SİH'LERİN KABESİ : ALTIN TAPINAK
20 Şubat 2018, Salı 11:27Müslümanlar için Mekke'deki Kabe ne ise Sihler için de "Altın Tapınak" ya da "Harmandır Sahib" odur. Hindistan'ın Pencap eyaleti başkenti Amritsar kentinde bulunan Sih tapınağı, halk arasında Altın Tapınak veya Tanrı'nın Tapınağı olarak anılır. Altın Tapınak Sih inancına göre en önemli ibadethanelerden biri ve Sih gurudwaralarının en eskilerindendir. Tapınağı 4. Sih gurusu olan Guru Ram Das Ji tasarlanmıştır. Guru Ram Das Ji aynı zamanda Amritsar kentinin planlayıcısı ve kurucusudur. Bu nedenle, tapınağın bu kentte bulunması nedeniyle kente Guru Şehri anlamına gelen Guru Di Nagri deniyor.
Tapınak 1574 yılında yapılmış. Babür İmparatoru olan Ekber Şah, araziyi 3. Guru, Guru Amar Das'ın kızına evlenme hediyesi olarak vermiş. Kızın evlenmiş olduğu Bhai Jetha daha sonra 4. Guru olan Guru Ram Das Ji'dir. Dördüncü Guru, Guru Das Ram Ji önderliğinde gölet büyütülmüştür. Sonra 5. Guru olan Guru Arjan Dev Ji döneminde ise tapınak kompleksi tamamlanmıştır.
Harmandir Sahib büyük bir alanı kaplamaktadır. Kompleksin ortasında tapınak yer alır. Tapınağı çevreleyen suni gölün adı AmritSar yani Kutsal Su Gölü ya da Ölümsüzlük Pınarı Havuzu'dur. Tapınağın yer yanı beyaz mermerlerle kaplıdır.
Büyük bir gölet düşünün. Etrafı yüksek duvarlarla çevrili. Şöyle beş altı futbol sahasını gözünüzün önüne getirin ve bunun ortasına büyük bir saray getirin ve o da dört katlı olsun. Saraya sadece kenarları altın kaplama korkulukları olan bir platformdan ulaşılabiliyor.
Henüz daha Tapınağın bulunduğu ikinci bölüme geçmeden büyük bir meydan karşılıyor sizi. Her taraf beyaz mermer kaplamalı. İnsan selini yara yara ayakkabıları bırakacağınız yere ulaşıyorsunuz. Burada ayakkabılarınız bir çuvala dolduruluyor ve görevliye teslim ediyorsunuz. Görevli size bir numara veriyor. O numarayı sakın unutmayın.Tapınağa başı açık girmek yasak. Tapınağa girerken havuç renkli bir baş örtüsü veriliyor ki başınızı örtesiniz. Kadın erkek farketmez, herkes aynı tülbentle başını örtüyor.
Görünen manzara şu; çok geniş alana yayılan dış komplekste insanlar yüzlerini Altın Tapınak tarafına döndürerek secdeye gidiyor ve öylece bir süre kalıyor. Bu o kadar çok tekrarlanıyor ki, hemen önünüzde giden insan selinin secdeye gitmesini, siz bir an için acaba düştüler mi şeklinde algılıyabilirsiniz. Öyle değil, ibadet, yalvarıp yakarmak için insanlar secdeye varıyorlar. Dışarıdan gelen kalabalığı, içerde muhtemelen akşamdan ve gece yarısından sonra buraya gelip burada sabahlayan insanlar karşılıyor. Karşılıyor dediğim, yerlere serilmiş ya da uyuyup kalmışbu insanlarla karşılaşıyor.
Yalın ayak yürümeye başlıyorsunuz. Altın Tapınağın bulunduğu ikinci bölüme varmadan bir su havuzunun içinden geçiyorsunuz. 1.5 metre kadar genişliği olan havuzun suyun derinliği olsun olsun 10 cm kadar falan. Bütün insanlar bu su içine basarak Altın Tapınağın büyük kapısına doğru yürüyor. Sihler ise herkesin ayaklarını yıkadığı bu suyu avuçlarına alıyor ve içiyorlar. Bu da onların bir başka ibadet şekli...
Altın Tapınak ya da Harmandir Sahib tek bir tapınaktan öte büyük bir kompleksi kapsar; kompleksin ortasında ise tapınak yer alıyor. Tapınağı çevreleyen sunî bir göl bulunmaktadır. Bu gölün ismi AmritSar yani "Kutsal Su Gölü" veya "Ölümsüzlük Pınarı Havuzu"dur. Tapınağa dört yandan girişler bulunmaktadır ki bu hoşgörü ve açıklığın önemini simgeler. Tapınak kompleksinin içinde geçmiş Sih Gurularına, Azizlerine ve şehitlerine ait birçok türbe bulunmaktadır. Her biri tarihî bir olay veya Sih aziziyle ilişkilendirilmiş üç kutsal ağaç bulunmaktadır.
Büyük kapıdan girdikten sonra; Kocaman bir gölet ve ortasında altın kaplamalı bir saray karşılıyor sizi. Gölün çevresi ve sarayın zemini beyaz mermerlerle döşenmiş. Gölün kenarında zincire tutunarak suya giren Sihler daha sonra saraydan tarafa dönerek ibaretlerini yapıyor. Ortalıkta kabin falan yok. Çarşafı belden aşağısına saran Sihler, ustaca donlarını çıkardıktan sonra mayosunu giyiyor ya da külotu ile birlikte suyun içine bırakıyor kendini. Az sonra sudan çıkıyor ve saraya dönerek selamını verdikten sonra giyiniyor. Bu, gece ve gündüz aynen devam ediyor.
