LAÇİNNN
Muğla
15 Haziran, 2025, Pazar
  • DOLAR
    39.58
  • EURO
    45.66
  • ALTIN
    4328.3
  • BIST
    9.312
  • BTC
    105999.41$

AY­DO­NAT KA­PAN­DI

20 Eylül 2018, Perşembe 17:13

Ço­cuk­lu­ğu­mun Kar­şı­ya­ka'sı bi­ti­yor artık. Bitti de ka­bul­le­ne­me­di­ğim için anı­la­rım­la ye­ti­ni­yo­rum belki de. İş Ban­ka­sı'nın bah­çe­sin­de yedi veren gül­le­ri­nin aç­tı­ğı, yem­ye­şil çi­men­le­rin için­de­ki bi­na­sı yok olalı kaç yıl oldu tam ola­rak anım­sa­mı­yo­rum. Ses, Melek, Zafer, Şan, Elif, Efes, Şeref, Cihan Si­ne­ma­la­rı ne zaman yok oldu. Av­cı­lar Ku­lü­bü de bir­den bir masal gibi uçu­ver­di. İlk iç­ki­mi iç­ti­ğim Ka­luç­la­rın üs­tün­de­ki mey­ha­ne sa­de­ce anı­la­rı­mı süs­lü­yor. İçinde ba­lık­çı­la­rın, ma­nav­la­rın, kah­ve­le­rin bu­lun­du­ğu Havra ne­re­ye gitti.
Mey­ha­ne­le­rin so­ka­ğın­da bir­kaç bi­ra­ha­ne­den başka bir şey kal­ma­dı gö­rü­nür­de. Cadde üze­rin­de­ki Kemal'in Yeri'nin ko­ku­su şimdi bile bel­le­ğim­de tap­ta­ze öy­le­ce du­ru­yor. Sami Pas­ta­ne­si­ni anım­sa­yan var mı? Hele is­ke­le­nin ya­nın­da­ki Tilla, va­pur­dan inin­ce in­sa­nın iş­ta­hı­nı ka­bar­tan balık, et ız­ga­ra ko­ku­la­rı­nı nasıl unu­tu­rum. Ger­çek Kar­şı­ya­ka­lı­lar nasıl unu­tur. Şim­di­ler­de kaç kişi anım­sı­yor yaz­dık­la­rı­mı. Kar­şı­ya­ka büyük bir göç dal­ga­sı­na ye­nil­miş gö­rü­nü­yor. Kar­şı­ya­ka'nın ünlü ma­na­vı Şen Manav yok olsa da gö­nül­ler şen olsun di­ye­ce­ğim, ama ol­mu­yor.
Kar­şı­ya­ka ge­le­ne­ği­ni sür­dü­ren mey­ha­ne­ler bir bir yok olu­yor. Gü­nü­müz­de bunu Kulis ve Ay­do­nat sür­dü­rü­yor­du. Gü­cü­müz yet­ti­ğin­ce uğ­ru­yor­duk. Ay­do­nat'ın sa­hi­bi Hayri ağa­bey­di. Aile­siy­le bir­lik­te yö­ne­tir­ler­di. Eşi, oğlu, kızı Arzu'yu da gö­rür­düm. Ora­nın mü­da­vim­le­ri Kar­şı­ya­ka'nın eş­ra­fıy­dı. Ya­ban­cı­lar pek uğ­ra­maz­dı. Kızı Arzu öğ­ren­ci­miz ol­muş­tu. O yüz­den ayrı bir dost­luk vardı ara­mız­da. Son bir­kaç yıl­dır iş­le­rin iyi git­me­di­ği­ni söy­lü­yor­lar­dı. Söy­le­me­le­ri­ne gerek yok, maç gün­le­ri dı­şın­da bir iki ma­say­la yü­rü­me­ye­ce­ği bel­liy­di. Mekan ken­di­le­ri­nin ol­du­ğu için epey da­yan­dı­lar. Yaz bo­yun­ca git­tik, ar­ka­daş­la­rı da alış­tır­mış­tım.
