sokak köpeğinden en çok korkan biri sayılırım. Çocukluğumda beni bir kuduz köpek ısırmıştı. Kuduz aşısı yedim o yıllarda…O psikoloji beni korkutuyor galiba. O nedenle, köpeği çok olan yerlerde, geç zaman yürürken elimde bir sopa bulunuyor(Köpeği dövmek için değil, ürkütmek için…)
    Onu yaklaşık 9 yıldır tanıyorum. 9 yıl önce köpeğini gezdiriyordu. Köpeği çok yaşlıydı. İğne ilaç tedavisi de yapıyor, yaptırıyordu.
    Son günlerde köpek artık yürüyemez halde, Ahmet Bey, evinin önüne battaniye seriyor, yatalak köpeğine bakıyor. Köpeği uyutmak aklının ucundan bile geçmiyor. Ben de sormuyorum. Köpeğine en yakını bir insan gibi bakıyor!
    -Köpeğin gözleri niye kapalı diyorum,
    -Gözü açık olursa, en küçük bir harekette uyanıyor, diyor Ahmet Bey
    Yani o kadar titiz bakıyor. 
    Şoför Ahmet'in durumunda olan çok insan tanıyorum. 
    Şeker hastası olan köpeğine her gün insülin yapan insanları tanıyorum.
    Yine Şoför Ahmet'e yakın oturan Esen Hanım da, engelli köpeklerine özel aparatlar yaptırıp onları gezdiriyor. Bakıyor yani.
    Böyle tanıdığım çok insan var. Hiçbiri bunları uyutalım dememiş.
    KÖPEK KEDİ UYUTMAK DOĞANIN DENGESİNİ BOZAR…
    Çok uzun bir hikayedir. Yıllar önce Çin, tarlalara zarar verdiği için serçelere savaş açar. İnsanlara para verip, milyarlarca serçe katledilir. Birkaç yıl içinde pirinç, buğday üretimi düşer. Yüz binlerce çiftçi intihar eder. Çin tekrar başka ülkelerden , başta Kanada ve Sovyet Rusya olmak üzere 2 milyarın üzerinde serçe getirir tren vagonlarıyla. Bir iki yıl içinde doğa dengesine kavuşur.
Her ne kadar kedi-köpek serçe değilse de…
    SOKAKTA KEDİ KÖPEK OLMAZ!...
    Tamam. Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde sokakta evcil hayvan dolaşmaz. Tıpkı koyun, keçi, tavuk dolaşmadığı gibi…
    Şunu yapalım, bunu yapmayalım demek hakkına sahip değilim. Ama uygar dünya bu işi nasıl yapıyorsa, biz de öyle yapabiliriz.
    Öncelik; Türkiye'nin hangi ilinde, hangi ilçesinde, köyünde kaç sokak kedisi, kaç sokak köpeği vardır. Öncelikle bunun envanteri çıkarılmalıdır.
    Bu köpeklerin, bu kedilerin sahipleri var mıdır? Olanlar tespit edilmelidir…
    Barınaklar acilen yapılmalı. Bu hayvanların kısırlaştırılması yapılmalı. Tıpkı köpeklerde olduğu gibi kedilere de çipler takılmalı.
    Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi'ne bağlı Milas Veteriner Fakültesi öğrencilerini kısa bir kurstan geçirip, tüm ilçelere dağıtmalı. Yani kısırlaştırma işini bir seferberlikle çözebiliriz…
    Ama daha önce dediğim gibi, envanteri buranın yerli hayvan severler çıkarmalıdır. Elbiriliğiyle.
    İstenirse yapılmayacak bir şey yoktur. 
    Ama uyutma, yani öldürme hiç ama hiç düşünülmemelidir. 
    Satırlarıma Hasan Hüseyin'in şiirinden alıntıyla son vermek istiyorum
    “..kırdık mı kanadını serçenin/vurduk mu karacanın yavrusunu/incittik mi karıncayı…
    Biz de incitmeyelim bu güzel yaratıkları. 
    

Okunma Sayısı: 163