SONUNCU KÖY (YÜZYIL ÖNCE)

Tarih 1 Ağustos 1914. Almanya İmparatorluğu Rusya İmparatorluğu'na savaş ilan ettiğini duyuruyor. Bir gün sonra Osmanlı İmparatorluğu Almanya ile ittifakını açıklıyor. Bu ittifak; Enver Paşa fiilen savaşa girmeyi; seferberliğin ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmış olsa da: Osmanlı İmparatorluğu'nun eninde sonunda Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletleri yanında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Nitekim Almanya'nın; Osmanlı İmparatorluğu'nun da , bir an önce savaşa fiilen girmesi için sürdürdüğü baskılar, Alman Donanması'na ait Goeben ve Breslau savaş gemilerinin Akdeniz'de İngiliz donanması önünden çekilerek İstanbul'a sığınması ve daha sonra bu gemilerin Yavuz ve Midilli adını alarak Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılıp , 29 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalaması sonucunda Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmesine ve Osmanlı İmparatorluğu'nun da, itilaf devletleri ile savaşa girmesine neden olmuştur. Esasen Osmanlı Donanması'nın Karadeniz Rus limanlarını bombalaması, fiilen savaşa girme yönündeki baskılara direnen Enver Paşa'yı bir oldu-bittiye getirme manevrası olarak gürülmesi gerekir. Sonuç olarak, Yavuz ve Midilli olayı Osmanlı İmparatorluğu'nu I. Dünya Savaşı'na sokan görünürdeki en etkin olaydır.

I. Dünya Savaşı dünya siyasi tarihini değiştirmiş ve bütün dünya devletlerini etkilemiştir.    18 Mart 1915'te itilaf devletleri ve özellikle Britanya İmparatorluğu'nun hesabı; İstanbul Boğazı'nı işgal etmek ve itilaf devletleri saflarında yer alan Rusya'nın Karadeniz limanlarında sıkışıp kalan 350 bin ton taşıma kapasiteli ticaret gemileri vasıtasıyla Rus'ların buğday ve petrolünü Avrupa'ya rahatlıkla taşıyabilmelerini sağlatmaktı.

Bizim burada üzerinde durmak istediğimiz Çanakkale'de kazanılan “ MUHTEŞEM ZAFER “ dir. İstanbul'u işgal etmek amacıyla, Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmayla, 18 Şubat 1915'de Çanakkale'de başlatılan saldırıların en geniş çaplı ve en güçlü olanı 18 Mart 1915'de yapılmış, ancak itilaf donanması çok ağır kayıplara uğrayarak deniz harekatından vazgeçmek zorunda kalmıştır. Bundan daha önemlisi, itilaf devletleri ve tüm emperyalist güçlerin; ÇANAKKALE'NİN GEÇİLEMEYECEĞİNİ ve 19.Tümen Komutanı Yarbay MUSTAFA KEMAL'in askeri dehasını, üstün cesaretini ve onurlu karakterini: bedelini ödeyerek anlamış olmalarıdır.

Osmanlı Devleti I.Dünya Savaşı’nda birçok cephede savaşmak zorunda kalmıştır. Bu cephelerin    en önemlisi Çanakkale'dir. VATANIN HER BİR KÖŞESİNDEN, yüzbinlerce vatan evladı Çanakkale'ye gönüllü olarak koşmuş, hiçbir zaman geri dönmeyi düşünmemiş, onur ve şereflerini en güzel şekilde savunmakla görevlerini layıkıyla yerine getirmişlerdir. Onlar; Çanakkale Zaferi'ni kazanmakla sadece bir zafer değil, bu milletin Anadolu'daki varlığını da korumuşlardır. Çanakkale, yakın tarihimizin en acı ve hüzünlü zaferidir. Zorluklar ve kısıtlı imkanlar içinde bulunan bir milletin, o dönemin en güçlü devletlerine ve silahlarına, bu vatanın evlatları olarak tek vücut halinde direnişinin gerçek destanıdır. Savaşın her anında; yaşanan bir insanlık onuru, dünyaya örnek olan üstün bir cesaret, üstün bir gayret, üstün bir fedakarlık ve insanlık dersi vardır.

Bir düşünün...! Belki de hayatlarında, canlarından başka bir varlığa dahi sahip olmayan ikiyüzellibin insan, ölmeyi göze alarak neden şehit oldular..? Bugün: kendileri ve destekçilerinin bencil çıkarları uğruna başkalarının hakkını da çiğneyerek sadece kendileri  için yaşayan, siyaseti ikbal olarak düşünüp post kavgasına dönüştüren, davranışları söylemlerine asla uymayan ve kendinden başkalarını düşman görenler rahat olarak yaşasınlar diye mi....?

Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın

Okunma Sayısı: 1008