Muğla
20 Nisan, 2024, Cumartesi
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

YEREL TARİH - KA­RA­KÖY BAS­KI­NI -1

14 Ekim 2022, Cuma 11:57

Şu mu­si­bet Ka­ra­köy bas­kı­nı­nın de­rin­lik­le­ri­ne dal­ma­dan, bas­kın­dan ön­ce­ki Datça ya­rı­ma­da­sı et­ra­fın­da olup bi­ten­ler­le il­gi­li araya şunu da sı­kış­tı­rı­ve­re­lim. Çünkü bu bas­kı­nın perde ar­ka­sın­da Fran­sız­la­rın Dup­le­ix Kru­va­zö­rü var­dır. Dat­ça-Bod­rum sa­hil­le­rin­de giz­le­nen Alman de­ni­zal­tı­sı­nı yok etmek için Gö­ko­va kör­fe­zi­ne dalan Dup­le­ix ikin­ci dar­be­yi Bod­rum ge­ren­ce koyu sa­hi­lin­de yer. Alman de­ni­zal­tı­nın ne­re­ler­de yatıp kalk­tı­ğı­na dair köy­lü­ler­den bilgi top­la­mak için iki subay ve iki asker bir fi­li­ka ile sa­hi­le gön­de­ri­lir. Savaş ne­de­ni ile her an te­yak­kuz­da(!) olan, ke­çi­le­ri­ni ot­la­tır­ken bile cep­he­de­ki ko­ca­sı­nın si­la­hı­nı ya­nın­dan ayır­ma­yan Yörük anası ÜM­MÜ­ŞAN, gelen fi­li­ka­yı gö­rün­ce ko­ca­sı­nın çif­te­si­ni ka­pa­rak sa­hi­le iner ve bir ça­lı­nın ar­ka­sı­na giz­le­nir. Sa­hil­de ka­ra­ya ilk ayak basan Fran­sız su­ba­yı­nı hak­kın rah­me­ti­ne ka­vuş­tu­rur. Zaten Bod­rum­da­ki olay­lar ne­de­ni ile mo­ral­le­ri bozuk olan Fran­sız as­ker­le­ri, ör­güt­lü bir di­re­niş­le kar­şı­laş­tık­la­rı­nı zan­ne­de­rek apı­şıp ka­lır­lar. Si­lah­la­rı­nı yere ata­rak tes­lim bay­ra­ğı çe­ker­ler. Ma­hal­li di­re­niş güç­le­ri­ni bek­ler­ken elin­de ko­ca­sı­nın çif­te­si ile Yörük ana­mız Üm­mü­şan gelir. Ana­mız sağ ka­lan­la­rı önüne ka­ta­rak Ge­ren­ce kö­yü­nün üs­tün­de­ki çift­lik te­pe­si­ni gö­zet­le­me nok­ta­sı ola­rak kul­la­nan müt­te­fi­ki­miz Alman su­bay­la­ra tes­lim eder.​ Bod­rum yaş­lı­la­rı bu olayı halen daha bal­lan­dı­ra bal­lan­dı­ra an­la­tır­lar. Zorlu bir ma­hal­li di­re­niş­le kar­şı­laş­tık­la­rı­nı zan­ne­den Fran­sız do­nan­ma ami­ra­li Dup­le­ix kru­va­zö­rü­nü ko­mu­ta­na . O ci­var­da ba­rı­nan Alman de­ni­zal­tı­nı yok etmek ve psi­ko­lo­jik harp tak­tik­le­ri­ni Türk ka­ra­su­la­rı ve kı­yı­la­rın­da uy­gu­la­mak bunun için adalı Rum­la­rı ör­güt­le­yip kul­lan­mak em­ri­ni verir. Bunun için zaten ortam ha­zır­dır. Datça Ka­ra­köy'de Rum dil­be­ri Flo­ri­na Türk­le­rin in­san­lık dışı vah­şet ve te­ca­vü­zü­ne maruz kal­mış­tır (Sanki Ça­nak­ka­le ye sal­dır­mak in­sa­ni bir dav­ra­nış­mış gibi)

