BÖ­LÜK PÖR­ÇÜK D A T Ç A ,

Yeni yıla ,Datça hakkında taze bilgilerle girelim istedik..
Bir türlü sahiplenemediğimiz, gün be gün yolunmuş tavuğa çevirdiğimiz , Datça'mızın yöre isimlerinin hangi kaynaklardan süzülüp geldiğini dahi merak etmeyiz..
Nasıl olsa Datça yarımadası bize her şeyini veriyor. Biz ona b*k veriyoruz..
Bakalım .. dağınık bir yerleşim olan ,Datça'mızın mücevherlerinden Mesudiye köyümüzün bir bölümüne niçin Avlana(avlonya) deniyormuş..?
Meğer sem Avlana-Avlonya adı, bir zamanlar Datça ekonomisinin bel kemiği olan, zaman içerisinde hakkın rahmetine kavuşturduğumuz PALAMUT MEŞEŞİ'nden geliyormuş..
Onu da yine bu ülkeye iki-üç gömlek bol gelen Halikarnas balıkçısı Cevat Şakir merhumdan öğrenelim..
(Kaynak-deniz gurbetçileri)
"....Çakır Ayşe Avlonyalı (Avlana) değildi. Hisarönlü idi. Balıkçı Hamza ile  evlenince Avlonyalı olmuştu. Avlonya'da , Datça-Palamut bükünde olduğu gibi vadiler gür palamut meşesi ağaçlarıyla kapkara ve karanlıktı.."
"... Avlanadan frenk ellerine koca kayıklar dolusu palamut ihraç edilirdi.(1) Palamutun frenkçesi "VALONEA " olduğu için oraya AVLONYA (avlana) adı takılmıştı.
Sonradan orada çok güzel portakal ağacı yetiştiği anlaşılınca, bir kısım meşe ağaçları köklenerek yerine portakal ağaçları dikildi. İşte Çakır Ayşe'nin iki odalı badanalı evi portakal ağaçlarıyla gölgeleniyor, hem de onlarla besleniyordu. Palamut büküne Salih dedeyi görmeye gitmemişse evinin önüne , portakal ağaçlarının gölgesine oturur kaba yapağıdan fanilalar örerdi..(sürecek)
(1) Bilinenin aksine .. Palamut ağacının para eden yeri meyvesi değildir. Meyvesinin kabuğu üzerindeki biz Datçalıların "Pürçük" dediğimiz maddedir. "tanen" ihtiva eden bu madde bir zamanlar boya sanayiinde ve deri tabaklama maddesi olarak kullanılırdı. Tanen, suni olarak üretilince ekonomik değerini yitiren Palamut ağaçlarını kesip , tütün tarlasına çevirmek zorunda kalmışızdır.

Okunma Sayısı: 729