HIDRELLEZ –(BİR)
05 Mayıs 2025, Pazartesi 15:47
Hıdrellezin kökeni hakkında çeşitli fikirler ortaya atılmıştır. Kimi kaynaklarda, Hıdrellezin Orta Asya, Orta Doğu ile Anadolu kültürlerine ait olduğu, bazıları ise İslamiyet öncesi Orta Asya Türk kültür ve inançlarına ait olduğu yönündedir. Eski Türkler 21 Haziran’da baharın gelişini kutlardı.
Orta Asya Türklerinde , hıdrellez mevsimlik bayramlardan biridir. Ruz-i Hızır(Hızır Günü) olarak adlandırılan Hıdrellez Günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hakimi olduğuna inanılan İlyas’ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır.
Gregoryen takvimine (miladi takvim) göre 6 Mayıs eskiden kullanılan Rumi Takvim olarak da bilinen Julyen takvimine göre 23 Nisan Hıdrellez günüdür. 6 Mayıs’tan başlayıp, 7 Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, 8 Kasım’dan 5 Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır. Bu yüzden 5 Mayıs gecesi kış Mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına gelmektedir.
Türkiye’de 5 Mayıs’ı, 6 Mayıs’a bağlayan gece yazın geldiğini anlatır. Bunu Hıristiyanlar da böyle görür. Yani doğanın uyanması derler. Örneğin; Rum Ortodokslar Aya Yorgi, Katolikler “Aziz George “ günü olarak kutlamaktadırlar.
Şunu da ekleyip, devam edelim; Hıdrellezin UNESCO ‘nun Somut Olmayan Kültürel Miraslar Listesine alınması amacıyla 2010 yılında başlayan çalışmalar sonucunda 2017 yılında listeye alınmıştır…(Türklerde Hıdrellezi Muazzez İlmiye Çığ’dan tekrar alıntılayarak anlatacağım)
Günümüzde de Anadolu’da dilek dilenmiş kağıdı ağaca asma, ateşten atlama gibi eski Türk gelenekleri devam etmektedir. Yine de Hıdrellezi tek bir kültüre mal etmek olanaksız ve haksızlıktır.
İlk Çağlardan itibaren Mezopotamya, Anadolu, İran, Osmanlı dönemiyle Balkanlar ve hatta bütün Doğu Akdeniz ülkelerinde bahar ya da yazın gelişiyle belli başlı sevinç kutlamaları yapılmaktadır. Kimi yazılı eserler bu tipten, kutlamaların, M.Ö. Mezopotamya’da Ur şehrinde yapıldığını göstermektedir. Kışın bitişiyle Temmuz ismiyle kutlanan bu ritüeller Mezopotamya ovasını sulayan Fırat ve Dicle nehirlerinin uyaran gücünü temsil eder.
HIZIR İNANCI
Hızır’ın abıhayatı((bengi su) içerek ölümsüzlüğe ulaşmış, özellikle de baharda insanlar arasında, sağlık dağıtan darda kalıp, başı sıkışanlara yardım eden bir ermiş(veli veya peygamber olduğuna inanan, hüviyeti tam olarak bilinmese de halk arasında ve İslam geleneğinde bir Hızır geleneği vardır. Bazıları Hızır ile İlyas Peygamberin aynı kişiler olduğunu da iddia etmektedirler.
Halkın, Hızır hakkında kanaat ve inanışı onun ölümsüz olduğu ve baharda tabiatın uyanışını sağladığı yönündedir. Anadolu’dan başka Kafkasya, Trakya, Kırım, Azerbaycan ve Suriye’nin birçok yerinde mekanları vardır. Bu da onun İslam aleminin hemen hemen her yerinde varlığına inanılan, ancak belirli bir hüviyete bürünmemiş sembol olduğuna götürür bizi. Hızır tabii ki, baharın geldiğinin simgesidir. Onun müjdecisidir.
Halk arasında deyim haline gelmiş Hızır’ın insanlara şifa, sağlık, uğur getirdiğine inanılır olmuştur. Tabiatta uyanış, direniş gibi güzellikleri simgeler.
İslamiyet öncesi Gök Sakallı, Ak Sakallı, Kocalar medet umulan, yardım istenen , akıl danışılan , kılavuzluk etmesi beklenen , barış, mutluluk , sağlık , refah getirdiğine inanılan bir kurtarıcı güç olarak düşünülür.
Okunma Sayısı: 55
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.