Şimdi uf­ku­mu­zu biraz da­ral­tıp Dat­ça-Ka­ra­köy'e odak­la­na­lım.1890 nüfus sa­yı­mı­na göre Mar­ma­ris'e bağlı Dadya na­hi­ye­si­nin nü­fu­su 4894 ci­va­rın­da­dır. Bu sa­yı­nın hemen hemen 1/3' ünü Datça Rum­la­rı oluş­tur­mak­ta­dır..​1'nci dünya sa­va­şı baş­la­dı­ğı zaman (1914) ki dö­ne­me kadar ken­di­le­ri­ni pek gü­ven­ce­de his­set­me­yen Datça Rum­la­rı­nın bir kısmı Ata top­rak­la­rı­nı terk ede­rek civar ada­la­ra çe­kil­miş­ler­dir.. 1920 kur­tu­luş sa­va­şı baş­lan­gı­cın­da Na­zil­li Ku­va­yı Mil­li­ye baş­ka­nı De­mir­ci Meh­met efe­nin em­riy­le köy muh­tar­la­rı ta­ra­fın­dan ya­pı­lan tes­pit­le­re göre, Sü­ley­ma­ni­ye na­hi­ye­si (Cu­ma­lı-çeş­me mer­kez­li) hu­dut­la­rın­da ya­şa­yan­lar hariç Dadya na­hi­ye ve köy­le­rin­de kala kala Kız­lan kö­yün­de 63,Batır (Hı­zır­şah) kö­yün­de 34 ,Dadya kö­yün­de (Eski Datça) 37, ve Ka­ra­köy'de 10 -11 rum kal­mış­tır. ​Ka­ra­köy'de te­ca­vü­ze uğ­ra­yan Flo­ri­na kı­zı­mız­da ana­sıy­la bir­lik­te bu Ka­ra­köy Rum­la­rı ara­sın­da­dır (Kay­nak-Dat­ça Ku­va­yı Mil­li­ye­si ka­yıt­la­rı)..​ Bu süreç içe­ri­sin­de Ka­ra­köy' lü Rum­la­rın ir kısmı es­ki­den beri ak­ra­ba­lık bağ­la­rı­nın bu­lun­du­ğu İstan­köy'e göç et­miş­ler­dir. Bun­la­rın ara­sın­da aslen Ka­ra­köy Rum­la­rın­dan olan Flo­ri­na­'nın da­yı­sı Di­mit­ri de var­dır. Di­mit­ri Ka­ra­köy'ün gir­di­si­ni çık­tı­sı­nı gayet iyi bil­mek­te­dir. Ba­şı­na gelen men­fur olay­dan sonra Flo­ri­na Ka­ra­köy'ü terk ede­rek İstan­köy­'de­ki da­yı­sı­na sı­ğın­mış­tır.. Tüm ıs­rar­la­rı­na rağ­men anası “Bu­ra­sı benim öz va­ta­nım. Öle­cek­sem bu top­rak­lar­da gö­mü­le­yim di­ye­rek Ka­ra­köy'ü terk et­me­miş..​Ata top­rak­la­rı­nı eşe­le­mek­te ,gel­mi­şi­ni geç­mi­şi­ni de­şe­le­mek­te di­ren­miş­tir. Ehh..​Ah­la­ki ve vic­da­ni öl­çü­le­re vu­rur­sak ..O yaş­ta­ki Datça Ka­ra­köy' lü Rum an­ne­ci­ği­mi­zin bu da en doğal hak­kı­dır.
İstan­köy'deki da­yı­sı Di­mit­ri'ye sı­ğı­nan Ka­ra­köy' lü kı­zı­mız Flo­ri­na' ­nın ba­şı­na ge­len­le­ri duy­ma­yan kal­ma­mış­tır. Zaten talan yağma için fır­sat kol­la­yan adalı Rum­lar Flo­ri­na­'yı adeta milli kah­ra­man ilan et­miş­ler ve öcü­nün alın­ma­sı için and iç­miş­ler­dir. Özel­lik­le Datça ile ti­ca­ri iliş­ki­le­ri olan İstan­köy eş­ra­fın­dan, zen­gin­le­rin­den kök­le­ri Dat­ça­lı olan Aleko Fa­vi­ni'nin oğlu