Muğla
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

Endülüs- İspanya

08 Mayıs 2023, Pazartesi 16:59
Endülüs- İspanya


*Tanrının oğlu Neron Palatine tepesinden yanan Roma'yı seyrediyordu, elindeki kithara ile Troia (İlyus) yangını şiirini mırıldanıyordu;
 Ey Leton'un nur saçan oğlu 
 Tenedos, Khios
 O felaket gününün
 Küllü viranesinden
 O günü sen acaba
 Neredeydin Sminthe?
  Oysaki yanan koskoca imparatorluk ve inançlardı (Yıl 64).
   Bu kez imparatorluk 3. Yüzyıl krizi ile çalkalanır, yokluk, açlık, iç karışıklığa neden olur ve imparatorluk 4'lü sistem ile yönetilmeye başlanır, 313 te Milano fermanı, 325 te İznik (Nicea) konsülü, Selanik fermanı ve 380 yılında Roma'nın dini Hristiyanlıktır ve 391 de Paganizm yasaklanır, yeni bir dönem başlar.
  Krallar artık papazlar tarafından kutsanır, kilisenin parçası olurlar. Yeni dönem başlar. Roma imparatorluğu' da 2 ye bölünür, Batı ve Doğu olarak. Böyle başlar Endülüslerin İspanya'ya akınları, savaşları. Tarihler 710 'li yılları gösterdiği zaman Berberi kumandan Tarık Bin Ziya 10 bin kişilik ordusu ile Vizigot kralı Rodrigoyu yener ve İber yarımadasında Endülüs dönemi başlar.
 Müdeccen' lerin İspanya'dan kovulmasına kadar geçen 1610 yılına kadar İspanya'da kalırlar. Yaklaşık 900 yıl.
 Altın hilal dediğimiz Suriye çıkışlı Emeviler İspanya'da görkemli eserler bırakır. Bu görkemli sanat ve kültürün üzerine onu yok etmek içinde sizin de ondan kuvvetli olmanız gerekir, işte böyle doğmuştur İspanya da Hristiyanlık dönem eserleri.
  Çoğu yerde yağmalanmış Arap - Müslümanlık eserlerine karşılık derin izler bırakan Endülüs kültü bu gün adeta İspanya'ya hayat vermekte onu 100 milyon/yıl ziyaretçi sayısına taşımaktadır.
  Hiç kuşkusuz İspanya iç savaşını saymazsak 2. Dünya savaşında ciddi olarak yara almamış, bir çok eserleri ayakta kalmıştır.
 Endülüs uygarlığı,
 Deniz aşırı ülkelerden gelen altın, değerli metallerin verdiği zenginlik,
 Kriz zamanlarında sömürgelerinden gelen destek İspanya'yı sürekli canlı ve zengin tutmuştur.
 1517 lere geldiğimiz de Luther'in “solo Fide” ile başkaldırışı 7. Henry'nin 1521 deki bütünlük yasası ile KİLİSELER kralın emrine girer ve yeni bir dönem başlar.
 Bu dönemler ise burjuva hareketlerinin uç vermeye başlaması ile yeni yüzyıllarda ulus devletlerin önünü açar.
 1590 Yıllarda ise İspanya'da Kraliçe İsabella ile ülkedeki tüm Müslümanlar yenilgiye uğratılarak İber yarımadasından çıkarılırlar.
 Bu artık İspanya'nın uluslaşma dönemine girişidir.
 Bütün dünyada kol gezen krizlerin birçoğundan yara almadan kurtulan İspanya adeta küllerinden yeniden doğar kolonist - emperyal bir güç olur.
 Bu gün Latin Amerika'nın neredeyse tümünde (Brezilya hariç- ki onu da Portekiz+ İspanyol ortak devleti düşünürsek) İspanyolca konuşulur, İspanyol koloni etkisi devam etmektedir.
  
