Muğla
30 Nisan, 2024, Salı
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

VOROVSKİ VURULMASAYDI? LOZAN’DA NELER OLURDU?

07 Mart 2024, Perşembe 18:03

“En kötü barış, en haklı savaştan daha iyidir.”
Lozan’da Türk delegasyonunu tren garında karşılayan , Fransız gazeteci Sauerwin’di.
İsmet Paşa doğrudan Fransız gazetecinin yanına geldi. İsmet Paşa bu, Avrupa basınını çok iyi
bilirdi. O’nun ağzını aramak için bir iki şey sordu. Saverdin’in yanıtı;
-Pek iyi değil!
-Neden?
-Şundan ki, Poincare(Fransız Başbakanı) parlamentonun karşısına çıkarak,
Fransızları ilgilendiren tüm sorunlarda özveride bulunduk diyemez de ondan.
-Peki, ya İsmet paşa, ya Mustafa Kemal Paşa, halkının karşısına çıkıp, Millet
Meclisi’nin karşısına çıkıp, ülkemizin dirimsel noktalarında özveride bulunduk, yaşamaktan
vazgeçtik diyebilirler mi?
-Hayır! Onlar da diyemezler!
-O halde!?
Lozan Palas’taki otel sahibi Steiner , onları çok iyi karşıladı.
Konferans Genel sekreteri ilk akşam şu bilgiyi verdi;
-Siz geldiniz(Türkiye), Amerikalılar geldi, İtalyanlar geldi, Japonlar geldi. Yarın akşam
da Sir Horas Rumbold’la, General Pelle(İngiliz ve Fransız temsilcilerinden) geliyor. Pazartesi
saat: 15 de görüşmemek için bir neden kalmadı.
Massayli’nin sözlerinden iki yeni haber öğrendiler.
1-Konferans geciktirilmeyecek..
2-İngiliz baş delegesinin yerine Sir Horas Rumbold, Fransız baş delegesinin yerine de
İstanbul olağanüstü komiseri General Pelle gelecekti. İtalya’yı da Montanya temsil
edecekti.
Konferans Uşi’de 1923’ün 23 Nisan’ında Şato Otelinde açıldı.
Amacım burada Lozan’ı anlatmak değil, burada çarpıcı olaylara dikkat çekmek
istiyorum. Lozan üzerine binlerce sayfa tutan eserler var zaten.
Benim üzerinde durmak istediğim;Birincisi, İsmet paşa’nın her maddeyi görüşürken , Ankara’yı, yani hükümeti araması
vardı..Bir de zamanın başbakanı Hüseyin Rauf’un kendisine çıkardığı zorluklar vardı. Daha
sonraki zaman içinde Mustafa Kemal duruma el koyarak, İsmet paşa’yı Ankara’yla
görüşmekten kurtardı…
Lozan’da şu maddeler, bu istekler görüşüldü deniyor da, bir olayın üzerinde çok fazla
durulmuyor. Onu anlatmak istiyorum;
Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı boyunca Lenin’in başında bulunduğu Sovyetler Birliği
Türkiye’ye, özellikle Mustafa Kemal ve arkadaşlarına çok yardım etmişti. Bu görüşmelerde
de, emperyalistler karşısında Türkiye’yi yalnız bırakmak istemiyorlardı.
Birinci Lozan görüşmelerinde de Sovyet temsilcisi Çiçerin’in çok yardımı olmuştu.
İkinci görüşmelerde Çiçerin’in yerine Sovyetler’in Roma büyükelçisi Vorovski temsilci
olarak gönderildi. Pasaportunun vize edilmediğini öğrendi.
Massigni’ye başvurdu.
Uzun uzun anlatmaya gerek yok. Vorovski’nin konferansa katılması engellenmek
isteniyordu.Bunun için her şey yapıldı.
Vorovski bunu şöyle açıklayacaktı:
