Zoru Başaran Ekip – 7
25 Ağustos 2025, Pazartesi 14:55
Dönüş yoluna geçtiğimizde şefimiz Hakan’ı arayarak balıkları aldığımı, temizlendiğini ve pişmeye hazır olduğunu bildirdim. Ona ayrıca güzel bir salata hazırlamasını da tembihledim.
Tekneye vardığımda ekibin güneş minderlerini yerli yerine koyduğunu, tekneyi neta konumuna getirdiğini gördüm. Bu sırada, sabah gördüğüm direği kırılan teknenin direğinin marina girişindeki betonun üzerine yatırıldığını fark ettim. Büyük ihtimalle daha sonra bir marangoz atölyesine götürülüp tamir edilecekti.
Misafirler tekneye girerken ben doğruca marina ofisine yöneldim. Çünkü yarın erkenden ayrılacaktık; elektrik, su ve bağlama ücretlerini şimdiden ödemem gerekiyordu. O sırada misafirlerin bazılarının ellerinde bira, bazılarının şarap, bazılarının ise votka-kola karışımları olduğunu gördüm.
O yıllarda Salmakis Turizm’in bütün tekneleri All Inclusive (her şey dahil) sistemiyle çalışıyordu. Bizim teknemizde de misafirlerin yiyecek ve içecekleri önceden hesaplanır, ücretleri İngiltere’den peşin alınırdı. Tekneye geldiklerinde ise istedikleri kadar içme hakları olurdu. Bu serbestlik, zaman zaman misafirlerin taşkınlık yapmasına sebep oluyordu. Ancak ben ve ekibim için müşteri memnuniyeti her şeyden önemliydi. Taşkınlık yapanları yavaşça, sakinleştirerek dengeyi sağlamaya özen gösterirdik.
Bir gün fazla bira içen bir misafir, ertesi gün maksimum iki bardak içebiliyordu. Üçüncü gün ise bir bardaktan fazlasını içemiyordu. Zaten deniz, güneş ve temiz hava insanları yeterince sersemletiyor, tabiri caizse sarhoş ediyordu.
O gece misafirlerle birlikte balıkları yedik. Herkes kendi balığını aldı. Balıkların tazeliğini ve nereden geldiğini bildiklerinden, görüntülerinden ve lezzetlerinden son derece mutluydular. Bu mutluluk, gece geç saatlere kadar eğlenmelerine, şakalaşmalarına ve çeşitli oyunlar oynamalarına vesile oldu.
Geceyi, ekibimin misafirlere sunduğu eğlenceli bir oyunla noktaladık. İnce bir iple bele bağlanan patates yardımıyla, güverteye atılmış kibrit kutusunu ileriye itmeye çalışıyorlardı. Tabii, kafaları biraz kıyak olduğundan ortaya oldukça gülünç görüntüler çıkıyordu. Kendileri farkında olmasalar da, izleyenler bu hallere kahkahalarla gülüyordu. Seyirciler, oyuna katılanlara “Poponu fazla geriye çıkarma!”, “Ayaklarını çok açma!”, “Çok sert vuruyorsun!” gibi taktikler veriyor, oyuncular da zaman zaman ipin ucundaki patatesi tutarak “Bu çok sallanıyor, bunun kafası nerede?” gibi laflar ediyordu. Bu sözler de izleyenlerin kahkahalarını artırıyordu.
Kabus’la başlayan günü, ekibim ve misafirlerimle eğlence ve kahkaha dolu şekilde noktaladık. Yarın yeni bir gündü. Misafirlerime bilgi vererek sabah erkenden marinadan ayrılacağımızı, batık şehir Kekova’ya gideceğimizi, marinadan çıktıktan sonra ilk durağımızda yüzme molası ve kahvaltı yapacağımızı söyledim. Herkese “İyi geceler” diyerek vedalaştım.
Devam edecek…
Okunma Sayısı: 469
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.