DALAY LAMA'NIN ÜLKESİNDE
20 Mart 2018, Salı 11:17Kuzey Hindistan'a gidip de Dalay Lama'yı görmemek olmazdı. Amritsar'dan 6 saatlik bir taksi yolculuğu ile Kutsal Dalay Lama'nın sürgün yaşamını sürdürdüğü Dharamsala'ya varıyoruz. Yol boyu şoförümüz Anjun yaptığı esprilerle bizi kırıp geçiriyor. Hele onların hızlı konuşmaları karşında belli ki bir Türk'ten öğrendiği "Televole" sözcüğünü dilinden düşürmemesi espri zenginliğini daha da artırıyor.
Dharamsala, Himalayaların eteklerinde tıpkı bizim Karadeniz,özellikle de Rize'nin yaylalarını anımsatan bir doğa cenneti. Himalayalardan aşağı doğru süzülen sisler Yukarı Dharamasala'nın üzerini kaplamış neredeyse. Görüş mesafesi çok az. Ama şoförümüz bütün Hint şoförlerinde olduğu gibi inanılmaz yeteneği ve çevikliği ile hiç bir araca çarpmadan üç gün konaklayacağımız Green Otel'e ulaştırdı bizi. Otelimiz dağ manzarasına tamamen hakim. Deniz seviyesiden 1800 metre falan yüksekteyiz. Etrafımız çam, ardıç ve adını bilmediğimiz ağaçlarla süslü. Damdan dama, ağaçtan ağaca atlayan maymunlar bir süre sonra o çevik hareketinin sonrası,bir dalda bir süre asılı kaldıktan sonra oturduğu yerden somurtkan bir bakışla sizi gözetliyor.
Otelimize yerleşirken bize ilk uyarı otel sahibinin kızı "Choekefi"den geldi. Kapıları kilitleyin, açık pencere bırakmayın. Zira maymunların otel müşterilerinin yiyeceklerini aşırmalarının bir alışkanlık haline getirdiklerini, bu nedenle dikkatli olmamız gerektiğini söylüyor
Dharamsala, Dalay Lama'nın yaşadığı yer. Çin zulmünden kaçan Tibetlilerin, Hindistan Başbakanı Nehru döneminde Tubitlilerin, bu arada Kutsal Dalay Lama'nın iskan edildiği yer olarak biliniyor. Tibetliler henüz buraya yerleşmeden burada bir tek baraka bile yokmuş. Denmiş ki Tibetlilere; "Burası sizin yaşama alanınız. Yaşamınızı nasıl şekillendireceksiniz, öyle yapın.." Tibetliler de aynen söylendiği gibi, bir doğa cenneti olan bu yeri bugünkü haline getiriyorlar. Önce evler, daha sonra otel ve pansiyonlarla burasını turistlerin vazgeçilmezi haline getirmiş...
Dharamsala, Tibetli sığınmacıların yaşadığı yer. Hemen hemen bütün işletmeler Tibetliler tarafından yöneliyor. Sahipleri de Tibetliler zaten. İşveren Tibetlilerin yanında çalışanlar ise Hintliler. Yani Hintliler kendi ülkelerinde, Tibetlilere hizmet eder hale gelmişler.
Dharamsala, çok farklı bir yer. Hindistan'ın diğer kentlerinde gördüklerinizi burada göremezsiniz. Dilenci hemen hemen yok gibi. Halkın geçim düzeyi biraz daha yüksek.Aylık 100 Dolar ücretle çalışıyorlar. Tek gelir kaynakları turizm diyebilirim. Burada konuşulan dil, Tibet dili. Hint kültürü burada yoktur o nedenle. Yemekler, Tibet tarzıdır ve mısır ekmeği yanında, vejeteryan beslenme yöntemi ağırlıklıdır. Kentin hemen her yerinde budist tapınakları görürsünüz.
Mahatma Gandi önderliğinde Hindistan'ın bağımsızlığına kavuştuğunu biliyoruz. Gandi'nin ilkesi; "Ahimsa" yani "Canlılara zarar vermeme".. Hindistan bağımsızlığını bu ilke ile kazandı. Aynı ilke ile yola çıkan Kutsal Dalay Lama'da Tibetlilerin bağımsızlığı için çalıştı. Ancak başarıya ulaştığı söylenemez. 1959 yılında Çin'in Tibet'i işgal etmesi üzerine Hindistan Başbakanı Nehru, Kutsal DalayLama ve bütün Tibetlilere Hindistan kapılarını açar. Çin ordularının saldırısından kaçan yaklaşık 80 bin Tibetli, Kuzey Hindistan'ta başta Dharamsala olmak üzere ülkenin değişik yerlerine yerleşirler.
DALAY LAMA KİMDİR?
1950'den beri görevde bulunan 14. Dalay Lama'dır.
Tibet'in Amdo ilinde çiftçilikle geçinen bir ailenin 16 çocuğundan 5.si olarak dünyaya gelmiştir. 2 yaşındayken tulku, 13. Dalay Lama'nın yeniden dünyaya gelişi olarak kabul edilmiştir. 17 Kasım 1950'de, 15 yaşında, Tibet'in devlet başkanı ve en önemli politik yöneticisi olarak atanır. O zamanlar Tibet'in, Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuşatması altında olduğunu anımsatalım.
