Zoru Başaran Ekip – 6

Misafirlerimiz tekneden ayrıldıktan sonra, arkadaşlarımdan zarar ziyan tespiti yapmalarını istedim. Kahvaltı ve yemek servisi için yeterli tabak ve bardak var mıydı? Siltinedeki su seviyesi ne durumdaydı? Makine ve jeneratörlerimizin çalışması nasıldı? Kısacası, genel bir durum değerlendirmesi yapıp ihtiyaçlarımızı ve fırtınadan dolayı yaptığım rota değişikliğini şirkete bildirmeliydim.
Bu değişikliklerin içinde, marinadan ayrılırken ödeyeceğimiz marina ücreti de vardı. Ancak önce marina yönetiminden öğrenmem gerekiyordu. Teknemin evraklarını alıp marina ofisine gittim. Ücretin şirketim tarafından karşılanacağını söyledim, fatura bilgilerini aldım ve tekneye geri döndüm.
Öğle yemeği servisine arkadaşlarıma yardım etmeliydim. Teknenin düzeni hâlâ tam anlamıyla yerine oturmamıştı. Bir tarafta elektrik bağlantısı, diğer tarafta su hortumu… Onu kontrol, bunu düzenle derken işlerin rayına oturmasını sağlamaya çalışıyorduk. Tam her şey yoluna girmeye başlamıştı ki serin bir esinti çıktı ve bardaktan boşanırcasına yağmur başladı.
Finike’deki büyük ağaçların altındaki çay bahçesinde oturan misafirlerimiz, yağmur bastırınca hızlıca tekneye döndüler. Ancak 50 metrelik mesafede çoğu sırılsıklam olmuştu. Yağmur o kadar şiddetliydi ki göz gözü görmüyordu. Neyse ki marinada emniyetteydik. Çapa atmamıştık ama beton iskeleye sağlam bağlandığımız için teknemizin kıpırdaması mümkün değildi.
Şimdi güneşlenme minderlerini ve dışarıdaki oturma grubunu toparlayarak ıslanmalarını engellemek gerekiyordu. Marina içinde olmamıza rağmen büyük bir kaos yaşanıyordu. Ancak benim ekibim böyle durumlarda her zaman ceplerinde bir “B planı” taşırdı. Kısa sürede tedbirlerini almışlardı.
Bu sırada arkadaşlarımın yemeğin hazır olduğunu fakat nerede servis açacaklarını konuştuklarını duydum. Mutfaktaki şefim Hakan’ın yanına gittim. Hakan, güzel bir İtalyan usulü spagetti bolonez hazırlamıştı ama sosu henüz karıştırmamıştı. Yanına ne sunacağını düşünüyordu. “Tamam,” dedim, “dolaptan büyükçe bir parça eski kaşar çıkar, rendele.”
Sonra yolculara açıklama yaptım: Yağmur nedeniyle her taraf ıslanmıştı. Bu yüzden herkesin tabağına spagetti üzerine bolonez sos koyacağımı, ortaya da isteyenin alabilmesi için büyük bir peynir tabağı bırakacağımı söyledim. Oturulacak kuru bir yer kalmadığından herkes salonda ayakta yiyecekti. Kararım misafirler tarafından memnuniyetle karşılandı.
Gemiciye, bir tepsiye bardaklar doldurup barın üzerine bırakmasını ve isteyenlere kola, fanta ya da su ikram etmesini söyledim. Ben de kendime bir tabak spagetti bolonez alıp üzerine bolca peynir serptim. Hem misafirlerle sohbet ediyor hem de yemeğimi yiyordum. Bugün aksiyon dolu bir gündü; ancak hem misafirlerim hem de ekibim hallerinden memnundu.
Yemekle birlikte yağmur da hızını kaybetti. Ortalığı mis gibi bir toprak kokusu sarmıştı. Bulutlar dağılmış, gökyüzü yeniden masmavi görünmüştü. Misafirlerime, hava koşullarından dolayı değişen program hakkında kısa bir bilgi verdim ve günün kalan kısmıyla ilgili düşüncelerini sordum.
Marinada emniyette olduğumuzu belirttim. Misafirlerim, şehri gezmek istediklerini söylediler. Bunun üzerine, isterlerse bir araç kiralayarak Finike’nin yukarı köylerine çıkabileceğimizi, yol üzerinde akan dereleri ve üzerlerindeki balık çiftliklerini görebileceğimizi anlattım. Akşam da bu çiftliklerden taze alabalık alıp tekneye dönecektik.
Bu teklifim, herkesin hoşuna gitmişti…Devam edecek
Kaptan:Aslan Atilla Yorulmaz

Okunma Sayısı: 231