Va­si­lis , Ka­ra­köy­lü Flo­ri­na­cı­ğı­mı­za sahip çıkar ve onun­la özel ola­rak il­gi­le­nir. Ve der­ken ara­la­rın­da gönül mu­hab­be­ti baş­lar. Aleko oğlu Va­si­li Ak­de­niz ırk­la­rı­nın ortak özel­li­ği olan he­ye­can­lı, duy­gu­sal, çabuk par­la­yan, kız­dı­ğı zaman ken­di­ne hakim ola­ma­yan, duy­gu­la­rı­nı giz­le­ye­me­yen, ge­rek­ti­ği zaman acı­ma­sız olan hır­çın ama mert ,demir bi­lek­li, çatal yü­rek­li. Orta boylu, yar­gın­lı­ca bıç­kın bir Ak­de­niz de­li­kan­lı­sı­dır. Ba­ba­sı­nın ti­ca­ri iş­le­ri ne­de­niy­le bü­yü­cek yel­ken­li tek­ne­le­ri­ne at­la­yıp Rodos'la İzmir ara­sın­da­ki ada­lar, ve Ana­do­lu kı­yı­la­rın­da mekik do­ku­mak­ta­dır. Kök­le­ri­nin Dat­ça­lı ol­ma­sı ne­de­niy­le Datça'nın o yıl­lar­da­ki eko­no­mi­si­nin bel ke­mi­ği olan Pa­la­mut.​kuru incir, har­nup, ​badem, alım sa­tı­mın­da bu aile önem­li söz sa­hi­bi­dir. Va­si­lis ba­ba­sı­nın daha önce kur­du­ğu dü­ze­ni devam et­tir­mek­te, bu ko­nu­lar­da Rodos ve İzmir'deki Ya­hu­di tüc­car­lar­la pas­laş­mak­ta ,iş bir­li­ği yap­mak­ta aile­si­nin zen­gin­lik­le­ri­ne zen­gin­lik kat­mak­ta­dır. Bu ne­den­le dün­ya­nın bu ta­raf­la­rın­da eko­no­mik, po­li­tik, sos­yo­lo­jik et­kin­li­ği olan, çev­re­si geniş eli-ko­lu uzun bir aile­nin ço­cu­ğu­dur. Or­ta­sın­da ulu bir çınar ağa­cı­nın bu­lun­du­ğu İstan­köy li­ma­nın­da­ki geniş mey­da­nın hemen ya­nın­da ba­ba­sı­nın ya­zı­ha­ne­si ve ti­ca­ri mal­la­rın de­po­lan­dı­ğı ge­niş­çe bir de­po­la­rı var­dır. O ulu çınar ağa­cı­nın ki il­ginç bir öy­kü­sü var­dır. Çınar ağacı henüz genç­ken yan­la­ma­sı­na uza­yan dal­la­rı­nın al­tı­na masa olsun diye sağ­dan sol­dan dev­şi­ril­miş antik sü­tun­lar ko­nul­muş, zaman içer­sin ­de bu dal­lar antik sü­tun­la­rı sarıp sar­ma­la­mış­lar ve yük­sel­dik­çe yu­ka­rı­ya doğru kal­dı­ra­rak, yer çe­ki­mi­ne mey­dan okur­ca­sı­na ze­min­le iliş­ki­le­ri­ni kes­miş­ler­dir. Sü­tun­lar çınar ağa­cı­nın kol­la­rıy­la bü­tün­leş­miş, ha­va­da asılı dur­mak­ta­dır. Kök­le­ri Ka­ra­köy­lü olan Aleko oğlu Va­si­lis ile da­yı­sı­na sı­ğı­nan Ka­ra­köy­lü kı­zı­mız Flo­ri­na ara­sın­da­ki ar­ka­daş­lık iliş­ki­si ,za­man­la bir­bi­ri­ni sarıp sar­ma­la­yan duy­gu­sal bir iliş­ki­ye dö­nü­şür. Hemen hemen her gün, ten­ha­lar­da men­ha­lar­da değil de, Çınar al­tın­da­ki kah­ve­de bu­lu­şup, el ele, diz dize has­ret gi­der­me­ğe baş­lar­lar. Va­si­li­sin ba­ba­sı Aleko Fa­vi­ni, bi­raz­da Ka­ra­köy'den bazı se­bep­ler­le ko­vul­ma­sı ne­de­niy­le tam bir Türk düş­ma­nı­dır. Oğlu Va­si­li­se de bu düş­man­lı­ğı ço­cuk­luk­tan aşı­la­mış­tır..