AYDIN SINIFA BİR BAKIŞ
27 Kasım 2024, Çarşamba 12:44Aydın sınıf bir " gate-keeper" olarak dışarıda tanımını bulan bizim anlayacağımız şekilde temel değerleri koruyan bir kağpı bekçisi olarak idealize edilmiştir.Batılı aydın her zaman bu özelliğini korumuştur. Biz ne kadar " oryantalist" , emperyalist , kapitalist ve materyalist gibi kavramlar ile o bilinen batılı aydın sınıfına karşı çıksak da bu aydın sınıf; kendi toplumunu dünyanın en iyi toplumu olabilmes için her türlü değeri ve yargıyı kullanmıştır. Türk aydını ise Batı aydınını taklit ile oluştuğu için hala başka toplumların gölgesinde kalmak kaygısıyla debelenmektedir. Aydın sınıfın bu tutumu Orhan Türkdoğan ' ın deyimi ile " batılı bakış açıları, norm ve değerler sisteminin sürekli topluma ernjekte edilmesi yerlilik kimliği karşıtı akımların ulvileştirilmesi giderek merkez-çevre veya halk-aydın ikiliğinin filizlenmesine yol açmaktadır. ( Aydın Sınıfın Anatomisi , s. 8 ) Toplumun postmodernite , savaş, açlık,emperyalizm gibi tewhditlerle boğuşurken aydın sınıfın kendi toplumundan kopuk tavrını da yüklenmeye çalışması, idrak sınırlarını aşan bir gerginlik oluşturmaktadır. Aydın sınıfın Türk toplumunu koruması gerekirken Türk toplumu aydın sınıfını kendi değerleri ile çeperlemeye çalışmaktadır. Bu çeper hala Türkiye ' yi ayakta tutmaktadır, hem içerideki hem dışarıdaki belaları savuşturmaktadır. Yine Türkdoğan ' ın yerinde teşhisi ile " eğer medya ve iletişim örgütleri yanında , Kemalist özde bir aydın tabaka ile disiplinli ve yurtseverlik duygusu yüksek bir yönetim ve öğretim kadrosu bir çimento rolü oynasaydı, ülke tarihinin hiçbir döneminde tanık olmadığımın türde bu denli bir kan kaybına maruz kalmazdı" - Türkdoğan ' ın kan kaybından maksadı " terör ,devlete karşı olan örgütleşmeler ve dış güçlerin baskıları"dır.- İdeal bu yönde iken her türlü bela ve ihanet ile uğraşan toplum bir de bilinçsiz aydın sınıfını sırtında taşımak zorunda kalmıştır. Toplum da bu refleksi İbn-i Haldun ' un düşünce sisteminde oturttuğu asabiye refleksi ilke kendi içindekini koruma duygusu ile yapmaktadır. Ancak buna layık olmayan aydın sınıf düşman batı toplumunu gelişmeyen kısımları ile birlikte kendine rehber ediniyordu. Ki hala öyle. Bir tüketim mabedi haline gelen postmodern toplumda aydın kale kapısını içeriden açan bir hain rolünü oynamaktadır. Bir bakıma postmodern toplumu yaratan bir Yehuda olarak karşımıza çıkıyor veilahi düzene meydana okuyor. Bu davranışı da toplumun özdeğerlerini yitirmesi sonucunda oluşacak milli hislerin yerle bir olduğu biz düzen kurarak yeni dünya düzeninde konfor içinde yaşamak için yapıyor. Zira Metin Savaş da ( Kırmızı Yazılar, s. 262 ) konformizmin karşılığının uyumculuk olduğunu göstererek " Esas olan uyumdur ki çağımızın Demokrasilerinde bile biat kültürü egemndir. Toplumun en aydını olması gereken pek çok profesör, pek çok entellektüel veya pek çok yüksek bürokrat neredeyse her toplumda uyumculuğu ilke edinmiştir." ifadeleri ile aydınların kaypaklığını göstermektedir. Sözünü ettiğimiz aydınların amacı; muhtaç oldukları toplumun milli yapısını bozarak bir nebze kendilerini unutturarak milletsiz dünya düzenine itaat etmelerini sağlamaktır. Metin Savaş ' ın aynı yazısında dediği gibi bu aydınlar için " unutmak itaattir, unutmak hazdır, unutmak konfordur. Unutan insanın rahatı kaçmaz." Yine aynı yazınjın son cümlesi olan Atsız 'ın şu cümlesi ile yazımı bitirmekteyim: " Unutmak ölmektir." -
Okunma Sayısı: 213
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.