Muğla
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

ÜLKEMİN DEĞERLİ HEKİMLERİ…(1)

15 Şubat 2022, Salı 10:55
Sizlere" BİR KÖY DOKTORUNUN HATIRALARI"nın yazarından alıntılar sunacağım. Hepinizi o doktorun yerine koyarak. Bu hekim Finlandiya'da yaşamış. 
         "Kendisi yoksul bir kunduracının oğluymuş. Zar zor okumuş. 
           İlk görev yerinde gördüklerine inanamamış. Bir an kabus gördüğünü sanmış. İlk Çağ dönemlerindeki mağara yaşantıları aklına gelmiş, gittiği yerde…
          "Acaba ben ülkenin en kötü yerine mi düştüm? Diye kuşkuya da kapılmış. Hayır, tüm çevre köyleri de bu durumdaymış. Hatta bazı köylerde, durum kendi köyündekinden de kötüymüş… 
   Evler bakımsız, rüzgar bir yandan giriyor, öteki yandan çıkıyormuş. Evlerin damları akıyormuş. Pencere yokmuş. Küçük delikler, naylon vs.ile kapatılıyormuş. 
Köylüler hep aynı elbise ile çalışır, yemek yer, yatarlarmış. Yıllarca banyo yapmazlarmış. Çamaşır yıkama alışkanlıkları da yokmuş. Üst başları böcek ve bitlerle doluymuş.
Trahom hastalığından çok çekerler, çoğu kez de üşütüp yataklara düşer ve verem olurlarmış. 
Çocuklar arasında ishal, difteri, kızıl ve çiçek hastalıkları yaygınmış. Binlerce çocuk da küçükken ölüyormuş. 
Halk perişan haldeymiş. Yetersiz besleniyormuş. Halk arasında; sağır, dilsiz, kör, topal, kambur, kötürüm ve zeka geriliği olanların sayısı da azımsanmayacak kadar çokmuş…
Doktor, bir köyü şöyle anlatıyor:
"Bir köye girince insan şok olur. O durumu görenler kendisinden, çevresinden, toplumdan, uygarlık denilen şeyden utanır. 
Düşünüyorum, buralardan çok uzak ve zengin yerlerde, tiyatrolar, konserler, yazarlar, sanatçılar,parlamento, çarşılar, alışveriş merkezleri, eğlence yerleri, barlar , gazinolar, bilim akademisi, üniversiteler, hastaneler ve birçok uygarlık kuruluşu var. Burada ise sayısız insan, cehennem gibi bir hayat içinde ölümle pençeleşiyor. 
Örneğin, bir köy evine girersiniz: Üç çocuk, kuru toprak üstünde kızıl hastalığından can çekişiyor. Onların arasında anne, yeni doğurmakta olduğu çocuğunun ağrılarıyla acı çekiyor. Sarhoş babaysa bir kenarda oturuyor…
Ona, "Evinde bu kadar felaket yaşanırken sarhoş olmaya utanmıyor musun? Diyecek olsanız, alacağınız yanıt şu olacaktır:
-Sen de burada otur da gör!Yalnız sarhoş olmakla kalmaz, bir de içkiye boğulursun. Bizim hayatımız ayıkken çekilmez"
Başka bir kulübede, başka bir felaket manzarası: Anne, veremin son devresine gelmiş, kan tükürüyor, başını yastıktan kaldıramıyor. Baba tifoya tutulmuş,yüksek ateşin etkisiyle sayıklıyor. İki hasta da yerdeki paçavra türü şilteler üzerinde yatıyorlar. Karyola filan yok. İkisi arasında, biri bir yaşında, diğeri iki yaşında, iki çocuk yatıyor. İkisi de canlı birer iskelet gibi.
Komşulardan kimse kimseyle ilgilenmiyor. Artık duruma alışmışlar. Tüm evlerde herkes kendi acısıyla baş başa.
Bir yerde çiçek,tifo gibi bulaşıcı bir hastalık salgın hale gelirse devlet, oraya iki üç  doktor gönderiyor. Halk ise bu duruma kızıyor ve "Bu iğneleri niçin yapıyorsunuz?Çocukları tedavi etmeyiniz, varsın ölsünler. Açların sayısı azalmış olur: Siz, asıl bizi, büyükleri tedavi edin., diyorlar. 
Anlatılacak gibi değil, insanlar yaşayan ölüler sanki.
Bu gözlemleri yapmış olan doktor, şehirlerde oturan insanlara devlet adamlarına, politikacılara, bilim, sanat ve basın mensuplarına şöyle sesleniyor:(Bunu şu anda Pandemi sürecinde hekimlerimizin feryadı olarak görün lütfen!)
"Baylar! Ne zamana kadar bu saklambaç oyununa devam edeceksiniz?  Sürekli vatanseverlikten, millet sevgisinden bahsediyorsunuz. Ama millet için, vatan için, insanlık için ne yapıyorsunuz?
Bazıları, milyonları vurarak sevgili yurdumuzu namussuzca soyuyor, bazıları da dairelerde, gazetelerde, okullarda, memurluk yapıyor.Diğer tarafta ise milyonlarca halk sürünüyor, yozlaşıyor, sarhoş yaşıyor, hayvanlaşıyor! Milletimin temelleri çürüyor.
Henüz zaman varken ülkeyi ve halkı kurtarınız! Halkın arasına giriniz. Onları tedavi ediniz,eğitiniz, terbiye ediniz!Evlerini nasıl yapacaklarını, nasıl düzelteceklerini öğretiniz! Halka sağlık, temiz hava, güneşli, nemsiz sıcak meskenler veriniz.
Onlara daha insanca bir hayat sürmeyi öğretiniz. Bu olanakları sağlayınız…
Doktorumuz kitabının sonlarına doğru şöyle yazıyor:
" Devlet büyük bir ailedir. Onun bireyleri sizin küçük kardeşlerinizdir. Alt tabakanın kusurları, kısmen de üst tabakanın ihmallerinden ve duyarsızlığından kaynaklanmaktadır. 

Okunma Sayısı: 8413

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.