-Müttefiklerin, Sovyet Rusya’yı konferanstan uzaklaştırmak için bazı zabıta
olaylarına başvurduğunu sanıyorum.
Vorovski, Lozan’da epeyce kötü bir durumda dolaşıp durmaktaydı. Hiç kimse yüzüne
bakmıyordu. Türk delegasyonundan uzak tutuluyordu. Konferansa katılmaması için elbirliği
ile çalışılıyordu. Müttefikler Sovyetler’e şunu demek istiyorlardı:
-Bizim dediklerimizi imzalayacaksanız gelin!...
İsmet Paşa, Boğazlar konusu konuşulurken Sovyetler’in de gelmesini isteyince,
kıyamet koptu.
Rumbold:
-İmza edeceklerse tabii ki gelebilirler…
Sovyetler ise;
-Siz, şimdi bizi konferansa alın, imza edip etmeyeceğimizi o gün geldiğinde size
söyleriz…
Vorovski, Cecile Otelinde çağrılmak için bekliyordu.Bir Pazar günü İsviçreli faşistler onu görmek istemişti. Başaramamışlardı. Görmek
demeyelim de, vurmak diyelim…
Lozan’a giden Türk gazetecilerinden biri , Cecile Otelinin holünde Vorovski’ye rastladı.
Onunla şu kısa görüşmeyi yaptı:
-Sn Vorovski, Boğazlar Sözleşmesini imzalayacak mısınız?
-Henüz hiçbir karar görmedim ki…
-İmza etmeme olasılığınız var mı?
-Buna ilişkin de ülkemden bir emir almadım.
-O halde imza etmeyeceksiniz…
-Sözleşmenin bu biçimini imza etme konusunda yetkim yoktur. Ancak müttefikler,
Çiçerin tarafından daha önce ileri sürülen Sovyet meşru haklarını dikkate alırlarsa, o zaman
iş değişir, imza ederim.
-Almazlarsa?
-Almazlarsa, şimdilik imzaya yetkim yoktur.
-Yetki verilmesi olasılığı da yok mu?
Vorovski gülerek bu soruya şu karşılığı verdi;
-Orasını Çiçerin’den sorunuz.
10 Mayıs gece saat 21.3 gibi Türk delegasyonu Lozan palas’ta oturuyordu. Kendi
aralarında sohbet ederlerken, içlerinden biri;
-Otelde bizden başka kimse kalmadı.
-Evet, herkes dans etmek için Beau –Rivage’ye gidiyor…
Tam bu sırada otel lobisinde bir hareketlilik oldu. Gazeteciler bir o yana bir bu yana
koşuşturuyorlardı.
-Bir olay mı var?
-Evet, kalkalım da anlayalım.
Kapının önünde bir gazeteci so-Ne!?
-Vorovski’yi öldürmüşler…
-Ne zaman?
-Bu akşam, az önce olmuş…
-Nerede?
-Otel Cecile’de.
-Kim öldürmüş?
-İsviçreli faşistler…
Gerçekten Alexi Conradi adlı biri O’nu öldürmüştü. Sovyet basın ataşesi Arenski ile
sekreter Riyankovski de yaralanmıştı.
Olayın üzerine gazeteci Ali Naci Karacan, hemen Cecile Oteli’ne geldi. Otelin
sahibinden olayı dinlediler.
Vorovski’nin İsviçreli faşistler tarafından öldürülmesi üzerine herkeste, yani Türk
delegasyonunda ACABA!? Diye bir kuşku yaratmıştı.
İsmet paşa ve Türk yetkilileri yaralı olan Sovyet elemanlarını hastanede ziyaret ettiler.
Bu Türkler için pek iyi olmamıştı.
Şimdi çok üzerinde durulmayan bu olay sonunda şunu sormak istiyorum;
-Vorovski Lozan görüşmelerine katılsaydı, Türkiye’nin lehine mi, yoksa aleyhine mi
olurdu? Vorovski cinayeti tam araştırılmış mıdır?
Araştırılmaya değmez mi?rdu:
-Doğru mu?


Okunma Sayısı: 137

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.