 
  Günümüz İspanya'sında bizden biraz küçük topraklara sahip ülkede 45 milyona yakın insan yaşamaktadır. Başkenti Madrid yaklaşık 6 milyon, Barcelona ise 5 milyonun üzerinde nüfusa sahiptir.
  Bitki örtüsü klasik Akdeniz, iç kesimler ise bizim Anadolu'ya benzemektedir. Akdeniz iklim kuşağı alan bölümlerde bakımlı zeytin tarlaları, narenciye ve diğer meyve ağaçları ayrıcalıktadır, iç kesimlerde ise yeni yeni meyveciliğe ağırlık verilmekte, birçok alanda kendi kendine yetebilen ender ülkelerdendir. Yapısal olarak yüksek işsizlik barındırmakta, dengeli bir ticari ekonomik yapıya sahip, kişi başı 35000 Euro yıllık GSMH mevcuttur.
  Çalışan nüfus %77 Hizmet, %12 ise tarım kesiminde istihdam edilmektedir. Görüldüğü gibi İspanya ekonomik ağırlığı turizm üzerine oturtmuştur. Yıllık turizm hedefleri ise 100 milyon/ yıl ziyaretçidir
   Bizi gezdiren değerli rehberimiz Mehmet Çiftçi' nin açıklaması da bu doğrultudadır. Bu yıl hedeflerin tutturabileceğini belirtmektedir.
  Gezdiğimiz tüm İber yarımadasında daha şimdiden otel doluluk oranlarının en üst seviyelere çıktığı söylenmektedir, bizim de gördüklerimiz, inanılmaz kalabalıkların olduğudur. 
  Örneğin Madrid'de gezdiğimiz tüm müzelerde inanılmaz insan kuyrukları, tur araçları bulunmaktadır.
  Madrid de gezdiğimiz 2 ulusal resim ve sanat galerilerinde dayanılmaz insan kuyrukları mevcuttur. Picasso'nun Guernica, Bosch'un dünyevi zevkler bahçesi galerileri adeta iğne atsan yere düşmeyecek denli kalabalık, müze önlerinde gruplar halinde ziyaretçiler içeri alınmasına rağmen uzayıp giden kuyrukların ucu bucağı gözükmemektedir.
  Aynı şekilde tarihi devlet binası ve kiliseler önünde hınca hınç kalabalıklar ziyaret için sıra gelmesini beklemektedir.
 6 Milyona dayanan nüfusu ile Avrupa'nın İstanbul'dan sonra en kalabalık şehri ise mükemmel devlet binaları (sanatsal- mimari- sağlam- temiz- bakımlı) ile çevrilmiş, geniş yollara, meydanlara, yeşil alanlara, yüksek olmayan binalara sahip tam bir modern şehir anlayışı ile inşaa edilmiş kent yapısı sunmaktadır, ulaşım alt yapısı yer altına inen metro ağı ile tam bir bütünlük arz etmektedir.
 2. Büyük kenti Barcelona ise Akdeniz iklimine sahip sıcak yapısına rağmen kent merkezi yüksek katlı dar sokakları ile betona boğulmuş görünümdedir. Ancak gelen turistlerin çokluğu, sokak ve caddelerin bakımlılığı, deniz kenar sahil şeridinin güzelliği, yeme içme fiyatlarının Avrupa şehirlerine rağmen çok uygun kalması, bazı ana caddelerin turizme yönelik dizaynı, alış veriş imkânları kenti cazip kılmaktadır.
  Ayrıca olmazsa olmazları sanatsal üstünlükleridir, Antonio Gaudi'nin bitmeyen kilise mucizesi La Sagrada Familia'sı.
  Figueres'te Salvador Dali'nin muhteşem ötesi müzesi. Düşünün öyle bir müze ki yılda 5-6 milyon ziyaretçisi var, ziyaretçiler kapısında kuyruk, biletler 14 euro.
  Malaga, Sevilla'da ki saraylar, özellikle Alcazar( Al kasır) sarayı mükemmel ötesi taş işçiliği, bahçeleri ile görülmeli, İspanya meydanı,   Granada çingene Flamenko dansları, Müslümanlara yapılan zulümlere karşı ortaya çıkan ağıtları ile kesinlikle izlenmelidir. Granada da El  Hamra  sarayını nasıl anlatsam?
  İslam eserlerinde sarayların en önemli kısımları harem bölümleridir, o kısmı görmememize rağmen mükemmel tarzdaki mimarisi, konumlanması, bahçeleri, taş işçilikleri ile ön plana çıkmaktadır.
   2 Bin yıllık Roma şehri Segovia, su kemerleri, Yahudi mahalleleri, el değmemiş 2 bin yıllık evler ve sarayları.
  Zaragoza, Marbella, Cordoba, Toledo, Girona, Valencia tümü tarihi güzel şehirler
  Sonuç
İspanya'nın ancak 1/5 ni gezebildik buna rağmen gördük ki, tarihini- yapılarını bu denli özenli koruyan bir Avrupa devleti ile karşı karşıyayız ( en azından eserlerinin farkında- onları korumak için önlemler alıyor), yapılarını korurken kendi yarattığı sanatçılara eserlere (iç savaş sonrası) sahip çıkan anlayış onlara turizmde istedikleri hedeflere ulaştıracak gibi duruyor.
  Bence en büyük eksiklikleri kıyı şeritlerini betonlaştırmaları. Ayrıca Afrika'dan  gelen kitlesel göç dalgası da onları artık fazlası ile rahatsız etse gerek. Barcelona'da kaldığımız süre Ramazan bayramı dönemiydi, Barcelona limanında nerdeyse hiçbir tane yerli insana rast gelmedim, gruplar halinde Berberi'ler sahilde geziniyordu. Sanki Endülüsler geri gelmişti.
  3-F ile (Flamenco- Futbol- Fiesta) 40 yıl  yönetilen bir ülke turizm yolu ile onlarca yıl daha yönetilmek isteniyor, yönetileceğine de inanıyorum, hem İspanya halkı hem de Avrupa bunu istiyor.
 Saygılarımla
V.Mutlugeldi.
01/05/2023
*Qui Vadis-  Henryk Sienkiewicz MEB yayınları.
Not; Bizi gezdiren Rehberimiz Mehmet Çiftçiye bir kez daha teşekkürlerimle.


Okunma Sayısı: 750

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.