SİYAH BEYAZ - BUNA ŞARK KURNAZLIĞI DERLER!
01 Ocak 1970, Perşembe 03:00 Her şey zamanın ruhuna uygun değişse de! Bazen olmadık gelişmenin duyumlarını alın-ca, şoklanmış bir buz parçasına dönüşüyorum. Bu da stabil düşünürken etik olmayan beklen-medik aykırılıkların yaşanmasındandır! sanırım. Seçim öncesi Belediye Başkanlığının “kurumun kiracılarına!” Seçimden sonra dükkanlarımızı boşaltacaksınız, tebligatlarının asıl karşılığı bu iş yerlerine talip olabilecek hevesli yeni kiracıların-dan beş on oy alabilmek için kurgulanmış bir oyun olduğu bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Bu-na şark kurnazlığı denir!
Uzun bir başarısızlık dönemi sonunda, “sorunlara ilave sorunların yiğinaği” altında ka-lan, çaresizliğin hat safhaya ulaşması sonucu umutsuzluğunu, başarısızlığını örtbas etmeye ça-lışırken demogojiyi ve yalan yanlış haber üret-meye devam ediyorlar. Hala! Sıcaklığını yaşa-dığımız seçimin propaganda çalışmaları kapsa-mında basılı el ilanlarında “Şayet biz gelmezsek! Yaşam tarzınıza müdahale edilir, sahillerde, açık alanlarda, parklarda içkinize müdahale edilir” korku senaryolarını üreten CHP Yönetimi! Dün-kü bu söylemlerinin tersine bugün “kendilerine ait yetki ve uygulamalarını merkezi hükümete mal ederek” merkezi iktidar plajlarda içkiyi yasaklıyor algısını yaratmaya çalışıyor.
Oysa! Öylesine yığılmış, yaşamımızı olumsuz etkileyen, geleceğimizi tehdit eden, o ka-dar çok ihmal edilmiş sorunlarımız var ki! On-ların vehametini kavramamak! Halkın gelecek kuşaklarına ihanet etmekle eşdeğerdir. Hani ba-zen kabul edilemez bir ihmal sonucu oluşan tat-sızlığa, gelecekte oluşacak muhtemel bir riskin erken tedbirini alınmama gafletinde bulununca! Şok edici olaylarla karşılaşma durumunda! Ani itiraz etme refleksimiz müdahil olmayınca, iş iş-ten geçtikten sonra pişmanlık duyarız ya! Öze-leştiri de bulununca da kendi kendimize, ”Yahu olayı duyunca sanki basiretim bağlandı, itiraz edemedim” diye hayıflanırız ya, İşte bu İlçeyi eskiden beri yöneten yetkili kişilerin, alışkanlık haline getirdikleri üst üste hatalarını, kusurları-nı, yanlışlıklarını, çıkar hırslarının, suçunu işle-yerek halkın özerine yükledikleri, olumsuz etki-leri, yoksullukları, adaletsizlikleri, görmemeye ve duymamaya çalışıyorlar.
Büyük bir pişkinlikle sürdürülen bu du-rumun sonuçlarından özür dileyen yok, özeleştiri de bulunan yok, yanlışlıklardan dönme iradesini gösterecek birileri de yok ne yazı ki! Bu kötü gidi-şata, şahit olan, gören, halkımızın duyarsızlığının nedeni ya milletin basiretleri bağlanmış, ya da bu yönetim kadrolarını gerçekten basiretsiz şah-siyetlerden olduklarını kabullendikleri içindir ki, bu gün halkın yaşadığı, karşılaştığı, her türlü zorluk, ayrımcılık, yoksulluk, sefalet ve baskıyı kendi kaderleri gibi görmektedirler.
Düşünün Adam çocuğunu evlendirecek, evlenecek çocu-ğuna başını sokacak bir evi gayet müsait olan evinin bahçesine ya-pamıyor. Tarlasının bir köşesine İneğini, Öküzünü, Eşeğini, bağla-yabilecek bir ahır yapamıyor. Milli servet sayılan tarlasının sulama motorunu, dinamosunu, gereçlerini koruyabilecek motor evi veya takım odası yapamıyor. Allah aşkına bu saydıklarım kabul edilir şartlarımdır? Elbette hayır.
Ancak halkının alışkanlıklarını, yaşam tarzını, ihtiyaçlarını, göz ardı eden basiretsiz yöneticiler, aldıkları her emir ve talimata iti-raz etmeden, yöresel şartlara aykırılıkları açıklamadan, harfiyen uygulamaya kalkarlarsa doğacak sonuç bu çıkmazdır. Mülkün ha-yatın ve adaletin temel unsuru olarak kabul gören yasalarımız ve medeni kanunumuzun ihlali anlamına gelmez mi? malımıza ve ya-şamımıza konulan bunca ipotek şerhine ilave edilmiş yeni koruma alanlarını, kısmen bozmak için bir aydan beridir askıya alınmış çevre düzen planına kurum olarak toptan itiraz etmek gerekmez mi!
Ekmek parası için sebzesini, meyvesini doğal sit ilan ettiği tarlasından toplayan yurttaşımızı ilgili sit yasasına muhalif suçu işlemsine mecbur bırakmak. Küçük bir arkeolojik mezarı korumak için bütün dağı dokunulmaz kılmak, bir azmakta yetişen bir çiçeği korumak için bütün etrafındaki tarımsal alanların işletilmesini men etmek, atadan dededen kalma yadigâr konutu tescil edip onarması-na izin vermemesi sonucu, bu halk nasıl mutlu yaşar korumacılık tutsağı bu yarımadada.
Okunma Sayısı: 431
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.