ENGİLLİ'DE GÜVEÇ PARTİSİ
26 Ocak 2018, Cuma 10:385-10 Temmuz Nasrettin Hoca Şenliklerinde şenlik dolu günler yaşanır. Önemli olan Akşehir'de yaşanacak beş altı günü anlamlı kılabilmekten başka bir şey değildir. Kiraz bahçelerine gidilir, dağ gezintileri düzenlenir. Birkaç yıldan beri Akşehirli iş adamı Hasan Doğan, doğup büyüdüğü Engilli kasabasında konuklara yemek veriyor. Yemek olarak güveç, pilav, et kavurması, kiraz sunuluyor.
Bu yıl da etkinliğe katılanlar arabalarla Engilli'ye götürüldü. Bizleri Engilli Belediye Başkanı Fahrettin Öksüz, bizlere o günü yaşatan Hasan Doğan karşılıyordu. Salkım söğütlerin altına uzunca bir masa kurulmuştu. Masalara yerleşince servis başladı. Karşımda Fahrettin Öksüz, Hasan Doğan, İsa Çelik vardı. Yanımda genç mimar Şirin hanım oturuyordu. Masalara yoğurt, salata, ezmeler, kızartmalar geldi önce. Arkasından günün menüsü olan güvecin dağıtımı başladı. Hafif acılı, patlıcan ve etlerin ağızda eridiği böyle bir güveç yememiştim. Sadece ben değil, herkes aynı görüşteydi…
Hasan bey, Engilli'de doğmuş, İstanbul'da kimya sanayinde söz sahibi olmuş alçak gönüllü bir kişiydi. Geçen yılda aynı olay yaşanmış. Ben geçen yıl gitmediğim için ilk kez katılıyordum. Hasan bey ve Fahrettin beyle sohbete dalmıştık. Hasan beyin kafası dalgındı. Bir şeyler arıyordu. Sonra bir ara kalktı, yarım saat sonra elinde paketlerle geldi. Özel bir peynir almış, bir yerde unutmuş, onu aldı geldi. Peynir Karaman'ın dağlarında yaşayan Yörüklerindi. Özel tulum peyniriydi. Koyun sütünden yapılmıştı. Buram buram dağ kokuyor, ot , çiçek, bitki kokuyordu. Hele bir tadı vardı ki ağızda dağılırken o an dağlarda gezer gibi kokuya bulanıyordunuz. Gülsen Tuncer, Engin Ayça peynirin nerede satıldığını öğrendiler. Cide'ye gitmeseydim, ben de almak istiyordum.
İsa Çelik bizlere büyük bir ambalaj kağıdı dağıttı. Duygularınızı yazın, dedi. Bunu yıllardır yapar. Yamaya başladık. Bu arada yiyip içiyor, söyleşiyorduk. Karşımda Güvendik Pastanelerinin sahibi Mehmet Güvendik vardı. Sen de bizdensin, bizden daha çok Akşehirlisin diyordu. Lütfü Çakın, yine portre karikatür çiziyordu. Milli Eğitimin tanınmış bakanlık müfettişi Kemal Ocak, birkaç şiir okuyarak sözü açtı. Arada sırada türkü şarkı mırıldanarak günü değerlendiriyorduk. Nasrettin Hoca Turizm Derneği Başkanı Taner Serin bir konuşma yaparak Hasan Doğan'a teşekkür etti. Herkes yürekten teşekkürünü dillendirmişti.
Bir ara baktık, Engin Ayça az ötede duran çöp bidonlarını kurcalıyordu. Elleri dirseğine dek ıslanmıştı. Birinden alıyor, ötekine atıyordu. Yanına gittiğimizde durum anlaşıldı. Kediler için artan yemekleri bir kenara koymuşlar. Garsonlar da alıp çöpe atmışlar, onları bulmaya çalışıyordu. Gülsen hanımın en büyük zevki, artık yemekleri dışarıdaki kedilere vermekmiş, bunu da öğrendik. Öğretmen evinde de artan yemekleri alır bir poşette. Sonra sokakta kedi arardık. Evinde beslediği kedi sayısı bir düzineymiş.
Sevgili İsa Çelik, Savaş gelsene dedi. Gittim, eski bir değirmen vardı, orada onlarca portremi çekti. Ülkemizde ünlü bir fotoğraf sanatçısını en az on beş, yirmi dakika uğraştırdım. Onunla da yetinmedi, ertesi gün de bir o kadar zaman ayırdı. Her yıl çeker sevgili İsa dostum, ağabeyim…
Masalara karpuzlar da gelmişti. Taner Serin hayıt çiçeklerini getirdi. Hasan bey dolu bir insan, her konuda kendini yetiştirmiş, ayrıntısıyla her şeyi biliyor. Toprak insanı olması, doğayı yakından tanımasını sağlamış. İstanbul'a yolunuz düşerse arayın, diyecek denli de dost, arkadaş hayranıydı. Engilli'nin nükteleri ünlüymüş. Konuşmayı sevenler çok olunca bunları dinleyemedik…
Güzel bir gün geçirmemize neden olan Hasan Doğan çok teşekkür ediyoruz size. Sevgili dostum Taner Serin şenlik boyunca gösterdiğin dostluğun, içtenliğin için ne desem azdır.
Okunma Sayısı: 7729
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.