FİFİ İLE BABASI
14 Nisan 2025, Pazartesi 18:18Aziz Dostlar !
Takdir edersiniz ki merhameti olmayan insanın, insanlığından da şüphe etmek gerekir. Hayvanlara acımak ta merhamet sahibi insanın göstergesinden biridir. Bu duyguyu alemlere rahmet, peygamberimiz Hz. Muhammed’de ve onun arkadaşlarında görürüz. Hatta peygamberden en çok hadis rivayet eden seçkin sahabeden birinin lakabı ‘’kedicik babası’’ manasına gelmek üzere Ebû Hureyre idi. O dönemde hayvan sevgisi ile dolu yaşanan olaylar kısıtlı olan bu köşemize sığmayacak kadar çoktur. Bunlardan birisini dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışalım. Efendimiz ordusuyla Mekke’ye hareket halindeyken yeni doğurmuş, yavrularını emziren bir köpek gördü. Rahmet elçisi devesinden inerek bir sahabeyi bu hayvanın başına nöbet tutmak için görevlendirdi. Ta ki ordu buradan geçinceye kadar hayvan ve yavruları zarar görmesin diye. Tam o noktada ashaba dönerek şöyle buyurdu. ‘’Yerdeki bütün mahlûklata merhamet edin ki göktekilerde size merhamet etsin’’
Çocukluk yıllarımda ‘’ Benli’’ isimli bir kedimiz vardı. Bundan 30 yıl önce de yazlıkta beslediğimiz kıskanç mı kıskanç’’ Miço’’ isimli bir köpeğimiz olmuştu. O kadar kıskançtı ki komşumuzun köpeğinin adının anılmasına bile tahammül edemez, hemen hırlamaya başlardı. Dostlar ! her şeyde olduğu gibi sevgide de ölçülü olmak gerekir. Hatta ibadette bile. Ölçü kaçtığı taktirde istenmeyen olaylarla karşılaşılması kaçınılmaz hale gelir. Bundan tahminen 25 yıl kadar önce Hürriyet gazetesinin arka sayfasında Amerikalı ölen varlıklı bir hanımın mirasını kedilerine bıraktığı haberlerini duyunca irkilmiş ve şaşırmıştım. En şerefli varlık olarak yaratılan insan oğlu aklını bu kadar mı kaybeder diye düşünmüş, bu duygu ve düşüncelerle aşağıdaki şiirimi kaleme almıştım. Birlikte okuyalım.
FİFİ İLE BABASI
Bahardan kalma bir gün, parka çıkmıştım erken
Temiz hava almaya, herkes daha yatarken
Bakındım etraflara, belki çıkar tanıdık
Şu sima mahalleden, yan apartmandan Sadık
Arkasında yine iti, ufacık akça pakça
Çiğ düşmüş çimenlere, yerler biraz ıslakça
Üç beş kişi daha var, orda, burda köşede
Pazar günkü o neşe, hani şimdi nerede
Her sabah alır onu, sokak, sokak dolaşır
Yoruluca da bazan, alır kucakta taşır
Tanıştırırken onu, benim kızım ‘’Fifim’’ der
Fakirin bilmediği, ne de güzel şeyler yer
Kitabımı okurken, arada gözüm onda
Sadık zevkten dört köşe, Fifi de hemen yanda
Kurtulur bir an ipten, hür olduğunur sanır
Sadık bey çağırınca, koşar gelir yalanır
Ne hikmetse bilinmez, hep taş dibini koklar
Başka yer yokmuş gibi, ağaç altını b..klar
Bir ara silkelenir, zevkle durur kaşınır
Kum havuzunu koklar, koklar, koklar eşinir
Bir azman kangal görür, korkudan tir tir titrer
Baba da telaşlanır, o da döker soğuk ter
Laf olsunlardan diye , bir iki hav hav der
‘’Sana göre değil Fifim, kes hav havı sus yeter’’
Fifi deyip te geçme, Avrupadır maması
Kazara hasta olsa, aile tutar yası
Düşünmez ki köpekten, her hastalık beklenir
Aile doktoruna, veteriner eklenir
Hayvan deme ‘’Fifi ye, baba buna bozulur Yarışmalarda adı, liste başı yazılır
Hayvanın keyfimisin, üç adımda bir işer
Geçer böyle saatler, baba da ayak şişer
‘’Çok yordun beni kızım, bu sabahlık bu kadar
Sıkılacaksın evde, daha bir de akşam var.’’
Baba yorgun Fifi mest, evin yolunu tutar
Bu minval üzre böyle, geçer akşam sabahlar
Medeni densin diye, bunca rağbet köpeğe
Yolda bir yetim görse, eli varmaz sevmeye
Utanmasa başına takacak, altın bir taç
Şu topluma baksana, yüz binlerin karnı aç
Bozulmuş bir toplumdan, bu sadece bir kesit
Görüyorsun insanı, esir alıyor bir it
Sade ite mi dersin, insanın esareti
Para, kadın, mal, şöhret, buna da yok metaneti
İnsan çok aziz varlık, geri de gelmez zaman
Ömür elden gidiyor, hemen de hızlı pek yaman
Yaradandan ötürü, mahlukat sevilmeli
Ama bir it peşinde, saatler geçmemeli
Okunma Sayısı: 170
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.