SU YALANLARI (3)
10 Ağustos 2025, Pazar 22:13 GDO YASAKLANSA, DÜNYANIN SU SORUNU KALMAZ!...
Geçtiğimiz iki yazıda, dünyada en çok su tüketen ülkeleri yazmıştım. Aslında GDO lu ürün anlatılırken, çok fazla su tüketildiğinden söz ediyorum.
Dünya su, artık stratejik bir ürün olarak kabul ediliyor.
Dünyada şu anda 1,5 milyar insan temiz suya ulaşamıyor.
Sadece bir örnek vereceğim;
Dünyanın en kaliteli temiz suyu URUGUAY' daydı. Ancak öyle bir zaman geldi ki, su halka yetmemeye başladı. Sunni bir kuraklık başladı. Su tankerlerle mahallelere ve hatta köylere bile götürülmeye başlandı.
Oysa ülkenin su rezervleri yeterliydi. Fazlası da vardı.
İktidara gelen Sosyalist başkan Mujika bir araştırma yaptırdı.
Görüldü ki, suyu halk değil, uluslararası tekeller, özellikle ABD'Li (Şimdi başka ellerde!) Monsantonun tükettiğini gördü.
Hem de daha önce anlattığım gibi fuzuli çim ekimi ve GDOlu ürünler(Soya,pamuk) ekimi nedeniyle.
Mujika suyu ilk devletleştiren ülke oldu. Desek de, Türkiye'nin hakkını yememek gerekiyor. Bunu Türkiye bahsinde anlatacağım.
Peki çim ve benzeri boşuna kabul edilen ürünler yerine daha az su tüketen ürünler ekilemez mi? Bakın bunun yanıtı da hazır.
Hiç su istemeyen, çim yerine örtü olarak ve üstüne basılabilen neler varmış?
-Kudus Otu(Alyssum), Mayasıl Otu(Aguga), Kum otu( Arenaria), Boynuz Otu(Cerastium)
Bunun dışında tropik ağaçlardan vaz geçmeye başlamış ülkeler.
TÜRKİYE'DE DURUM:
Türkiye'de GDOlu ürün ekilmiyor. Ancaakkk! 2019 yılında 7089 ton GDOlu çim tohumu ithal edilmiş. Artık sadece bunun tükettiği suyu düşünün.
Türkiye yenilenebilir su kaynakları sıralamasında dünyada 42. Sıradadır. Çok iyi değil, çok da kötü değil. Ama bu gidişle su fakiri olabiliriz.
Bu işlerin uzmanı şöyle bir şey demişti.
-Dünyada su tükenmez. Su kaçar…Suyun en çok kaçtığı ülkelerin ilk sıralarında da Türkiye geliyor. Son günlerdeki orman yangınları bile başlı başına suyu kaçırmaya yeter!
Dünyaya her yıl milyonlarca su geliyormuş. Atmosferden okyanuslara apartman büyüklüğünde su damlaları iniyormuş. Ama Okyanuslara inen bir su…
Türkiye, su konusunda yasal mevzuat bakımından epey titiz. Ama yasaları uygulamak yönetimlerin işidir. Türkiye'de basit bir kuyu açmanın bile bir sürü formalitesi var. Yani isteyen istediği yere kuyu, sondaj açamaz. Ama isteyen çim ekiyor, isteyen görkemli havuzlar yaptırıyor.
Yeri gelmişken yazayım. Datça'da denizin tam kenarında dört otel biliyorum. Dördünün de havuzu var. Yahu 50 metre sonra pırıl pırıl deniz. Bu ne savurganlık! Bunlara bir yaptırım uygulanmalı. Öyle yapılmalı ki, alınan vergi çok olunca havuz kullanımını kaldırmalılar.
Datça su tasarrufu yapma bakımından şanslı bir yer. Zeytin çok su istemiyor. Hele Kıbrıs Akasyası denen bir ağaç var, suyu bırakın taşa eksen çoğalıyor, Ilgın ağacı öyle. Daha onlarcası var.
Bunlar özendirilebilir. Okaliptüs gibi sömürgen ağaçlar tercih edilmemeli.
Ama çok daha önemli bir şeyi yazayım; neden insanlar “MADEN İSTEMİYORUZ!” diye çevrelerine, doğalarına sahip çıkıyor. Bakın bir bilimsel veriye yazıyorum:” Bir gram altın elde etmek için, 4 ton temiz su kirletiyormuş” Anlamı şu bir kişinin 2 aylık su gereksinmesi…
Şimdilik bu kadar.
Okunma Sayısı: 229
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.