LAÇİNNN
kalp ucu datça
Muğla
14 Ağustos, 2025, Perşembe
  • DOLAR
    40.79
  • EURO
    47.91
  • ALTIN
    4403.7
  • BIST
    10.95
  • BTC
    122254.71$

Zoru Başaran Ekip – 5

14 Ağustos 2025, Perşembe 04:18
Zoru Başaran Ekip – 5

Rüzgârı arkamızdan almaya başlamıştık ve bu şekilde Kekova’ya rahatça ulaşabileceğimi düşündüm. Yaklaşık bir saatten fazla, keyifli bir yolculuk yaptıktan sonra Gelidonya Burnu’na vardık.

Burası, uygun havalarda yüzme molası verdiğim; Delikli Ada, Sulu Ada gibi birçok küçük adadan oluşmuş, burnun üzerindeki feneriyle ünlü bir bölgedir. Gelidonya Feneri, tıpkı Knidos Feneri gibi çok tanınan ve denizciler için önemli bir işarettir. Sinan Çetin’in Turkcell için çektiği “Özgür Kız” temalı reklam filmi de burada çekilmiştir.

Gelidonya Feneri’nin hikâyesini, buralara hiç gelmeden önce bile defalarca dinlemiştim. Babam ve diğer sünger avcıları bu sularda dalmış, çalışmış ve bana bu fenerin önemini anlatmışlardı.

Ancak burna yaklaştıkça her şey değişti. Rüzgâr ve deniz bu kez tam karşıdan gelmeye başladı. Batıdan esen rüzgâr şiddetini artırıyor, dalgalar büyüyordu. Anladım ki bu şartlarda Kekova’ya gitmem imkânsızdı. Hemen Uğur’a dümeni devrederek yörenin haritasını açtım. Kısa bir değerlendirme sonucu, en güvenli yerin Finike Setur Marina olduğuna karar verdim.

Uğur’a, dalgaları iskele başomuzdan alarak Finike’ye yöneleceğimizi söyledim ve marinanın yerini işaret ettim. Bir an önce güvenli bir limana sığınmalıydık. Misafirlerimiz henüz kahvaltı etmemişti, öğle yemeğine ise çok az zaman kalmıştı. Dalgaları iskele başomuzdan almamız tekneyi biraz rahatlattı.

Bu sırada şefimiz Hakan, misafirler için İngilizlerin çok sevdiği bacon ve yumurtalı sandviçler hazırlamıştı. Diğer personel de meyve suyu ikram ediyordu. Herkes keyifliydi.

Tam her şeyin yolunda olduğunu düşündüğüm anda, Kekova yönünden bize doğru gelen bir gulet gördüm. Ön direği kırılmış, direk güvertesine yatırılmıştı. Yanımdaki fotoğraf makinesiyle bu anı görüntüledim. (O yıllarda telefonlarımızla fotoğraf çekme imkânımız yoktu; hâlâ “takoz” dediğimiz büyük telefonlar kullanıyorduk.)

Telsizle “geçmiş olsun” demek istedim ancak vazgeçtim. Böyle bir durumda, olayın şokunu henüz atlatmamış, tüm önlemlerini almamış olabileceklerini düşündüm. Belki yaralı ya da ölü bile olabilirdi. Zaten yardıma ihtiyaçları olsaydı bize mutlaka haber verirlerdi. Onlar da bizim gibi Finike Setur Marina’ya gidiyordu. Durumu orada öğrenebilirdim.

Finike Körfezi’ne girdikçe rüzgâr ve dalgalar şiddetini kaybetti. Telsizden kanal 73’ü kullanarak marinanın ofisine tekne bilgilerimizi ve ETA’mızı (12:00) bildirmelerini söyledim.

Benim için asıl önemli olan, marinanın bizim büyüklüğümüzde bir tekneyi bağlayabilecek kapasitede olup olmadığıydı. Tonoz ipleri uygun muydu? Yüzer iskelelerin yüksekliği ne kadardı? Usturmaçaları ona göre ayarlamalıydık. Aborda olacaksak, sancaktan mı yoksa iskeleden mi yanaşacağımı önceden bilmem gerekiyordu.

Marinadan aldığımız bilgilere göre hazırlığımızı tamamladık. Tekrar arayarak girişte hazır olduğumuzu bildirdik ve talimat bekledik. Marinadan çıkmakta olan bir tekne olabilirdi, ona çapariz vermek istemezdik.

Sonunda marinanın girişindeki sancak beton iskeleye sancaktan yanaştık. Aldığımız ön bilgiler sayesinde manevramız kolay oldu. Misafirlerimiz memnundu, herkes bir an önce karaya ayak basmak istiyordu. Onların sancaktan çıkabilmeleri için hazırlıklarımızı tamamladık ve öğle yemeğinin 13:30’da olacağını bildirdik.

Misafirler, marinanın hemen yanındaki büyük ağaçların altındaki belediye çay bahçesine doğru gittiler.
Devam edecek


Okunma Sayısı: 359

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.