Muğla
27 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

UNESCO ölümünün 50 yılında 2023 yılını “ Aşık Veysel Yılı“ ilan etmişti. T üm dünyada anılmıştı. Bu sene de saygı ve özlemle anıyoruz. (25 Ekim 1894

28 Mart 2024, Perşembe 18:43
UNESCO ölümünün 50 yılında 2023 yılını “ Aşık Veysel Yılı“ ilan etmişti. T üm dünyada anılmıştı. Bu sene de saygı ve özlemle anıyoruz. (25 Ekim 1894


Yunus Emre geleneğinin son temsilcisi Aşık Veysel, Pir Sultan Abdal,
Kaygusuz Abdal, Köroğlu, Karacaoğlan, Dadaoğlu ve Anadolu
topraklarında bu gelenekte yetişmiş daha onlarca halk ozanlarından biridir. 51
ölüm yıldönümünde de yine hem ülkemizde hem de yurt dışında çeşitli
etkinliklerle anılıyor ve tüm yönleriyle tanıtılıyor.

Birleşmiş Milletler, Eğitim ve Bilim Örgütü UNESCO 2023 yılını ona adamıştı ve tüm dünyada ve ülkemizde etkinliklerle anılmıştı.

Eserleri sadece Türkiye içinde değil yurt dışında da çalınıp söylenmektedir.
Amerikalı elektrogitar virtüözü Joe Satriani 2008‘de çıkardığı albümde
“Aşık Veysel“ isimli bestelediği enstrumental bir esere de yer verdi.

Türkiye‘de eserleri, hem ülke dışında hem ülke içinde başta Fazıl Say olmak
üzere; Tarkan, Barış Manço, Selda Bağcan, Haluk Levent ve Hümeyra gibi
birçok sanatçı tarafından yorumlandı.
22 Kasım 1963 yılında ABD başkanı J. F. Kennedy bir suikast sonunda
öldürüldüğünde, Şikago Radyosu sunucusu dinleyenlerine onun bir türküsünü dinletir. Dinleyiciler telefonla arayıp program sunucusuna, şarkının sözlerini anlayıp anlamadığını sorunca, şu karşılığı alırlar: “ Doğrusu şarkının sözlerini şu anda
burada, stüdyoda hiç birimiz anlamıyoruz. Ama melodisi o kadar etkileyici ki, şu anda
içinde bulunduğumuz durumu bundan daha iyi anlatacak başka bir melodi olamaz…“diyerek dinleyicilerine Aşık Veysel’in türküsünü dinletmeye devam eder o gün.
Aşık Veysel’in müziğinin sadece Anadolu coğrafyası ile sınırlı olmayıp, evrensel
boyutu ve tınısını anlatma bakımından oldukça çarpıcı bir örnektir bu.
A.Veysel, gerçek adıyla Veysel Şatıroğlu, 25 Ekim 1894 Sivas-Şarkışla
doğumludur. Çocukken çiçek hastalığı nedeniyle görme yetisini kaybeder. Babasının
oyalansın diye eline verdiği küçük bir saz hayatının dönüm noktası olur. Kendi
kendine çalarak ve çevresinden duyup dinledikleriyle adeta bir mucize yaratır.
Gözleri görmediği halde çalıp söylemeyi ilerletir. Şiirlerini türkü formunda söyler ve
tüm eserlerinde hoşgörü, sevgi, çevre ve doğa dostu gibi konuların yanısıra,
yaşamı boyunca barıştan ve sevgiden yana şiir ve türküleriyle artık iyice tanınmıştır.
Türkiye“de aşıklık geleneğinin en önemli temsilcilerinden birisi olarak kabul gören
Veysel, Türkçe dilini de yalın ve güçlü bir şekilde kullanmasıyla da takdir edilir ve çok
sevilir.
Onu ilk keşfeden yazar, şair ve siyasetçi Ahmet Kutsi Tecer olmuştur. O dönemde
Sivas Milli Eğitim Müdürü iken düzenlenen ozanlar bayramında onunla tanışır ve bir
daha peşini bırakmaz. O yüzden A. Veysel de ondan hep, „Dilimin bağını o çözdü“
diye söz etmiştir.
Anadolu aydınlanmasında büyük rol oynayan Köy Enstitülerinin tüm ülkedeki eğitim seferberliğinin okuma yazma bilmeyen öğretmeniydi o. Saz öğreticiliği ona Anadolu’nun her yöresinden insanlar kazandırdı. Yaşar Kemal, Ruhi Su, Ümit 
Yaşar Oğuzcan’la da bu vesileyle dostluklar kurdu. Anadolu’da bir çok yörede ozanlar bayramını bizzat kendisi organize etti.
“Kağıda geçti mi, şiirimin peşini bırakırım“ diyecek kadar paylaşımcıydı.
“Lafı pişirmeden ağzımdan çıkarmam“ diyecek kadar da felsefiydi…
Son günlerinde hastanedeyken bile, muayene etmek isteyen doktora takılarak,
„Kalbimi dinletmem doktor, orada gizli sırlarım var“ diyecek kadar da nüktedandı.
DP yönetimi 1950’li yıllarda baskıcı anlayışla Vatan Cerphesi’ni kurunca, „Vatan tüm
halkındır, kim kovar kimi“ diyecek kadar cesur ve birleştiriciydi. Eserlerinde yalın bir
dili usatlıkla kullanır.Yaşama sevinciyle hüzün, iyimserlikle umutsuzluk şiirlerinde
içiçedir. Doğa, toplumsal olaylar; yöneticilere ve siyasete ince eleştiriler yönelttiği
şiirleri de vardır. Ölümünden sonra hepsi, “Bütün Şiirleri“ adıyla ( 1984‘te ) tekrar
yayınlandı.
Kırsal kesimde, köyde anası kendi anlatımıyla, onu bir kayanın dibinde doğurmuştu.
Vasiyeti de yine aynı şekilde idi, “o kayanın dibinde“ gömülmek istedi.
Ölümle doğumu böylece aynı yere koydu.
21 Mart 1973 günü doğduğu köy Sivrialan’da hayata gözlerini kapadı.
Ölümünden sonra hakkında en çok şiir yazılan ozan oldu. Onunla ilgili çok kitaplar
yazıldı. Yaşamı hakkında sinema filmleri ve belgesel filmler çekildi. Bugün onun
eserlerini söylemeyen şarkıcı veya türkücü yok gibidir.
Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın kültür bakanlığı döneminde, 1978’de Sivrialan‘da
yaşadığı ev satın alındı. Evi devlet tarafından müze yapılan ilk ozan oldu.
Ölümsüz olmanın sırrını, felsefi bir yaklaşımla, ünlü “Kara Toprak“ şiirinde şöyle dile
getirdi.
(…)
“Her kim ki olursa bu sırra mazhar
Dünyaya bırakır ölmez bir eser
Gün gelir Veysel’i bağrına basar
Benim sâdık yârim kara topraktır“
Türküleriyle ve şiirleriyle ölümsüzlüğe ulaşan bu büyük ozanı, 51 ölümsüzlük yılında
bir kez daha türküler dolusu özlem, saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Adı eserleriyle birlikte çağlar boyu yaşayacaktır…

20 Mart 2024, Bremen


Okunma Sayısı: 245

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.