DELHİ'DE BİR PAZAR GÜNÜ (5)
29 Ocak 2018, Pazartesi 16:48Din Hindistan'da her şeydir. Günlük yaşamın önemli bir parçası ve ayrılmaz bütünü. Burada yaşayan insanların olmazsa olmazlarıdır din. 1.3 milyara yaklaşan nüfusun yaklaşık 800 milyonu Hindistan'ın ulusal dini olarak bilinen Hinduizme inanır. Bunun yanında Hindistan'da 30'dan fazla din içinde yaklaşık 150-160 milyon kadar da Müslüman yaşar. Dinler arasında en küçük bir çatışma yoktur. Bütün dinler birbirlerine saygılıdır. Bu anlamda yeryüzünde laikliğin en iyi yaşam ortamı bulduğu bir ülkedir Hindistan..Hindistan'da insan yaşamının 24 saatinde dini ritüelleri görmeniz, gözlemlemeniz mümkün. Adım başı tapınak ve kutsal mekanlarda ibadetini yapmak isteyen ve birbirini nerede ise çiğneyen insan kalabalığının, dini obvelere biraz daha yaklaşmak için can attıklarını görürsünüz. Yaşlısından kundakdaki bebeğe kadar bu böyledir. Kimi anneler, kundaktaki çocuğuna o kutsal mekanın mermer zemininin öptürmek için çocuğunun ağzını yüzünü o mermer bloklara nasıl sürdürdüklerine tanık olursunuz...
HİDUİZM VE BUDİZM HAKKINDA
Hinduizm de, Budizm de Himdistan'da yaşayan en büyük dinlerdendir. Bu dinler Hindistan'da doğmuştur. Hinduizmin diğer adı Brahmanizmdir. Hinduizmin belli bir kurucusu, inanç ve ibadet sistemi yoktur. Hintlilerin kültürel ve yaşam birikimini yansıtır. Hinduizm çok tanrılı bir dindir. Bu dinde genel olarak üçlü bir tanrı inancı vardır. Brahma, Vişnu ve Şiva en önemli tanrılardır. Vişnu koruyucu, Brahma yaratıcı, Şiva yok edici tanrıdır. Hinduizmin pek çok kutsal kitabı vardır. Vedalar, Brahmanlar ve Upanişatlar bunların başında gelir. Örneğin Vedalarda; ilahiler, dualar, ahlaki ilkeler gibi konular yer alır.Hindular ruhun ölümsüzlüğüne inanırlar. Bu nedenle ölülerini gömmezler. Cesetleri yakarak küllerini kutsal kabul edilen Ganj Nehri’ne dökerler.
HİNDUİZME İNANÇ SİSTEMİ
Hinduizm inancına göre ruh ölümsüzdür. Bu inanç sisteminde ruhun bir bedenden bir başka bedene geçerek sürekli yaşadığı kabul edilir. Buna renkarnasyon veya tenasüh (ruh göçü) denir. Rekreasyon inancına göre insan, geçmişte yaptıklarının karşılığını başka bir bedende tekrar dünyaya gelerek görecektir. Ölen kişi, hayatında yaptığı eylemlerin iyi ya da kötü olmasına göre hayvan, bitki, insan veya tanrı biçiminde yeniden dünyaya gelecektir. Hinduizmde insanlar kast adı verilen çeşitli toplumsal sınıflara ayrılırlar. Her toplumsal sınıfın kendine özgü hak ve sorumlulukları vardır. Hinduizmdeki kastlar sırasıyla şunlardır:
• Brahmanlar (rahipler ve bilginler)
• Kşatriyalar (yöneticiler ve askerler)
• Vaisyalar (tüccar, esnaf ve çiftçiler)
• Sudralar (işçiler ve hizmetçiler)
• Paryalar (toplum dışı sayılanlar)
HİNDUİZMDE İNEK KUTSALDIR
Hinduizmde inek kutsal kabul edilir. Kesilmesi ve etinin yenmesi yasaktır. Budizm, MÖ 6. yüzyılda Buda’nın görüşleri çerçevesinde kurulup yaygınlaşan bir din. Hindistan’da doğan bu din dünyanın değişik bölgelerine de yayılmıştır. Günümüzde Doğu ve Güneydoğu Asya’da, Avrupa’da, Kuzey Amerika’da ve İngiltere’de bu dine inananlar vardır. Budizm, Hinduizmdeki puta tapma inancına ve kast sistemine tepki olarak ortaya çıkmıştır. Budizm, adını kurucusunun lakabı olan Buda’dan almıştır. Buda, ilhama kavuşmuş, aydınlanmış, uyanmış anlamlarına gelir. Himalayaların eteğinde, küçük bir bölgenin hükümdarının oğlu olarak dünya ya gelen Buda’nın asıl adı “Siddharta Gautama” (Sidarta Gotama)’dır. Buda, MÖ 563-483 yılları arasında yaşamış bilge bir kişidir. Yaşadığı süre içinde insanlara putlara tapmayı yasaklamış ve ahlaklı olmayı öğütlemiştir. Buda’nın öğretileri vefatından sonra sistemleştirilerek bir araya getirilmiştir. Onun sözlerinden oluşan Budizm’in kutsal metinlerine, “üç sepet” anlamına gelen Tapınma, Tipitaka” adı verilmiştir. Budizm’de belirli bir ibadet biçimi yoktur. Buda, puta tapmayı yasaklamıştır., Ancak ölümünden sonra onun heykelleri yapılmıştır. Budistler evlerindeki ve tapınaklardaki Buda’nın heykellerini çiçeklerle süs!erler ve bu heykellere saygı gösterirler. Budizm’deki en önemli inanışlardan biri Nirvadır. Kelime olarak mutlak sükûnet, özgürlük ve en yüksek mutluluk anlamına gelir. Nirvana’ya ulaşmak için kötü huylara sahip benliği, arzu ve ihtirası yok etmek; saf, temiz bir duruma kavuşmak gerekmektedir: Buna ulaşmanın sekiz yolu vardır. Sekiz dilimi’ yol; doğru inanış, doğru niyet, doğru davranış, doğru söz (konuşma), doğru geçim (yaşayış, meslek), doğru çaba (gayret), doğrukontrol (denetim), doğru konsantrasyon (odaklanma)dur. Budizm’de yasak olan şeye her Budist’in uyması gereken beş temel ilke vardır. Bunlar şöyle sıralanabilir:
• Canlı varlıklar’ zarar vermemek Öldürmemek.