​Vasilis­te­ki Türk düş­man­lı­ğı sev­gi­li­si Flo­ri­na' nın ba­şı­na ge­len­ler­den sonra daha da tör­pü­len­miş­tir…Bunu hiçte ya­dır­ga­ma­mak lazım. Ço­cuk­lu­ğu­muz­da bizim nesil dahi de­de­le­ri­miz, ne­ne­le­ri­miz ta­ra­fın­dan koyu bir rum düş­ma­nı ola­rak ye­tiş­ti­ril­mi­şiz­dir..1960.lı yıl­la­rın or­ta­la­rın­da Dat­ça'­mı­za sı­ğın­mak zo­run­da kalan Söm­be­ki'­li Rum ba­lık­çı­la­rı İskele li­ma­nın­da gör­dü­ğüm zaman şa­şı­rıp kal­mış­tım..​Giyim, kuşam, tip, dav­ra­nış, aynı bizdi…Hiçte bize an­la­tıl­dı­ğı gibi de­ğil­ler­di.
O yıl­lar­da(1915) İstan­köy İtal­yan­la­ra aitti. Va­si­li­sin aile­si­nin ko­nu­mu ge­re­ği İstan­köy İtal­yan gar­ni­zon ko­mu­ta­nı ile ka­çı­nıl­maz derin bir mu­hab­be­ti vardı. Haf­ta­da bir iki gün li­man­da­ki emek­li kap­tan Yan­nis' in mey­ha­ne­sin­de bu­lu­şur­lar, uç­ku­ru­na biraz düş­kün olan ko­mu­tan ile ka­rı-kız mu­hab­be­ti ya­par­lar­dı. Tabii ki hesap ödeme faslı Va­si­li­s' e aitti. Bir ak­şam­ki bu­luş­ma­la­rın­da in­ti­kam ateşi ile yanıp tu­tu­şan Va­si­lis artık söz­lü­sü sa­yı­lan Ka­ra­köy­lü Flo­ri­na' nın ba­şı­na ge­len­ler­den İtal­yan ko­mu­ta­na söz etti.. İtal­yan ko­mu­tan Va­si­li­s' e ken­di­si­ne her türlü yar­dım­da bu­lu­na­ca­ğı­nı. Ancak biraz sab­ret­me­si­ni, harp ha­lin­de ol­duk­la­rı­nı, ya­kın­da bu ta­raf­la­rı de­net­le­mek­le gö­rev­li Fran­sız Dup­le­ix kru­va­zö­rü­nün İstan­köy'e uğ­ra­ya­ca­ğın­dan, zaten bu harp ge­mi­si­nin Türk kı­yı­la­rın­da deh­şet ve korku ya­rat­mak(Psi­ko­lo­jik harp) için gö­rev­len­di­ril­di­ği­ni an­lat­tı. Gemi ko­mu­ta­nın­dan Datça'ya dü­zen­le­necek bas­kın­la il­gi­li yar­dım ta­le­bin­de bu­lu­na­ca­ğı­na ve ko­mu­ta­nı ikna ede­ce­ği­ne dair söz verdi..…Aslen Ka­ra­köy­lü olan Aleko oğlu Va­si­lis sev­gi­li­si Flo­ri­na­' nın ba­şı­na ge­len­le­rin in­ti­ka­mı­nı almak için el­ve­riş­li bir fır­sat ya­ka­la­mış­tı ve sıra talan ve yağma için adalı Rum­la­rı ör­güt­le­me işine kal­mış­tı. Zaten bu ko­nu­nun ya­ban­cı­sı ol­ma­yan Adalı Rum­lar İtal­yan ko­mu­ta­nın ve Va­si­li­sin emir ve gö­rüş­le­ri­ne ama­dey­di…

