GÖREV VE SORUMLULUK - ONUR VE İNTİHAR
02 Nisan 2015, Perşembe 10:43Geçen hafta televizyonda spiker; Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi'nin İzmit Körfezi'nde yapılan Körfez Geçiş Köprüsü inşaatında, köprünün iki yaka arasına gerilen halatın kopmasından kendisini sorumlu tutan mühendis'in, bilek ve boğazını keserek intihar ettiği haberini veriyordu. İlk anda: intihar eden kişinin kim? olduğunu duyamadığım için büyük bir şaşkınlık yaşadım. Görevinin gereklerini yerine getirmediğini düşünerek vicdanı ile hesaplaşan ve oluşan kazada kendisinin sorumlu olduğu kanaatine ulaşan ve bu utancı taşıyamayacağını düşünerek canına kıyacak kadar onuruna düşkün kişi kim olabilirdi? Kaldı ki! oluşan kazada herhangi bir yaralanma veya ölüm olayı yokken ve böyle büyük projelerin, muhtemel kazalara karşı sigortalanması nedeniyle mali kayıpların da karşılanacağını düşünürsek.
Haberde; bileklerini ve boğazını maket bıçağıyla keserek yaşamına son veren mühendisin, bıraktığı notta, halatın kopmasından kendisini sorumlu tuttuğu için yaşamına son verdiğini ve cesedin, Yalova'nın Altınova İlçesi'ndeki mezarlık girişinde okula giden öğrenciler tarafından bulunduğunu belirtiliyordu.Böyle bir davranışı, nasıl bir insan yapmaya cesaret gösterebilirdi? Aklımı ve hafızamı zorluyor ve bunu bir şekilde kabul edemiyordum. Çünkü: geçmiş otuz-kırk yıl öncesinden bugüne kadar, ülkemiz genelinde, birden fazla kişinin ölümüne ve yüzbinlerce lira zarara neden olan onlarca büyük kazanın yaşandığını dün gibi hatırlıyorum.
Ama hiç birinde, görevini ihmal eden yetkili kişilerin, vicdani sorumluluk duygusu ile hareket ederek kendilerini yargılayıp ardından intihara kalkıştıklarını ne gördüm ne de duydum. Bildiğim ve duyduğum tek şey; böyle durumlarda yetkili ve sorumlu kişilerin, kabahat ve sorumlululuklarını üstlenmek yerine, bu cesareti göstermekte acze düştükleri, suçlarını, ilgisiz ve suçsuz kişilerin veya kullanılan malzemelerin üstüne atmaya çalıştıkları idi.Ertesi gün gazete haberlerinde gerçeği öğrendim. İntihar eden, 51 yaşındaki Japon mühendis Kishi Ryoichi idi. Şaşırmadım ama, saygı dolu bir üzüntü duydum.
Gençlik yıllarımızda japonları, özellikle II.Dünya Savaşı'nı konu alan filimleri izleyerek tanımaya başladık. “Kamikaze” olarak tanımlanan intihar uçuşlarını, esir düşmenin veya Kobe depremi sonrası verdiği onarım sözünü yerine getirememenin veya başarısızlıklarının utancını yaşamamak için, değer verdikleri ONURLARINI korumak amacıyla, kendi gelenekleri olan bir yöntemle “ Harakiri” yaparak canlarına kıydıklarını öğrendik ve hayranlık duyduk.
Bu olay; bir halatın kopması olarak görünse de, japonların görev ve sorumluluk anlayışları, ahlaki değer yargıları ve herşeyden üstün tuttukları ve canları pahasına korumaya çalıştıkları ONURLARI açısından değerlendirdiğimizde Japon mühendisin bu yolu seçmesini, ahlaki değer yargılarını öğrendiğimiz için gayet iyi anlıyorum ve derin bir üzüntü duyuyorum. Anlamadığım şey, be kardeşim..! Neden memleketinden binlerce kilometre uzakta bir yerde bunu yaptın ve bu ahlaki değerlerini Japonya'da neden bırakmadan geldin? Burası Japonya değil ki...! Kaldı ki bizde; ne böyle bir etik anlayış, ne böyle bir görenek, ne böyle bir eğitim, ne böyle bir tutum ve davranış alışkanlığı zaten yok ki..! Bizden örnek aladın diyebileyim...! Çok yazık oldu, çook...!
Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın
Okunma Sayısı: 1059
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.