Gi­der­dik kendi evi­miz gi­biy­di. Pa­ra­mız yok, önem­li de­ğil­di. Ol­du­ğun­da öder­si­niz, derdi Hayri ağa­bey. Bir­kaç eski Kar­şı­ya­ka­lı bir iki kadeh iç­kiy­le dalıp gi­der­ler­di. Me­ze­le­ri yal­nız­lık, ya­pa­yal­nız­lık­tı. Kim­se­ler de kal­ma­mış­tı es­ki­ler­den. Her yu­dum­da öyle bir da­lar­lar­dı ki işte o zaman kadim dost­la­rı yan­la­rın­da bi­ti­ve­rir­di. Hey gidi gün­ler hey, de­me­den ede­mi­yor­duk. Ne­re­den ne­re­ye gel­miş­tik. Ya­şa­dı­ğın il­çe­ye ya­ban­cı­laş­ma­dan başka bir şey de­ğil­di. Cad­de­ye çı­kın­ca ya­ban­cı­laş­ma­yı daha somut ya­şı­yor­duk. Her­kes bir­bi­ri­ne ya­ban­cıy­dı. Göz göze gel­mek­ten çe­ki­nen insan yu­ma­ğı, insan seli için­de bir dost bakış ara­ma­nın he­ye­ca­nı ye­ti­yor­du. Sonuç mu, yine hüs­ran…
Bir ara çar­şı­ya in­me­dim. Okul­lar açıl­mış­tı, sabah çıkıp akşam dö­nü­yor­dum. On gün önce Eshot So­ka­ğı­na ilk kez bu denli ya­ban­cı­laş­tı­ğı­nı ya­şa­dım. Ay­do­nat Mey­ha­ne­si­nin ye­rin­de yel­ler esi­yor­du. Onun ye­rin­de bir mar­ket yer alı­yor­du. Ço­cuk­lu­ğum, genç­li­ğim ba­şı­ma yı­kıl­dı san­dım. Ağ­la­ma­mak için zor tut­tum ken­di­mi. Kar­şı­sı­na geç­tim, yas­lan­dım du­va­ra. Bir sis kat­ma­nı­nı del­dim geç­tim. Bir masal dün­ya­sın­day­dım. Bir­bi­ri­ne gü­lüm­se­yen, an­ne­min ba­ba­mın ha­tı­rı­nı soran in­san­lar, selam söy­le­yen­ler sıra sıra ge­li­yor­du. Yemek yeni ye­miş­tim. Ses Si­ne­ma­sı­nın al­tın­da­ki tost­çu­ya gi­di­yor­dum. Daha önce dö­ner­li san­da­viç yedim. Eve pey­nir almam ge­re­ki­yor­du. Kah­ra­ma­noğ­lu Man­dı­ra­ya uğ­ra­dım. İyi pey­nir yok­muş, Kaluç Şar­kü­te­ri­ye git dedi. Şen Manav'dan do­ma­tes aldım. Oğlu Meh­met Ali sınıf ar­ka­da­şım­dı. Annem, ba­ba­ma selam söy­le­di. Elim­de yük­ler mut­la­ka tost yi­ye­ce­ğim. Ses Si­ne­ma­sı­nın önüne git­tim. Si­ne­ma ka­pa­lıy­dı. Tost­çu­ya bak­tım. Şiş­man tost­çu ora­day­dı. Tost dedim. Bitti, dedi. Bun­dan sonra pizza sa­ta­ca­ğım, dedi. Pizza ne, diye so­rar­ken, bir el om­zu­ma uzan­mış­tı. Li­se­den sınıf ar­ka­da­şım Cemal, Deve Cemal. Ne ya­pı­yor­sun bu­ra­da? Hiç dedim. Yo­rul­dum da, bırak ayak yap­ma­yı sen yo­rul­maz­sın. Ay­do­nat'taki anı­la­ra mı dal­dın? Sus­tum. Geç­mi­şe kulak ver, dedim. Cemal durur mu, ka­fa­yı mı sı­yır­dın sen, dedi… Ne di­ye­bi­lir­dim ki…


Okunma Sayısı: 8445

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.