Muğla
19 Nisan, 2024, Cuma
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

KURULUŞTAN KURTULUŞA (3) ANADOLU'YA GİDEN SİLAHLAR VE HÜSNÜ(HİMMETOĞLU)BEY

02 Ağustos 2022, Salı 12:53
Anadolu'ya çeşitli yollardan  kendi başına sürekli, türlü yollardan silah kaçıran Himmetoğlu Hüsnü, bu kez daha büyük bir parti silah kaçırmak ister. Ancak, kaçırdığı silahlar bizim bildiğimiz kaçakçılık gibi olmadığından, izin almak gerekiyor, Kuvvacılardan. O da, Harbiye Nezaretinde görevli topçu yarbayı Salih bey'le konuşup anlaştı. Ankara'ya giderek, gizlice Fevzi paşa'ya danıştı:
-Şimdiye dek ufak tefek sevkiyat yaptık. Bu kez büyük ölçüde götürmek istiyorum.
Fevzi Paşa ona şöyle bir şey dedi:
-Biz ufak tefek sevkiyatı daha üstün tutuyoruz. Bu daha uygundur. Çünkü büyük ölçüde sevkederken İngilizler yakalayacak olursa azar azar gönderdiklerinize de engel olabilirler.
Bundan dolayı büyük ölçekten vazgeç. Parça parça göndermenizi sürdürelim daha iyi olur.
Hüsnü, kendi adına bir şeyler yapmaya başladı. Yıllardır Odesa'dan, Rus göçmenleri taşıyan Ararat gemisi sorumluları ile ilişkiye geçti. Bu geminin direklerinde Fransız bayrağı dalgalandığı için, bir dokunulmazlık kazanıyordu,
Geminin kaptanı Mösyö Kalçi'yle on beş bin liraya anlaştı. Beş yüz lirası da peşin olmak üzere. Ama Hüsnü'nün değil beş yüz, beş kuruşu yoktu. Anadolu'cu birkaç arkadaşından bu parayı buldu. Şimdi iş büyük parayı bulmaya kaldı. Gizli Felah Grubuna başvurdu(Ekrem,(İstanbul Polis Müdürü) Eyüp, Seyfi) Ona şöyle dediler:
-Ne yaparsan yap, biz karışmayız. Dediler.
Sonra Mim-mim grubuna açıldı. Onlardan ancak beş bin lira alabildi.
Fakat Ararat kaptanı ile anlaştılar; indiklerinde,kalan bedel ödenecekti. 
29 Ekim 1921 günü gecesi Karaağaç'tan taşıdığı sekiz mavna dolusu malzeme ile cephaneyi, Ararat'a yanaştırarak başlarında Süleyman'ın bulunduğu üç yüz işçiye taşıttı. Bunlar, dört gece sabaha kadar vinçsiz çalışarak işi bitirdiler. Ararat'a yüklenen mühimmat şunlardı:
Kırk iki bin dokuz elli dört top mermisi
İki seri atışlı top,
Yirmi altı sandık telemetre
Dürbün, telefon. Vb. vardı.
Ararat, beşinci günü sabahı Haliç'ten çıkarak Dolmabahçe önünde demirledi. Hüsnü Bey gemi acentesine  bir zarar gelmemesi için gerekli özeni gösterdi. Gemideki malzeme için ise, çivi, demir, sabun gibi  ticaret eşyası olarak gösterdi. 
Sabahleyin Kız Kulesi önüne vararak İngiliz kontrolünden geçmek üzere iken, bir iş daha çıktı. "Muaveneti Bahriye" başkanı Albay Nazım beyden Hüsnü Bey'e gelen mektupta şöyle diyordu:
-Aman, benim iki tayyarem var. Bunları da al götür..
Hani cephane falan tamam da, uçak ne oluyordu? Bunu arkadaşlarına danışmak zorunda kaldı:
-Bu çok tehlikeli olur. Koskoca tayyareleri İngilizler görür. Bir yakalarlarsa gemi de gider, sen de gidersin.
Hüsnü Bey, öyle biriydi ki, elinden gelse, İstanbul'un tüm savaş araç gereçlerini Anadolu'ya taşırdı ona kaslı. Her şeyi göze alarak iki uçağı gemiye yükledi. Manifestoya da ticaret eşyası diye yazdı.
Ararat, 2 Kasım 1921 sabahı İngilizler tarafından kontrol için durduruldu. Gelen heyete Hüsnü Bey, likör, viski, şarap ne varsa ikram etti. Manifestoya şöyle bir göz atan kurul, gemiyi araştırmaya gerek görmeden çekip gitti.
Ararat, dalgaları aşarak, İnebolu'ya vardı. Oradaki komutanlar tarafından bir kahraman gibi karşılandı. 
Her zaman ki gibi yediden yetmişe davranan İnebolu halkı, bütün takalarını, kayıklarını seferber ettiler. Gemi otuz altı saatte boşaltıldı. Oysa İstanbul'da doksan altı saatte yüklenmişti. 
Genel Kurmay Başkanlığı, Hüsnü Bey'e Ankara'ya gidebilmesi için bir otomobil gönderdi. 
Hüsnü Bey, Ankara'ya vardığında Refet(Bele), Ali( Kılıç ) –Çetinkaya'da olabilir., Hikmet bey, Asım (Gündüz) beylerle görüştü,
Yalnız Mim-Mim grubu, kendi dışında bir yurtseverin böyle büyük bir başarı sağlamasını çekemedi! La Francaise şirketine verilmesi gereken dokuz bin beş yüz lirayı ödemedi. (Bu parayı ,sonradan Ankara ödemek zorunda kaldı) Çünkü o zamanlar, böyle silah, cephane vb . giderleri Mim-Mim grubu(*) üzerine almıştı.
Hüsnü Bey, Ankara'dan İstanbul'a döndüğünde, Reşadiye caddesindeki ambarı her zaman bir silah deposu gibi işledi durdu. Eşi dostu buraya her uğradıklarında, büyük bir kaygı ile birlikte, bu yurtseverliğin derecesine karşı büyük bir saygı duyardı.
Hatta bazı arkadaşları şöyle sorardı Hüsnü bey'e:
-Ya bir baskına uğramış olsaydınız?
Hüsnü Bey, hiç duraksamadan şöyle derdi:
-Zaten ölümü göze almışız!
(*) M.M(Mim –Mim ) Grubu( Müsellah Müdafaa-

Okunma Sayısı: 4774

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.