SİYAH BEYAZ - ANLAŞILMADI, BİR DAHA ANLATAYIM

Madem, anlaşılamadı! Bir kez daha anlatayım bari, yeni Türkiye'nin son yıllardaki, demokraside, alt yapıda, sanayide, toplumda artan refah düzeyine, teknolojide, kısacası Türkiye'nin her alanda zenginleş-mesinden, doğan realite, yıllarca bu özlemin beklentisi içinde olan, yurttaşın kendisine ve ülkesine olan özgüvenini artırmıştır. Anadolu'nun en ücra köşesinde üretimi ve ihracatı telaffuz eden birçok özel ve tüzel kurumların teşebbüsleri, gün geçtikçe daha çok güç kazanıyor.
 Türkiye dış politikada atasından miras kalan Osmanlı İmparatorluğunun etki alanındaki Coğrafya-nın tamamında söz sahibi olmayı, gelişmelere müdahil olmayı, başarmıştır. Artık yeni Türkiye, eski Türki-ye'de olduğu gibi, batının ve gelişmiş ülkelerin şamar çocuğu değildir. Yeni Türkiye uluslar arası mesele-lerde insiyatif oluşturan, görüşünü belirleyen, kırmızı çizgileri olan, güçlü bir dış politika sahibidir.
Gerçi! Bu gurur tablosunu içlerine sindire-meyen bir kısım, “Eski Türkiye'nin tüyü bitmemiş yetimin hakkıyla palazlanan,  İstanbul sermayesi, malum medya ve uzantıları olan siyasetçilerin oluştur-duğu konsorsiyum 'um her fırsatta, “Ah o eski günlere dönebilmek için, gerekiyorsa! Yurdu viraneye çevire-lim” amacıyla çeşitli tertipler üretmektedirler. Ancak güçlü irade sahibi halk, buna geçit vermiyor.
O eski alışkanlıklarının refleksleri ile zaman zaman içerde ürettikleri kargaşa, anarşi ve olumsuz-lukların, yaratığı aykırılıkları yurt dışındaki gelişmiş toplumlara ülkesinin İktidarını hiç çekinmeden şikâyet etme garabetini yaşayarak, utanmadan “Bizim Ülkede ki İktidarın şu kusurları, olumsuzluklar, aykırılıkları, var. Hadi! Bizim iktidarı biraz azarlayın ki! Bize de, iç politikada iktidarı eleştirme, sıkıştırma, imkânını bulabilelim. 
Eski Türkiye'nin şu saadet zincirine bakar-mısınız. Sermaye, Medya, Siyaset, el ele vererek, sermaye ve medya yatırım teşviklerinin tamamını cebine indirir. Nerde, nasıl kullanırsa, kullansın, arayanı soranı yok. Gümrük duvarlarını da yükseltip, dış Dünya ile rekabet etme kapılarını kapatıp, uydu-ruk, kalitesiz, malları üreterek, iç piyasaya tenekede araba üretip halkı dayatmışlardı.
Bu kirli ittifak, Susurluk kazası ile gözler önüne serilmişti, ancak sistemin tamamı kirli olunca üzerine gidilememişti. Bir kısım kamu görevlileri TBMM'nin ifade çağrılarına uymamış milletin meclisi-ni itibarsızlaştırmıştı. Saadet zincirinin üçüncü ayağı da! Bu hizmetlerin karşılığını da sermaye ve medyanın “kendilerine” gelen devlet kaynaklarının bir kısmını, siyasetçinin geçim ve seçilme imkânlarının yaratılma-sına kullanılmıştı. Bu kısır döngü içinde! Devlet sosyal görevini unutmuş, yatırım kabiliyetini yitirmiş, olma-yan gelirden dolayı dış borç yükü altında ezilmişti. Şimdi anlaşılıyor mu? Şu hop oturup, hop kalkanların, neyin özlemi ile İktidarı günahkâr ilan edip, eski kaymaklı döneme dönme ve ulaşma çabalarını.
Yeni Türkiye Devleti; sosyal devlet işlevini tam olarak yapmakta, SGK sistemine tüm yurttaşlar dâhil edilmiş, sorumluluğu içinde kendisine bağlı üyelere tam hizmet vermekte. Sağlık sistemi, “gelişmiş ülkelerin” dahi örnek alınacak düzeye gelmiştir. İhtiyaç sahibi yurttaşları her fırsatta elleri tutulmakta. En önemlisi, eski de yoğu olarak yaşanan beyin göçünün önüne, geçilerek kalifiye teknik elemanların içerde istihdamları sağlanarak ülkenin kalkınma seferberliğini gururla sürdürmektedirler.

Okunma Sayısı: 1006