Buraya dünyanın her tarafından değişik dinlere mensup insanlar gelebiliyor ve burada bedava kalabiliyor. Ayrıca hemen her gün 100 bin kişiye ikram edilen yemekten de yararlanabiliyor.
Tapınakla ilgili dramatik bir öykü de anlatılıyor.
1946 yılında Hindistan ordusu, tapınağı üs olarak kullanan Sih muhalifleri sindirmek için tapınağa kanlı bir baskın düzenliyor. Zamanın başbakanı İndira Gandi'nin emri ile gerçekleşen saldırıda çok sayıda Sih muhalifi öldürülüyor. Bu saldırı İndira Gandi'nin de sonunu hazırlıyor: Bildiğiniz gibi saldırıyı takip eden yılın sonunda Sih dinine mensup bir koruması tarafından öldürülüyor.
Tapınakta sigara içmek Sih kitaplarında yasaklanmıştır.. Ancak içki için Sih kitabında açık bir hüküm yoktur. Bu hukuki boşluktan yararlanan Sihlerin sayısının oldukça fazla olduğunu öğreniyoruz. Yani Altın Tapınakta içki içmek Sih dinine göre yasaklanmamıştır.
Altın Tapınakta gezinmeye sol taraftan başlıyorsunuz. Altın Tapınağı seyrede seyrede ve her açıdan fotoğraflayarak gölün çevresinde bir tur atıyoruz.
Su ve helva ikram edilen yerlerde uzun kuyruklar...
İlk turu tamamladıktan sonra yemek ikram edilen bölüme gidiyoruz. Önceleri niyetimiz sadece görmekti. Bu merak bizi önce gözerimizi yaşartan ve yüzlerce kadının soğan soyduğu bölümden geçirdi. Soğan kokusu taa iç kısımlara kadar gittiği için göz yaşlarımız hiç durmadı. Yemekte kullanılan kap kacaklar sanki birer kamyonet büyüklüğündeki tekerlekli arabalarla götürülüyor getiriliyor. Biz de elimize bir servis tepsisi aldık ve geniş bir salonu girdik. Girenler namazda saf tutar gibi yerlere oturuyor ve gönüllü Sihlerin getirdiği yemekler servis tabağınızın ilgili bölümlerine dolduruluyor. Mercimek çorbası, sıcak sütlaç, pilav o günkü tabildotta olan yiyecekler.
Rehberimiz Zafer Bozkaya hiç duraksamadan kaşık sallamaya başlayınca; ben de şöyle bir tadına bakayım dedim, sıcak sütlacın. Hiç de fena değilmiş. Nasıl olsa bir kaşık yedik, bir kaşık.. bir kaşık daha derken sıcak sütlaç bitti. Baharatlı mercimek çorbası ve pirinç pilavı da bitiverdi. Sürekli arada dolaşanlar, boşaldıkça takviye yapıyorlar servis tabağınıza. Yanında verdikleri mısır ekmeği de oldukça güzelmiş...
Bu yemekhanede her gün 100 bin insanın karnı doyuyor dersem abartmış olmam. Bu her gün böyle devam ediyor. Hindistan'da insana verilen, paylaşmanın değerini bilen bir örnek olarak aktardım size bunları. Çok düzenli oturuyorlar, çok düzenli yemek yiyorlar. Tabak ve çanak gürültüsünden başka ses duyamazsınız. Hindistan elbette fakir bir ülke. Ama elindeki az miktardaki yiyeceği paylaşmasını erdemini biliyor ve bunun çok güzel örneğini sunuyor. Burada çalışan insanların hepsinin gönüllü olduğunu da söylemeliyim.
Altın Tapınak gece ve gündüz gölün ortasında pırıl parlıyor. Her ziyaretten sonra gecenin ilerleyen saatlerinde gönüllü Sihler, tapınağı siliyor, paklıyor.Tapınağı çevreleyen korkuluklar, altın suyuna batırılmış süt ve benzeri parlatıcı nesnelerle siliniyor. Yerler pırıl pırıl, süt dök yala hesabı..
Gece ise Altın Tapınak adeta bir renk cümbüşü.Gölün sularına yansıyan altın sarısı rengi ile doyumsuz bir görüntü sergiliyor. Tapınağın her yanı ayrı bir güzellikte. İşte o parıltılı ışık zenginligi içinde tapınağın 4. katına tırmandık. Fotoğraf çekmek yasak ama kim dinler.
Altın Tapınakta gece bir törenle son buluyor bizim için. Törene katılan kalabalığı tarif etmek için bütün Hindistan buraya gelmiş sanki diyebilirsiniz. Altın ipliklerle işlenmiş kutsal kitap, yine altın iplikler işlenmiş şalın içinde Altın Tapınaktan alınarak gölün kenarında ve ikinci kattaki yerine götürülüyor. Mahşeri bir kalabalığın el üzerendi taşıdığı kutsal kitap ve şalı gören her Sih, hemen secde ediyor ve bunları yerinden kaldırmakta yine görevli Sihlere düşüyor.
Helva dağıtımı da tamamlandıktan sonra biz otelimizin yolunu tutuyoruz. Ve kafamızda binlerce soru ile..
Haftaya Salı : HİNDİSTAN - PAKİSTAN SINIRINDA NÖBET DEĞİŞİM TÖRENİ
Okunma Sayısı: 7238
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.