LAÇİNNN
s
Muğla
09 Mayıs, 2025, Cuma
  • DOLAR
    38.61
  • EURO
    43.78
  • ALTIN
    4135.9
  • BIST
    9.279
  • BTC
    102916.45$

BİREY – TOPLUM AHLAKI

28 Nisan 2025, Pazartesi 18:07

Aziz Dostlar!
Hepimizin bildiği gibi birey toplumun bir parçasıdır. Onu bir zinciri oluşturan halkalara benzetebileceğimiz gibi, peygamber ifadesiyle, bir binayı meydana getiren taşlara veya tuğlalara da benzetebiliriz. Taşlar veya tuğlalar ne kadar sağlam, zincirin halkaları ne kadar birbirinden ayrılmaz olursa, bina veya zincir de o kadar dayanıklı olur. Depremlerde yıkılmaz, tayfun ve sellerde sarsılmaz bir görüntü çizer. O halde birey olarak yapmamız gereken şey, öncelikle kendimizi düzeltmek olmalıdır. İnsanoğlu nedense kendi kusurları yerine, başkalarının kusurlarını görmeyi yeğler. Bu onun kolayına gelir. Zira kendindeki kusuru görmez, içine bir ayna tutmayı akıl etmez.
Günümüzde, sadece kendi nefsini, kendi menfaatlerini düşünen, birbirine saygı duymayı unutmuş, kadınlarını döven, hayvan sevgisi olmayan, kitabında yalan, dolandan başka bir şey yazmayan, hakkı, hukuku çiğneyen, komşuluk haklarını gözetmeyen, belalar karşısında sabretmeyip isyan eden, yine son elçi olan peygamberin ifadesiyle, komşusu açken kendisi tok yatan bir insan, bu binanın nasıl bir yapı taşı veya tuğlası olabilir ki? Bu konu da Maide sûresinin 105. ayeti bizlere ne güzel bir yol haritası çiziyor. Birlikte okuyalım. “Ey iman edenler! Siz kendinize bakın (kendinizi düzeltin). Siz doğru yolda olunca sapan kimseler size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’a dır. Artık O, yaptıklarınızı size haber verecektir.”
Değerli Dostlar! Bilindiği gibi bireyleri oluşturan toplum ve uzantısı olan medeniyetler de, tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, gelişir ve ölürler. Onların ömürlerinin uzun oluşları da toplumu oluşturan ferlerin kişilik ve ahlakı ile ilgilidir. Nerde Sümerler, Babilliler, Urartular, Göktürkler, Oğuzlar, Selçuklular, Moğollar, Bizanslılar, Osmanlı. Hatta daha dün gibi, hafızalarda tazeliğini koruyan son neslin bile hatırlayabileceği parçalanmış Sovyetler Birliği. Fertler ahlaki değerlerini, yönetimler de adaleti ve hakkı unutmadıkları sürece, toplum ve medeniyetler uzun ömürlü oluyorlar. Âlemlerin Rabbi yüce yaratıcı, bunun garantisini Enfal sûresi 53. ayette bizlere haber veriyor. “Allah, bir topluma bahşettiği nimeti, o toplum öz benliğine yabancılaşmadıkça asla değiştirmez. Allah her şeyi işitendir, tarifsiz bir ilimle bilendir.”
Biraz daha geriye gidelim ve tarih süreci içerisinde yok olan medeniyetlerin ve kavimlerin yok oluş sebepleri ile ilgili haberleri, Yüce Kitabımızdan alalım. 
Aşağı yukarı herkesin bildiği Lut kavmi; Hani Hz. Lut, Lut gölü yakınında yaşayan Sedom kavmine peygamber olarak gönderilmişti. Bu kavim yoldan çıkmış, inkâr ve isyana dalmıştı. Hatta daha da ileri giderek, kadınları bırakıp erkeklere yönelmiş, yani homoseksüelliği adet haline getirmişlerdi. (Nemi:54-58). Bu azgınlıklarına karşılık üzerlerine gökten bir azap indirilmişti. Bunu da Ankebût sûresi 34. ayetten öğreniyoruz.
Ad kavmine gelince; Yemen bölgesinde birçok nimetlerle donatılmalarına rağmen, büyüklük taslamış, “Bizden daha güçlüsü yok” diyerek gururlanmış (Fussilet: 15) ve Allah’ın ayetlerini bile bile inkâr yoluna gitmişlerdi. Allah’ta bu inkârlarına karşılık onları dondurucu bir rüzgârla helak etmişti. (Fussilet:16) 
Dağları ve taşları oyarak görkemli binalar yapan Semûd kavmi ise, kendilerini uyarmak için görevlendirilen Salih peygamberi dinlememiş, mucize olarak gönderilen deveyi de öldürdükleri için, şiddetli bir gök gürültüsü ile yok olup tarihe karışmışlardı. (Şems: 13-14)
Toplumların da bir eceli olduğunu ifade eden A’raf sûresinin 34. ayet mealine birlikte kulak verelim, “Her toplumun bir eceli vardır. O vade geldiğinde onu bir an ne erteleyebilirler, ne de öne alabilirler.”
O halde sözün özü ahlaklı birey, ahlaklı toplumu oluşturur diyoruz. Güzel ahlakı, elbise gibi düşünüp, sırtımıza geçirirsek, insanlar arasında da Allah katında da sevilen, sayılan bir birey ve toplum oluruz.
Yazımızı, Yüce Yaratıcının “Ey Muhammed! Sen üstün bir ahlak üzerindesin” (Kalem: 4. Ayet) dediği son elçiyi örnek alıp onun duasıyla bitirelim.
“Allahım yaratılışımı güzel yaptığın gibi ahlakımı da güzelleştir.”
    Bu duaya kocaman bir âmin demekten ve sık sık okumaktan başka elden ne gelir.
    Ahlakını güzelleştirme konusunda savaş verenlere ne mutlu. Selam ve esenlik onların üzerine olsun.
    Hoşça kalın. Sağlıkla kalın Aziz dostlar.


Okunma Sayısı: 233

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.