YERLİ MALI KULLANMAK BİR VATANDAŞLIK GÖREVİDİR…

Aralık ayının ikinci haftası Tutum ve Yerli Malı Haftası olarak kutlanır(dı) ülkemizde. Cılız da olsa yine de kutlanacak...
Yine okullarda çocukların evlerinden getirdikleri, kuru ve yaş meyveler, annelerinin yaptıkları pastalar, çörekler, kekler her gün ayrı bir sınıfta yenecek, içilecek. Ama bugünle ilgili bunların dışında akılda kalan bir şey anlatılmayacak. Dört bir yanımızı krizlerin sardığı bir dönemde biz bu haftayı aylara, hatta yıllara yaymak istiyoruz. Taa, kriz aşılana kadar...Değerli öğretmenlerim, çocuklarınıza hiç değilse yerli malı yiyecek ve içecek listeleri yapın. Sevgili çocuklar, hiç değilse, yiyeceklerinize, içeceklerinize dikkat ederek kutlayın bu haftayı. Ne bileyim ne olduğu belli olmayan gazlı ve kolalı içeceklerden uzak durun. Türkiye’de üretilen  meyva sularını tullanın. Siz, en iyisi, beslenme çantanıza, annenizin, ninenizin, ablanızın evde yaptığı kurabiyeleri, sabah okula gelirken taze taze sıktığınız portakal suyunu koyun!?Böylesi daha iyi değil mi? Bunları çoğaltabiliriz. Tabii portakalın suyunu bırak hocam, sanki portakalı görüyoruz da...der gibisiniz.  
Madem bu hafta(biz aylar diyoruz) Yerli Malı Haftası) gelin size yeni bir Yerli Malı tarifi yaparak söze girelim. Peki nedir yerli malı?
YERLİ MALI: Ülkemizde tüketici haklarına, sendikal haklara ve çevreye saygılı bir şekilde verimlilik esaslarına uygun olarak üretim yapan, vergisini dürüst bir şekilde ödeyen, ülkemizde katma değer bırakan firmaların ürettiği mallar YERLİ MALIdır.
Yani adında yerli Malı olması yerli malı olduğu anlamına  da gelmez. Aksine adında yabancılık varsa da yerli malı olmasına engel olmaz. Yeter ki yukarıdaki esaslara uygun bir üretim olsun!
Uzun yıllar önce, yerinde bir kararla ülkemizde başlatılan YERLİ MALI YURDUN MALI, HER TÜRK ONU KULLANMALI  kampanyaları, küreselleşme adı altında küçümsenen bir şey gibi anlatılıyor.
Oysa, Japonya gibi, Amerika gibi bugünün zengin ülkeleri buna benzer kampanyalar düzenlerken, bizde adlarının başına liberal sözcüğünü koyan bazıları Türkiye’de bu kampanyaları anlamsız bulmaktadırlar.
Artık her adım başında krizden, işsizlikten, geçim darlığından  bahsedilmektedir. Bahsi geçelim, her alanda kriz kendini hissettirmektedir.
-Bugün ülkemizdeki kriz göstergeleri var mıdır? Nelerdir?
*Fabrikalar, işyerleri kapanmaktadır.
*Fabrikalar ve işyerleri kapandığı için çalışanlar işlerini kaybetmekte ve işsizlik giderek artmaktadır.
*Fabrikaların kapasite kullanım oranı düşmektedir.
*Durgunluk içinde enflasyon(stagflasyon)yaşanmaktadır.
*Yeni yatırımlar yapılamamaktadır.
*Borsa, döviz, altın gibi değişim araçlarıyla kamu oyu oyalanmaktadır.
*İç ve dış borç sürekli artmaktadır.
*Toplanan vergiler azalmaktadır.
*En temel kamu hizmeti olan eğitim, sağlık ve sosyal güvenliğe, devlet bütçesinden ayrılan pay azalmakta ve kamu hizmetleri aksamaktadır.
*Çalışanların ücretleri sürekli azalmaktadır.
*Tüketicilerin alım gücü azalmakta, hayat pahalılığı çekilmez hal almaktadır.
    
Yukarıda sayılanlar sadece bazılarıdır. Bizce bu yanlış ekonomik tercihlerden kaynaklanmaktadır. Bunun yanında, tüketici bilincinin, verimlilik ve tasarruf bilincinin, yerli malı kullanma bilincinin ve en önemlisi hak arama ve toplumsal bilincin yeterli olmayışının da krizi hızlandıran nedenlerin arasında gösterilmesi yanlış olmayacaktır.
Yerli Malı Kullanmak Niçin Vatandaşlık Görevidir?
*Paramızın bizim ülkemizde kalması, başka ülkelere gitmemesi için,
*Ülkemizde kalan para ile yatırım yaparak, fabrikalar ve işyerleri açarak üretimi artırmak için,
*Fabrikalar açılınca işsizlere iş bulunacağı için,
*İşsizlere iş bulununca, tüketimin artacağı ve piyasanın canlanacağı için,
*Ekonomi canlanınca vergi mükelleflerinin vergilerini ödeyebilecekleri için,
*Ekonominin canlanması ve vergilerin toplanmasıyla devletin iç ve dış borçlarının azalacağı için,
*Çalışanların daha iyi  ücret almalarının sağlanacağı için,
*Yoksulluğun giderilmesine, toplumsal gönencin ve huzurun sağlanabilmesine katkı sağlanacağı için,
*Yerli Malında GDO lu katkı olmadığı için,

YERLİ MALI KULLANALIM
YERLİ MALI KULLANDIRALIM        

Okunma Sayısı: 218