İstan­köy'den ve civar ada­lar­dan söz açıl­mış­ken bu ada­la­rı nasıl kay­bet­ti­ği­mi­zi an­lat­ma­dan ge­çe­me­ye­ce­ğim doğ­ru­su…Bazı geri ze­ka­lı güruh bu ada­la­rın Lozan an­laş­ma­sı ile eli­miz­den çık­tı­ğı­nı ağız­la­rın­da ge­ve­le­yip du­ru­yor­lar. Doğ­ru­dur..​Bu ada­lar Lozan'da ya­pı­lan bir an­laş­ma ile kay­be­dil­miş­tir. Ama Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin te­mel­le­ri­nin atıl­dı­ğı Lozan an­laş­ma­sı ile değil. İtal­yan­lar­la Os­man­lı Dev­le­ti ara­sın­da 1912 de im­za­la­nan ,Lozan'ın Leman gölü kı­yı­sın­da­ki bir semti olan OUCHY(ÜŞİ) an­laş­ma­sı­dır. Sı­ra­sı gel­miş­ken vur­gu­la­ya­lım…

1' ​nci Dünya sa­va­şın­da İtal­yan­lar İngi­liz Fran­sız­lar­la it­ti­fak ha­lin­de­dir­ler…Alman de­ni­zal­tı­sı­nın pe­şi­ne düşen Dup­le­ix zırh­lı­sı ,İtal­yan­la­rın elin­de bu­lu­nan İstan­köy'ü ka­rar­gah ola­rak kul­lan­mak­ta­dır. Bod­rum ve ge­ren­ce dar­be­le­rin­den sonra gemi din­len­mek üzere bir ak­şa­müs­tü İstan­kö­y'e uğ­ra­mış, gemi per­so­ne­li su­rat­la­rı bir karış asık, li­man­da­ki Çı­na­ral­tı kah­ve­sin­de otur­mak­ta demli çay­la­rı­nı yu­dum­la­mak­ta ,ön­le­rin­den gelip gecen İstan­köy­lü Rum dil­ber­le­ri­ni zevk­le te­ma­şa ey­le­mek­te, yor­gun­luk­la­rı­nı at­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır­lar…Li­man­da­ki ya­zı­ha­ne­sin­den as­ker­le­ri iz­le­mek­te olan Va­si­lis fır­sa­tı ga­ni­met bilir. Ar­ka­da­şı İtal­yan gar­ni­zon ko­mu­ta­nı­nı da ya­nı­na ala­rak gemi ko­mu­ta­nı­nı ma­sa­sı­na çö­rek­le­nir­ler… Daha sonra hep bir­lik­te Li­man­da emek­li kap­tan Yan­nis' in mey­ha­ne­si­ne da­lar­lar…İşte bu­ra­da Datça Ka­ra­köy'un MAKUS TALİHİ(Ters ta­li­hi) nin te­mel­le­ri atı­lır. Dup­le­iş ko­mu­ta­nı bir­kaç gün­dür Bod­rum ci­va­rın­da uğ­ra­dı­ğı he­zi­met­le­rin in­ti­ka­mı­nı almak için İtal­yan ko­mu­ta­nı ve Va­si­li­se bi­raz­da al­ko­lün et­ki­siy­le, özel­lik­le silah olmak üzere maddi ve ma­ne­vi her türlü yar­dım­da bu­lu­na­ca­ğı­na dair söz verir..​Er­te­si gün bir mik­tar silah el al­tın­dan İtal­yan gar­ni­zo­nu­na ha­va­le edi­lir..​Bun­dan sonra yük va­si­li­sin sır­tın­da­dır…İstan­köy­den ve civar ada­lar­dan Ana­do­lu kı­yı­la­rı­na özel­lik­le Flo­ri­na­nın in­ti­ka­mı için Datça'ya dü­zen­le­necek esas­lı bir bas­kın için gö­nül­lü adam top­la­mak..​Bu arada Dat­ça-Ka­ra­köy'e dü­zen­le­necek esas­lı bas­kı­nın küçük pro­va­la­rı ya­pı­lır. İstan­köy'den top­la­nan 10-15 kişi ile Ka­ra­köy –Kör­men ta­raf­la­rı­na bir bas­kın dü­zen­le­nir.Amaç yağ­ma­dan zi­ya­de, köy­de­ki sa­vun­ma gü­cü­nü öğ­ren­mek­tir. El­le­rin­de Fran­sız­la­rın son model si­lah­la­rı bu­lu­nan İstan­köy­lü bas­kın­cı­lar fır­sa­tı ga­ni­met bilip Ka­ra­köy sa­hil­le­ri­ni soyup so­va­na çe­vi­rir­ler.. sa­hil­de­ki halen daha dim dik ayak­ta duran Yel de­ğir­me­ni­ni ba­sar­lar. De­ğir­me­nin için­de un,tahıl v.s cin­sin­den ne bul­du­lar­sa yağ­ma­lar­lar. Ken­di­le­ri­ne mu­ka­ve­me­te yel­te­nen beş Ka­ra­köy­lü­mü­zü ve bir as­ke­ri­mi­zi şehit eder­ler. Allah ne ver­diy­se yel­ken­li­le­ri­ne yük­le­yip İstan­köy'e yol­la­nır­lar.

Kay­nak :Re­şa­di­ye eş­ra­fın­dan rah­met­li Fethi (Mel­tem )bey am­ca­mı­zın “Datça'ya ait bil­dik­le­rim “ ki­tap­çı­ğı ve zaman içer­sin­ de Ka­ra­kö­y'ün yaş­lı­la­rıy­la ya­pı­lan soh­bet­ler..


Okunma Sayısı: 1086

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.