• Çalmamak
• Yalan söylememek
• Zina yapmamak ‘ içki ve uyuşturucu kullanmamak.
DELHİ'DE BİR PAZAR GÜNÜ
Rehberimiz pazar günü sokakların ve metronun sakin olacağını söylemişti. Ne gezer, sabah saatlerinde bile adım atmak mümkün değil. Her gün olduğu gibi sabah 10.00'da başlayan gezimiz akşam saat 19.00'lara kadar sürüyor. İşte olağan günlük turlarımızdan biri daha başlıyor.Pazar günü olmasına rağmen metroda insan selini yara yara istasyonun bulunduğu kata çıkıyoruz. Şükürler olsun ki yine metroya binebiliyoruz. Rehberimiz, her hangi bir kopmayı ya da kaybolmayı önlemek için ineceğimiz durağın adını ve kaçıncı durak olduğunu defalarcayineliyor. İndia Gate, Humayun Turbesi, Qutup Minar ve Hare Krishna Tapınağı bugünkü göreceğimiz yerler.
Rehberimiz nereden öğrendiyse, acele etmemizi ve Hare Krishna Tapınağı'nda kutsama, tören, ya da ayin olduğunu söyledi. Merdivenleri koşar adımlarla çıktık ve Zirvedeki Hare Krishna Tapınağı'na vardık. Ayakkabılarımızı çıkardık ve tapınağa adım attık. Her zaman olduğu gibi avucu acık iki elimizi birleştirip yüzümüze götürdük ve "Namezse" ve selamımızı verdik. Fotoğraf çektirmek serbest olduğu için yalın ayak bir oraya bir buraya koşuşturup duruyorum. İnsanlar yerlerde,yönleri büyücek bir sahnenin ortasında ışıklar içinde ve yüzlerce mumun yandığı aydınlık bir ortamda ve de rengarenk çiçeklerle süslü "Şiva"ya dönerek alınlarını mermer zemine değiriyor ve dakikalarca öyle kalıyor. Bütün amaç, salonun en önüne kadar gitmek ve Şiva'ya en yakın yerde yakarabilmek. Sahnenin mermer duvarlarına el sürüyorlar, öpüyorlar ve Şiva'nın yardımını, içinde bulundukları çıkmazdan kendilerini kurtarmalarını diliyorlar. Anlamıyoruz ama o anlamda ibadet ettikleri belli.Oynayanlar, dans edenler, şarkı söyleyenler, eğilenler, kalkanlar, elleri ile Şiva'ya yetişmeye çalışan insan seli. Sonra sahnede bir insan görünüyor. Geniş elbisenin etekleri yerlere kadar sürünüyor. Her tarafı simlerle işlemeli elbise içinde oldukça azametli din adamı elleri ile sanki gül suyu serpercesine Şiva'ya birşeyler atıyor. Yer yerinden oynuyor. Oldukça iri görünümlü adam, insanı etkileyen bir ses tonu ile dini söylemlerle Şiva'nın önünde eğildiğini ve salondaki binlerce insanın da ona uygun hareketler yaptığını görüyoruz. Sahnenin sağında ve solunda, ortasında Şiva'nın bulunduğu ve yine etrafı mum ve çiçeklerle süslü Şivalar ortaya çıkıyor. İnsanlar onlara da aynı kutsamayı yapıyorlar.Töreni terketmek isteyenler çıkışa doğru yönelirken, çıkış kapısı yanında ikram bölümü var. Burada kendilerine ikram edilen şeker kamışından yapılmış buğday tanesi büyüklüğündeki şeker ve bir tatlı kaşığı şerbeti büyük bir kutsalduygular içinde alıp içiyorlar. Tabi ki hemen yanında sizin bahşişinizi bekleyen kocaman bir sandık mevcut. Bu sandığa gönlünüzden ne koparsa atıyorsunuz. Atmasanızda kimsenin bir şey dediği yok. Kutsamanın sonu bir türlü gelmiyor. Arka taraflar biraz daha Hintli delikanlılar ve bizim gibi olaya yabancı olan insanlarla dolu. Bazıları bize yaklaşıp öz çekim yapmak istiyorlar. Bazen de biz onları yanımıza alıp birlikte fotoğraf çektiriyoruz. Bu fotoğraf çektirme işi o kadar uzuyor ki, Hintli delikanlıların isteği bitecek gibi değil. Arada çok ilginç yüzler görüyorum. Onların fotoğrafını çekmek istiyorum. Hiç kırmıyorlar. Hatta beraber çekme isteğimiz bile kabul görüyor.
GELECEK AFTA : HİNDİSTAN'IN ALTIN ÜÇGENİ
(Devamı Haftaya Salı)
Okunma Sayısı: 6697
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.