SİYAH BEYAZ - ANLAMAYANA DAVUL ZURNA AZ
01 Ocak 1970, Perşembe 03:00Şaşılacak şey! Şu küçücük ilçede ne kadar çok, hayal kırıklığı, memnuniyetsizliği, acı duyma hali, alışılmadık duyguları, bir arada yaşarken, tepkisiz kalma halimizi nasıl başarıyoruz, olanları nasıl sükûnetle karşılıyoruz. Bütün etrafımız büyük bir kalkınma, refah, gelişme, büyüme, hamlesi içinde iken! Fakirleşmeyi kabullenmiş gibi, tepkisiz, hareketsiz, ruhsuz, yerimizde oturuyoruz.
Dünyada “epey”azalmasına rağmen hala yolsuzluk ve yoksulluk için çare ve önlem arayışı içindeyken! Yolsuzlukta büyük deprem yaşamış ilçemizdeki yolsuzluğun, doğurduğu yoksulluk enkazının “halka” olan maliyetini azaltma önlemlerini düşüneceğimize, oturmuş Ankara’daki yolsuzluğu konuşuyoruz veya bizde ki rüşvetçinin çetelesini tutuyoruz! Efendim şu kadar şantiyesi var. Efendim ilin zenginler sıralamasından şu üst sıralarda. Falan, filan.
İlimizde büyük şehir yasasıyla başlayan, yerel idarelerin yetkilerinin artırılması imkânlarının hala farkında değiliz. Oysa! Yerel ihtiyaçların, Yerel seçici önceliklerin, Yerel araştırma sonuçlarının, Yerel nitelikli değerlerin, yerel kaynakların, amaçlarına uygun irdelenip, aktif hale getirilmesine çalışılmalı. Turizmde çeşitliliği ve diğer gelir kaynaklarının çeşitliliği sağlanarak hak edilen refah düzeyinin gerçekleşmesi ve korunması için uygun şartları oluşturma arayışlarını zorlamalı. Öylesine boş boş okuyup, dinleyip, yan gelip yatmakla, kahve köşelerinde dedikodu yapmakla olmaz.
Olumlu beklentileri dile getirenlere kulak tıkamak, görmemeye çalışmak, yapıcı eleştirileri dikkate almamak, başarısızlığı peşinen kabullenmek anlamına gelir. “İlçe kalkınmasında sorumluların, programlarını plânı projelerini” yürütecek kadrolardan bulunması gereken meziyetlerden, ahlâk, namus, yetenek, referans, bilgi, beceri, kültür ve etik değerleri, gibi özelliklerin yanında “duyarlılık algısı” mutlaka olmalıdır. Sanki hiç önemsizmiş gibi büyük bir çoğunluk kötü giden sürece kaygısız kalmayı, görevli muhatapları sorgulamamayı, toplumun kendine olan ihanetin bir biçimidir.
Küçük bir azınlık olan eski müdavimler, geçmiş on beş yılın vermiş olduğu alışkanlıklarıyla “işini yürütme” sevdasına kapılmış memleket batsa da! Yitirecekleri bir şeyin olmadığına sakın inanmasınlar. Kendilerinden sonraki kuşaklarına sefalet bir gelecek hazırladıklarını bilmelidirler.
Yıllarca ilçeye lider olacak birilerini seçmektense! Kendi işini yürütecek, dost, akraba, hatırına seçilen ayakçı takımının belirlemekte etkili olduğu siyaset iflâs etmiş görünmekte, yetenek yoksulu siyasetçiler seçildiği içindir ki! İlçe hak ettiği verimli yönetimlere kavuşmamıştır.
Okunma Sayısı: 606
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.