LAÇİNNN
s
Muğla
24 Mayıs, 2025, Cumartesi
  • DOLAR
    38.84
  • EURO
    43.77
  • ALTIN
    4001.0
  • BIST
    9.668
  • BTC
    110793.97$

ANTAKYA'DA DEPREM ACISINI YAŞAYANLAR ARASINDA GEÇİRMEK….

22 Mayıs 2025, Perşembe 16:03

Yıllar önce Ankara Seyahat Fuarı'nda Hatay standından aldığım broşürle bir gezi yapmayı planladığım, ama   gidemediğim  Antakya'ya, Kadirli'de  6 Şubat'ta yaşadığımız depremin ardından Arkadaşım Yaşar Gündeşlioğlu  ile beraber gidip, 2024 yılının  31 Aralık gününü  Antakyalıların arasında geçirdik.
Kadirli'den çıkıp Osmaniye , Erzin, Dörtyol, Payas'ı  geçerek, İskenderun'a geldiğimizde, çevre yolunda şehri tepeden gören bir noktada kısa bir mola veriyoruz. Akdeniz'in en doğusundaki liman kentinin manzarasına  ve denizin uçsuz bucaksız maviliğine seyre dalıyoruz.  'En son Payas'a 2 yıl önce geldim, M.Ö.333'de Makedon Büyük İskender'in Pers kralı Darius'u yendiği Erzin'de İssos harabelerini gördüm,  ama İskenderun ve Antakya'ya 1989 yılında rehberlik staj gezisinde grupla gelmiştim, sadece St. Pierre Kilisesi, Mozaik Müzesi ile Harbiye'yi  hatırlıyorum' diyorum. Yaşar ' ben 10 yıl önce geldim, Antakya'da bir süre kaldım' deyince gezinin rehberi Yaşar oluyor.
 İskenderun'dan sonra, tırmanışa geçtiğimiz  yolda, Çukurova'yı Amik Ovası'na bağlayan ve Nur  dağlarının  geçit verdiği, en dar geçitlerden biri olarak bilinen  740 rakımlı Belen geçidindeyiz. Geçidin her iki yamacına yayılan Belen şehrinin  büyümüş olduğunu  anlatıyor Yaşar. Geçidi aşınca Amik Ovası'na doğru inişe geçiyoruz. Kıvrıla kıvrıla Kırıkhan kavşağına gelince, yol düzleşiyor. Cilvegözü  yol ayrımından sonra Hatay stadyumunu levhasını görünce geldik diyoruz.
Asi nehri kıyısında Atatürk caddesinde ilerlerken, depremin yıkıntılarını, çok sayıda konteynerlerden oluşturulmuş geçici  yaşam alanları görüyoruz. Lübnan'dan doğan, Samandağ'a akan Asi, nehri şehrin ortasından geçiyor, ama suyu bulanık. İlk köprüden karşı tarafa geçiyoruz. Güçlükle ilerlerlerken yayaların ve motosikletlilerin yoğunlaştığı bir kavşakta  durup şehir merkezini soruyor Yaşar birisine, 'Burası' cevabını, alınca arabayı park edip  yürümeye karar veriyoruz. Park yeri ararken Pazar yerini ve kalabalığını görünce, ilk sokağa girip arabadan kurtuluyoruz.
Köylerden getirilen sebze, meyve ve her türden  yiyeceğin  yanında tekstil ürünlerinin satıldığı tezgahların kurulu olduğu Pazar yerinde satıcıların çoğunun kadınlar olduğunu görüyorum .Alışveriş yapan Antakyalılar ve motosikletlerin oluşturduğu kalabalık Pazarın kurulduğu caddede, marketler, kasaplar ve manavlar da var. Pazar yerindeki alıştığımız ürünlerini satmaya çalışanların çağırışları yok, pazarda sessizlik  olduğunu fark ediyorum. Arada fotoğraf çekerek ilerliyoruz.' Uzun çarşıya geldik' diyor Yaşar.Çarşıda sağlam kalmış yapılar var.