1949'da yeni kurulan Çin Halk Cumhuriyeti hükümeti Tibet'i işgal etmeye başlayınca genç yaşına rağmen ulusal kabine başkanlığı görevini de üstlenmek durumunda kalan Kutsal Dalay Lama dokuz yıl boyunca Çinli işgalcilere karşı barışçıl, şiddet karşıtı bir politika izler, fakat Çin hükümeti giderek artan bir şiddetle kendilerine direnen savunmasız onbinlerce Tibet'liyi katleder. Çinlilerin kutsal şehir Lhasa'yı kuşatmaya başlamasıyla, Hindistan başbakanıNehru'nun daveti üzerine Kutsal Dalay Lama barışçıl mücadeleyi sürdürmek üzere Himalayaları aşarak 31 Mart 1959'da Hindistan'a geçiş yapar.. Orada "Sürgündeki Tibet Hükümeti" adıyla Tibet'i idare eden yönetim birimini kurarve kendisine eşlik eden binlerce Tibetli mülteci ile birlikte Tibet kültürünü ve eğitimini korumaya çalışır. Dalay Lama, 1989 yılında barışcıl politikası ve Tibet'in bağımsızlığı için verdiği mücedele nedeniyle Nobel ödülüne layık görülür.
Kutsal Dalay Lama, zaman zaman halkın içinne de karışıyor. Dhramsala'da çarşı içinde gezineceği zaman alınan güvenlik önlemlerinden bunu anlayabilirsiniz.
Dharamsala'nın belirgin özelliklerinden biri de Dalay Lama müzesinde eğitim gören keşişlerin, günün belli saatlerinde çarşıda görünmeleridir. Kesin kurallara bağlı rahip veya rahibe adaylarının dünya ile ilgilerini keserek yaşayan bu insanlar gerek kadın, gerek erkek, üç numara makine ile tıraş olmuş halleri ve vişne çürüğü uzun etekli giysileri ile kendilerini hemen belli ediyorlar.
Dünyanın değişik ülkelerinden Dharamsala'ya keşişlik eğitim görmek, ya da bu öğretiyi tanımak için gelen insanlar görürsünüz. Bunlardan biri ile Dalay Lama Müzesinin bahçesinde karşılaştık. Vietnamlı Viktoria 40 yaşında ve saçları 3 numara ile kesilmiş, duru bir yüze sahip ve sempatik bir kız. Yanındaki Chime ise Dharamsala'da yaşayan Tibetli bir bayan ve 47 yaşında. 1 yıl önce Dharamsala'ya gelen Viktoria 3-5 ay daha burada kaldıktan sonra ülkesine döneceğini söylüyor.
Dalay Lama Müzesini gezdikten sonra her akşam yapılan ayinlerden birinin daha yapılacağını söylediler. İbadet saatinde her yandan uzun entarileri ile ortaya çıkan rahip adayları, sahne olarak kullanılan beton platforma ortalama 20'şer kişilik guruplar halinde karşılıklı oturdular. Ortada, orkestrayı yöneten bir reis... Reis birşeyler söyledikten sonra ötekileri bunu tekrarlıyor. Nerede ise 1 saate yakın süren ayin sırasında, bizim yurttan sesler topluluğuna taş çıkartan bir tonlama ile rahip adaylarının konserini dinledik.
Konserin son bölüm "ikna" bölümü. Bütün keşişler ayakta ve volta atıyorlar. Sonra bir keşişin karşısına dikiliyor ve ona 10-15 kelimelik bir nutuk atıyor.Sonra da ileri uzattığı sol elininavuç içine sağ eli ile vurarak avucunun içinde kaydırıyor. Biz de buna "yedin mi" işareti de denir. Ve bu bütün keşişler tarafından dakikalarca yapıldı ve her konuşma bittikten sonra, sol elini sağ avucunun içine şaplatıp kaydırarak konuşmasını tamamlıyor. İkna yöntemi bu imiş. Biz de arkadaşlar arasında bunu yaptık ve oldukça ikna edici bulduk doğrusu.
Dharamsala'da son günümüzde sert bir fırtına esti. O zamana kadar ancak 500-600 metre olan görüş mesafemiz, sislerini dağılması ile binlerce metreye ulaştı. İşte ilk kez Himalayaları gördüm orada. Sanki üstümüze devrilecekmiş gibi bembeyaz karlı zirveleri ile.. Bunu en iyi gören yerden fotoğraflamak istedim ama işte o kadar oldu.
Dhramsala o kadar ormanlık, o kadar sessizki, burada kuş seslerini kaydetmeye gelenlerle karşılaşıyoruz..2400 metreye kadar yükseldiğimizde nerede ise uçacaktık. Sırtımızdan akan ter, son derece nemsiz olan bu yerde kısa sürede kuruyuveriyordu. Yorgunluk nedir bilmiyorsunuz. İşte bu enerji ile dönüşte şelalalere gittik. Himalayaların kar suları, burada şelalerere dönüşüyor ve muthiş ve seyir keyfi veriyor.. Bütün buraya gelen turistler bizim gibi şelalenin başında poz veriyorlar. İskoçya'dan tutun Kanada'ya kadar bütün dünya ülkeleri orada.
Sonuç olarak Dharamsala'da Dalay Lama'yı göremedik. Randevu alsaymışız görüşürmüşüz. Nitekim, Kanadalı bir öğrenci gurubu randevu olarak Dalay Lama ile görüşmüş ve birlikte çektirdikleri fotoğrafı otelin lobisinde sevinçle seyrediyorlardı... Dourusu onları kıskanmadık desem yalan olur...
Okunma Sayısı: 6728
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.