Muğla
26 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

KURTULUŞTAN KURULUŞA(6)

15 Ağustos 2022, Pazartesi 17:03
Mustafa Kemal'in arabası ağır ağır, yorgunluktan, bitap düşmüş halde İzmir'e girmek üzeredir. Armutlu köyü yakınlarında, sağlı sollu insanlar hmahşeri bir kalabalık oluşturmuşlardı. 
Askerler, sıra geçiyor. Halkın verecek çok şeyi olmadığından, askerlere bardak bardak su veriyorlardı. 
Mustafa Kemal7in otomobili bir köyden geçerken hayvanların ve askerlerin geçmesi için bir ara durmak zorunda kaldı. M.Kemal kara gözlüğünü çıkarıp, bir sigara yaktı. Gözlüğünü çıkarır çıkarmaz, köylülerin içinden yaşlı bir adam hızla ona doğru ilerledi. Otomobile yanaştı. Paşa'nın yüzüne dikkatlice baktı. Sonra koynundan bir kartpostal çıkardı. Bir kartpostala, bir paşa'ya baktı. Bir daha bir daha….Sağ elinin şahadet parmağını ilkin karta, sonra paşaya uzatarak:
-Bu sensin! Diyerek, öteki köylüleri de uyardı.
-Arkadaşlar, işte bu paşamız, işte bu Mustafa Kemal'dir!
Bunu işiten köylüler, kadın erkek, çoluk çocuk ellerindeki testileri, bakraçları bir yana bırakarak, otomobile saldırdılar adeta. Gözyaşları dökerek, paşanın kalpağını, omzunu öptüler.
Mustafa Kemal bir şey diyemiyordu. Köylüler bıraksa gideceklerdi. Şoför baktı olmayacak, bastı gaza da kurtuldular. Köylüler arkasından:
-Yaşa Paşamız, namusumuzu,hayatımızı kurtardın. Sana kurban oluruz, diye bağırıyorlardı. 
Otomobil, en sonra Nif'e(Kemalpaşa) vardı. Paşa halka, buradan İzmir ne kadar çeker diye sordu. Onlar da, Yirmi beş otuz kilometre kadar dediler. Bunun üzerine Paşa, yakın bir tepeden İzmir'in görülüp görülemeyeceğini sordu. Oradakiler. Belkahve'den görülür deyince, 
Paşa otomobile yeniden binerek:
-Çek Belkahve'ye diye buyurdu. 
Tepeye vardıklarında, bir zamanlar düşman savaş gemilerinin fütursuzca uzandığı, masmavi İzmir Körfezi, birden bire gözlerine yeşim taşı gibi geldi. Şaşırmışlardı. Sanki Akdeniz, Ankara'nın yanıbaşına gelmiş gibiydi. 
-Deniz deniz ! diye bağırdılar. 
Onlar gururla, hayranlıkla İzmir'i seyrederken, ağaçlıklar arasından bir araba sesi işitildi. Sonra peşine bir at arabası geldi. Arabacı gerine gerine bir şarkı tutturmuş gidiyordu. Mustafa Kemal'i tanımamıştı. O da sordu:
-Nerden böyle ahbap?
-İzmir'den..
-İzmir'de ne var ne yok?
-Askerlerimiz Kordon'da geziyor…
-Doğru mu söylüyorsun?
-Nah, işte İzmir, gidin de bakın!
Mustafa Kemal yolda Kemalpaşa'ya giderken, hala askerlerden bazıları yürüyüş düzeninde(savaş, hücum düzeni) yürüyorlardı. Yani İzmir'in kurtuluşundan haberleri yoktu. Bunu gören Mustafa kemal, Salih (Bozok) Bey'e:
-Git, askerlere arkadaşlarının İzmir'e girdiklerini söyle, dedi.
İzmir ana baba günüydü. Bu sırada kalabalığın arasından güçlükle geçen yirmi-yirmi beş yaşlarında, şık giyimli, genç ve güzel bir kadın, Mustafa kemal'in otomobiline doğru fırladı; çok yüksek bir sesle:
-Paşam! Paşam diye bağırdı.
Mustafa Kemal  otomobili durdurdu. Herkes oraya bakıyordu. Genç kadın:
-Paşam, ben Uşşakizade Latife, Allah'a adağım var. Zatı devletlerini evimde ağırlamak dileğindeyim, lütfen kabul ediniz. 
-Peki, sizin evinize konuk olacağım. 
Genç kız sevinçle oradan uzaklaşıp, evde müjdeyi verdi. Hazırlıklar başladı.

Okunma Sayısı: 4992

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.