Uzun Çarşıdan Asi nehri kıyısına doğru birkaç kez yolu soruyoruz. Nehir kıyısından karşıya, Cumhuriyet meydanına gelince, Hatay Meclis  ve çevresindeki  her tarafta vinçlerin yükseldiği,  hummalı bir inşaat çalışmasının yapıldığı, şehrin büyük  bir şantiyeye dönüşmüş olduğunu görüyoruz. Cumhuriyet Meydanından Asi Nehri kıyısından dağ yamacına Antakya şehrinin fotoğrafını çekiyorum. Nehir kıyısından uzaklaştıkça, Dağın eteklerinde  depremden etkilenmemiş binaların çokluğu dikkatimizi çekiyor.
 Tarihte ilklere sahip şehir olarak bilinen Antakya karşımızda diyorum Yaşar'a. Broşürden  tarihi aydınlatılmasının  M.S1.yüzyılda  yapıldığı cadde, antik adı  Herod olan bugünkü Kurtuluş caddesi olmuş. Kudüs dışında Hristiyanlık Antakya'nın sokaklarında St. Paul, St. Bernabas ve St. Pier vaaz vermişler, Hz. İsa'ya inananlar Hıristus, Hıristiyan olarak ilk kez burada adlandırılmışlar. St.Pierre'in M.S 29-40 yıllarında  vaz verdiği  Habib-i Neccar dağı yamacında mağara kilise Hristiyanlığın  ilk kilisesi olarak kabul edilmiş. 638 yılında  bölge Müslümanların eline geçtikten sonra yapılan Habib-i Neccar Camii de Anadolu'da yapılan  ilk cami olarak kabul ediliyor.
Cumhuriyet meydanından tekrar Uzun Çarşıya doğru harekete geçince Yaşar 'şimdi hatırladım şehri, beni takip et' diyor. Asi nehrinden  geçip, Uzun çarşıda yürürken, tarihin ilk aydınlatılan caddesi olan Kurtuluş Caddesine, Anadolu'daki ilk camiinden St.Pierre Kilisesinin bulunduğu bölgeye kadar yürüyelim diyoruz. Kurtuluş Caddesinde boyunca hasar gören Habibi Neccar cami ve tarihi yapılarda Kültür ve Turizm Bakanlığı'nca restore çalışmalarına başlanmış olduğunu,  TOKİ tarafından inşaat çalışmaları sürdürüldüğünü, geçici  konteyner yapıları görüyoruz. Caddede ilerledikçe St Pierre Kilisesine yaklaştıkça inşaat çalışmaları nedeniyle caddede oluşan hasarın azalıyor, sağlam  yapılar kendini gösteriyor. Yol üzerinde çelik konstrüksiyondan yapılma Necmi Asfuroğlu  Arkeoloi   Müzesi ve Müze  Otel karşımıza çıkıyor. Haç(Stauris) dağı eteğinde kayalar oyulmuş mağradaki St.Pierre kilisesinin  ve  Antakya kalesinin fotoğrafını çektikten sonra Pazar yerine dönüyoruz.
Pazar yerinde Kasap Fırınlardan birinde kendimize  bir masa buluyoruz.  Elde bıçakla etten çekilen kıymadan yapılma Hatay tavası hazırlanana kadar beklerken,4 saatlik yürüyüş sonunda ne denli yorulduğumuzu fark ediyoruz. Antakya Kebabının  lezzetini tattıktan sonra , biz de Pazar alışverişini Antakya Pazarı'nda yapmak için Pazar yapan Antakyalıların arasına karışıyoruz.
Tarih boyunca 30  deprem yaşamış,7 sinde  tamamen harap olmuş ve yeniden ayağa kaldırılmış  Antakya'da, şehri aya kaldırmak için her köşedeki işçilerin koşuşturmalarıyla şantiye dönmüş bir kent görünümü vardı. Öte yandan, Yaşama tutunan Antakyalıların yılın son gününde alışveriş yapmalarını, ama yüzlerdeki acı ve hüznü hissettiğimiz koşuşturmaları arasında sessizlik..
Sessizliği sadece motor sesinin bozduğu ortamda, mutlu yıllar diyemeden depremde yaşadıklarımızı hissederek Kadirli'ye doğru yola çıktığımızda, 2023'teki depremin ardından   ayağa kaldırıldıktan Antakya'ya  gülen yüzlerle buluşmak için  yeniden gelmeye karar veriyorduk…


Okunma Sayısı: 402

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.